Vakıf Katılım web

TERÖRDEN KURTULMANIN YOLU HDP'Yİ BİTİRMEK AMA NASIL?

Faruk AKTAŞ 09 Haz 2020

Faruk AKTAŞ
Tüm Yazıları
Kuruluşundan bu yana HDP'nin tüm yönetimi, tüm milletvekili adayları, en küçük beldeler dâhil tüm belediye başkan adayları PKK tarafından belirlenir.

CHP’li Enis Berberoğlu ile birlikte HDP’nin iki milletvekilinin vekilliklerinin düşürülmesi iç siyasette yeniden bir HDP tartışması başladı.

HDP-PKK ilişkisi, HDP kapatılsın mı kapatılmasın mı… vs.

Öncelikle bir tespiti net olarak yapmak gerek.

HDP bizzat PKK’nın kurdurduğu ve tepeden tırnağa her şeyini yönettiği bir partidir.

Kuruluşundan bu yana HDP’nin tüm yönetimi, tüm milletvekili adayları, en küçük beldeler dâhil tüm belediye başkan adayları PKK tarafından belirlenir.

Sadece kadrolarını ve yönetimini değil, HDP’nin tüm politikalarını belirleyen de yine PKK’dır.

Bu durum 1990’dan bu yana HEP’ten DEP’e, DEP’ten ÖZDEP’e, ÖZDEP’ten HADEP’e, HADEP’ten DEHAP’a, DEHAP’tan DTP’ye, DTP’den BDP’ye kadar böyleydi, BDP’den sonra HDP’de aynı şekilde gidiyor.

Bunun hukuki dayanakları yargının işi ama siyasetin “s”sinden anlayan herkes bunun böyle olduğunu bilir.

Peki, madem öyle o halde bu partiyi kapatmak gerekmez mi?

Hukuken kapatılabilir ama siyaseten bunun bir çözüm olmadığı görüldü.

Bu partilerin tümü bugüne kadar hep yedekli çalıştı.

Biri kapatılınca yedekteki devreye sokuluyor.

Zaten HDP’nin de kapatılma ihtimaline karşı DBP diye bir parti yedekte bekletiliyor.

Hatta HDP’den bir milletvekili de geçtiğimiz yıl sonunda istifa edip DBP’ye geçerek bu partinin de Meclis’te temsil edilmesini sağladı.

Yani hali hazırda Meclis’te PKK’yı temsil eden iki parti var.

Bütün terör örgütleri gibi PKK da amaçlarına ulaşmak için legal alanı kullanıyor, Meclis de bu alanlardan birisi.

Demokrasinin açmazlarından birisi bu…

Bununla mücadelenin tek yolu var.

Siyasi mücadele…

Nasıl ki güvenlik güçleri canları pahasına dağda, bayırda terörist ile mücadele ediyorsa PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile mücadele etmek de Türkiye’deki tüm siyasi partilerin boynunun borcudur.

Lakin bu sorumluluk sadece AK Parti’nin omuzlarında kalmıştır.

Zira ana muhalefet CHP, AK Parti ile iktidar mücadelesini bir savaşa dönüştürmüş ve savaşta da “düşmanımın düşmanı dostumdur” diyerek, 40 yılı aşkın süredir Türkiye’de on binlerce insanımızın canına kast eden PKK’nın siyasi uzantısı HDP ile ittifak yoluna girmiştir.

Milliyetçi partileri saymıyorum zira milliyetçilik karşı milliyetçiliği beslediği için bu partilerin verecekleri mücadeleyle HDP’nin geriletilme ihtimali yok.

Ne yazık ki yeni kurulan partiler de CHP’nin yolunu takip edecek gibi görünüyor dolayısıyla onlardan da bu konuda memleket hayrına bir şey beklemek yararsızdır.

Dolayısıyla belirttiğimiz gibi bu sorumluluk tümüyle AK Parti’nin omuzlarındadır.

Üstelik CHP ve diğer bazı partilerin HDP ile girdikleri işbirliği AK Parti’nin işini daha da güçleştiren bir durum.

Ancak durum böyle de olsa AK Parti bu yükümlülükten kaçamaz, ki kaçmıyor da.

Kurulduğundan bu yana Doğu-Güneydoğu’da HDP ile mücadele eden tek parti nerdeyse AK Parti oldu.

Bu mücadele süresince çok sayıda üye ve yöneticini teröre kurban da verdi.

Ancak her şeye rağmen, tüm güçlüklere rağmen AK Parti bu mücadeleyi daha da büyüterek vermek zorunda.

Zira HDP’nin varlığı sadece Türkiye’de terörün varlığını sürdürmesine neden olmakla kalmıyor aynı zamanda her geçen gün Türkiye’nin siyasi iklimini daha fazla zehirlenmesine yol açıyor.

O nedenle AK Parti, HDP’yi siyaset sahnesinden silecek güçlü bir hamle başlatmalıdır.

Doğu ve Güneydoğu’da devletin, hükümetin, iktidarın yaptığı hizmetleri anlatmanın ötesinde HDP’ye karşı güçlü bir fikirsel mücadele yürütülmelidir.

Milletvekilinden belediye başkanına, il teşkilatından ilçe, belde teşkilatına kadar her AK Parti yöneticisi ve üyesi, HDP’ye oy veren her vatandaşa tek tek ulaşarak PKK’nın ve HDP’nin onlara, Kürtlere verdiği zararı, Kürtlerin bu ülkede kardeşçe, barış ve huzur içinde yaşayabilmeleri için PKK ve HDP’den kurtulmalarının önemini anlatmalı.

Boynuna bir kravat takıp arkasına üç beş kişiyi alarak kendini akil insan diye pazarlayanlarla değil, bölge halkıyla iç içe olan, ufku geniş, saygın insanların bu mücadeleye katılmaları sağlanmalı, bölgede HDP’ye karşı fikirsel mücadele yürüten ve yürütecek olan kesimlere destek olunmalı ve bunların önü açılmalı.

PKK, HDP ve onların uzantısı sivil toplum örgütü görünümündeki yapılarla mücadele edecek nitelikli, donanımlı güçlü sivil toplum kuruluşları oluşturulmalı, bunların kuruluşuna öncülük edilmeli ve bunlar desteklenmeli.

PKK ve HDP’ye bugüne kadar ki en ağır siyasi darbeyi Diyarbakır’da HDP binası önünde evlat nöbeti tutan anneler vurdu.

Bu tespitten yola çıkarak bölgede PKK ve HDP ile siyasi ve insani her anlamda mücadele eden tüm kesimlere destek olunmalıdır.

HDP bittiğinde PKK da biter.

Onları bitirecek olan da bölge halkı olacaktır.