"Her şey Amerika" için sözleri ile yola çıkan Trump dostları ve İsrail dışındaki diğer bütün stratejik müttefikleri dâhil bütün dünyayı karşısına aldı...
Eyer Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un için “sorumsuz ve çılgın” yaftasını asıyorsanız o zaman son zamanlarda ABD Başkanı Donald Trump’ın dış politika açıklamaları ve attığı adımlar sonucu dünya düzenini darmadağın eden hareketleri acaba bu lideri hangi vasıflarla anmamıza yol açar?
Trump’ın tamamen iç politika mülahazaları ile Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan etmesi ve ABD büyükelçiliğini buraya taşıyacağını açıklamasında bulunması zaten diken üzerinde duran Orta Doğu’yu tam bir barut fıçısına dönüştürmedi mi?
Ama 2018 başlarında bu yılın dünya için ne kadar zor geçeceğinin sinyallerini yine Trump’ın açıklamalarında görüyoruz…
ABD'ye "nükleer düğme masamın üzerinde" sözleriyle gözdağı veren Kuzey Kore lideri Kim Jong-Un Trump’tan cevabını aldı…
Trump, salı günü resmi Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Kuzey Kore lideri Kim Jong Un, nükleer düğmenin masasının üstünde olduğunu belirtti. Biri kendisine, tükenmiş ve açlıkla boğuşan rejime bende de bir nükleer düğme olduğunu bildirebilir mi? Üstelik çok daha büyük ve güçlü, hem de çalışan bir nükleer düğme” dedi. Bunları yazan bir “Dünya lideri”… Yani tam bir “bizim kapıcı sizin kapıcıyı döver” zihniyeti…
Ama ABD başkanının “kabadayı tutumu” burada da bitmiyor… Trump Pakistan’a da verdi veriştirdi… Twitter hesabından paylaştığı mesajda "ABD son 15 yılda Pakistan'a aptal gibi 33 milyar dolardan fazla yardım yaptı. Onlar ise bize yalan ve aldatmaca dışında bir şey vermedi, liderlerimizi aptal yerine koydu. Afganistan'da peşinde olduğumuz teröristlere güvenli bölge sağlıyorlar. Artık yok" ifadelerini kullandı. Sanki Trump babasının hayrına Pakistan’ı müttefik olarak yanında tutuyordu…
Filistinliler de Trump’ın hışmına uğradı… Yine Twitter mesajında ABD'nin her yıl Filistin yönetimine yüzlerce milyon dolarlık yardım yaptığını kaydeden Trump, "karşılığında herhangi bir takdir veya saygı görmediklerini" savundu. Trump, "Onlar, uzun süredir vadesi geçmiş barış anlaşmasını İsrail ile müzakere etmek bile istemiyorlar. Müzakerenin en zor kısmı olan Kudüs kısmını tartışma dışı bıraktık; (aksi durumda) İsrail'in bunun için daha fazla bedel ödemesi gerekecekti. Hâlbuki artık barışı konuşmak istemeyen Filistinlilere neden gelecekte de bu büyük miktarlardaki ödemeleri yapmamız gereksin?" değerlendirmesini yaptı. Yani Filistinlilerin ellerinden her şeyin alınmasına göz yuman Trump şimdi de Filistinlilere “barış” diyor… Kaybedecek bir şey bırakmamışsın adamlara, onlar ne yapsın?
“Her şey Amerika” için sözleri ile yola çıkan Trump dostları ve İsrail dışındaki diğer bütün stratejik müttefikleri dâhil bütün dünyayı karşısına aldı… Bu mu devlet adamlığı?