1 Kasım 2008 tarihinde yayın hayatına başlayan TRT Çocuk, bugün 12. yaşına bastı. Kurulduğu ilk günden itibaren ilklere imza atan ve gerçekleştirdiği projelerle diğer çocuk kanalları arasında öncü rol oynayan kanal, Türkiye’nin en çok izlenen ve ebeveynlerin en çok güvendiği çocuk kanalı olmayı başardı.

Yerli ve milli animasyona ekranda yer vererek teşvikte bulunan TRT Çocuk, yayınlarında yüzde 80 oranında yerli animasyon yapımları izleyiciyle buluşturuyor.  Tüm zamanların yerli ve yabancı animasyon filmleri arasında gişe rekoru kıran TRT yapımı “Rafadan Tayfa: Göbeklitepe” başta olmak üzere diğer filmleriyle de sinemada büyük izlenme başarısı elde ediyor. TRT Çocuk markasıyla bir de dergi yayınlandı. Bu kanal TRT’nin kamu yayıncılığı felsefesine en çok uyan kanalı. TRT’nin aynı zamanda en çok izlenen tematik kanalı. Bilmem dikkatinizi çekti mi, TRT Çocuk’ta reklam da yok. Bunu önceki genel müdür Şenol Göka ilk uygulamaya başlamıştı.  İzlenen bir kanalın kamu yayıncılına uyan bir kararla reklam almaması çocukların küçük yaşta bir kültür zehirlenmesi yaşamasının da önüne geçiyor.

Dijitalde de bir numara

Kanalın bir diğer güzel özelliği de mobil uygulaması. Bugüne kadar 3 milyon 470 bin kez indirilen TRT Çocuk mobil uygulaması ile çocuklar izlenme rekorları kıran yerli çizgi dizilere istedikleri yerde istedikleri an ulaşabiliyor. Ebeveynler, reklam içermeyen uygulamada “Aile Modu” ile çocukların video izleme sürelerini belirleyebiliyor, favori izleme listeleri oluşturabiliyor. Çevrimdışı modu ile listeledikleri tüm içeriklere internet bağlantısız ulaşabiliyor. Kanalın internet sitesi trtcocuk.net.tr ise ayda ortalama bir milyon kez tıklanıyor.

Darısı radyolarının başına

İşte ben bunları görmek ve yazmak istiyorum. TRT’nin bu tür başarılara ihtiyacı var. Benzer bir başarıyı kurumun diğer tematik televizyon kanallarıda, radyoları da yakalamalı. TRT’yi eleştirdiğim zaman hemen beni şikayet ediyorlar. Ama TRT Çocuk gibi güzel işleri de var. Bunları da yazmak görevimiz. Bu kanal sadece Türkiye’nin değil,  dünyanın en başarılı çocuk televizyon kanalı. Darısı TRT’nin diğer tematik televizyonlarının ve radyolarının başına.

Türkü Akbayram'ın 2. teklisi hazır

Türkü Akbayram, Kafkasya'dan Yunanistan'a aynı coğrafyada aynı melodi üzerine yaşanılan acıların, aşkların ve hikayelerin farklı dillerde yazıldığı "Sarı Gelin"i seslendirdi. Çocukluğundan itibaren müzik dünyasının içinde olan, yıllardır babası Edip Akbayram ile birlikte sahne alan, ilk teklisi "Hiçbiri"ni geçtiğimiz yıl çıkaran Türkü Akbayram, bu kez "Sarı Gelin" türküsünü seslendirdi.

Türkan Saylan’ın hayatı tiyatro sahnesinde

Ayşe Kulin’in “ Türkan Tek Ve Tek Başına “ adlı eserinden Barbaros Uzunöner’in uyarladığı  oyun; bir hayata neler sığdırılabileceğini, istenildiğinde nelerin başarılabileceğini anlattı. Oyun, Türkan Saylan’ın hayatının yanı sıra onun bilinmeyen yönlerini, çektiği zorlukları, mutluluklarını, aldığı kararları ve insanlara örnek olabilecek başarıları anlatıyor. Ayşe Kulin’in eserinden Barbaros Uzunöner’in uyarladığı oyunda İzmir Devlet Tiyatrosundan Melike Aslı Kılan rol alıyor.

Meraklılar için Oyunun Takvimi:

18 Kasım Profilo Kültür Merkezi

19 Kasım Kadıköy Duru Tiyatro

20 Kasım İzmir Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu

Melih Kibar 15. yıl anma albümü

Müzik tarihinin en özgün bestecilerinden biri olarak adını tarihe altın harflerle yazdıran Melih Kibar’ın aramızdan ayrılışının on beşinci yılında özel bir albümle anılıyor. “Mesaj” adını taşıyan albümün ikinci teklisi “Söyle Canım”ı  Yaşar tarafından seslendirildi.

7'den 70'e herkesin bildiği ve birçok topluluğun hep bir ağızdan severek seslendirdiği "Söyle Canım" parçasının müziği Melih Kibar, sözleri Çiğdem Talu, yeni düzenlemesi Alper Erinç, yapımcılığını Seda Sertbaş üstlendi. Avrupa Müzik markası ile her ay bir eserin yayınlanacağı Melih Kibar ve Çiğdem Talu şarkılardan oluşan albümde müzikseverleri Türk müziğine yön vermiş sürpriz isimler bekliyor. Eminim çok güzel bir albüm oldu. Tam arşivlik bir iş, dinleyeceğim.

e-devlet sisteminin geliştirilmesi lazım

E-devletin gelişimi ülkemizde ağır ilerliyor. e-devlette bizimle ilgili en ince ayrıntısına kadar her bilginin yer alması ve bizim her işlemimizi e-devlet üzerinden yapabilmemiz lazım. Bu aynı zamanda merkezi bir kontrol sistemi de yaratır. Vatandaşa da işlemlerine kolaylık sağlar. CİMER sistemi… Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezinin kurduğu bir sistem. Şikâyet ve eleştirilerinizi iletiyorsunuz. Bizzat iki yakınım sayesinde gördüm. Çok bir şey çıkmadı. Bir arkadaşım çok önemli bir konu ile ilgili CİMER’e başvurdu. Konu ülkemiz adına da önemliydi. CİMER’den ses seda yok. O da ben de “bu sistem iş yapmıyor” dedik. Sonuçta o konuda arkadaşımın yazdığı, ülke ekonomisi adına da küçük de olsa bir katkı sağlayacak bir istismarın çözülmesinde hiçbir şey olmadı. Özetle, bu e-devlet sistemlerinin geliştirilmesi lazım.

AB ülkelerinde öyle bir e-devlet sistemi var ki, işlemlerin neredeyse büyük bir bölümü oradan yapılıyor. Mesela iki sene önce bizden daha yoksul olan bir Avrupa ülkesinde ilginç bir şeye şahit oldum. Bir muhasebeci bir kira kontratı yaptı. Bilgileri e-devlete girdi ve kira sözleşmesi oradan çıktı. E-devlet onaylı kira sözleşmesini print edip taraflara verdi. Bu sistem hem vergi dairesine haber veriyor ve ödenecek kira miktarı üzerinden tarafların vergi yükümlülüğünü tanımladı. Hem resmi hizmet oldu hem de devletten vergi kaçırma imkanını sıfırlandı. Bu ülkede çok vergi kaçakçısı var. Bu ülkenin verginin vergi gelirlerinin öyle üç, beş yılda bir çıkartılan af yasaları ile iskontolu toplanmasının önüne ancak e-devlet üzerinden takip edilen bir sağlam vergi denetleme hizmeti ile geçilebilir. Bu, Türkiye’nin hem cirosunu arttırır hem de vatandaşın da işlerini kolaylaştırır. Bu konu ciddi bir konu. Bunun için aynı zamanda bir sosyoloji akademisyeni olan Fahrettin Altun’un bu iki sistemin toplumla devlet arasında nasıl daha iyi bir köprü kurarak fayda-fayda sistemini geliştirebileceği konusu üzerine bir özel komisyon kurarak bu hizmetlerin kapsamını arttırması lazım.