TECAVÜZCÜ ABİNİN BERAATİ

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Kimsenin umuru olmayacak, biliyorum.

Kendimizi temize çeksek yetmeyecek, biliyorum.

Hiç kimseye, hiçbir şeye umuru olmayan insanoğluna ne yazsak, ne desek faydasız, biliyorum.

Yazsam ne fayda olacak onu da, bilmiyorum.

Ama olay korkunç.

Mardin'de yaşanıyor.

1999 doğumlu üçüz 3 kız kardeş var, adı batasıca EA isimli abileri var. Kızlar okula geç başladıkları için 2017 yılında 18 yaşında ama lise son sınıf öğrencisi olarak okuyorlar.

2017 yılında rehberlik öğretmenleri bir form dağıtıyor ve "Bana kendini anlat" diyor.

Kızlardan bir tanesi, "ben evde abim ile kalmaktan çok korkuyorum, size abimin bana ne yaptığını söyleyeceğim, ama lütfen kimseye söylemeyin" diyor.

Öğretmen hemen suç duyurusunda bulunuyor ve soruşturma açılıyor.

Size abimin bana ne yaptığını söyleyeceğim diye yazan kızın dışında diğer 2 kız kardeş de savcıya abilerinin kendilerine cinsel istismarda bulunduğunu anlatıyorlar.

Yani abi üçüz kız kardeşin üçüne de yıllardır tecavüz ediyor.

Kızların anlattıkları korkunç, kızların hepsi, abim daha 3.sınıfta iken bana tecavüz etti, üstelik beni dövdü yani tecavüzü döverek gerçekleştirdi, bu 8. sınıfın sonuna kadar devam etti diyorlar.

Bir tanesi anlatıyor, anneme babama söylemedim, çok korktum, abime çok güveniyorlardı, intihar etmek istedim. 

Sapık aşağılık abinin ifadesi alınıyor.

Kabul ediyor, önce şu kız kardeşim ile sonra sırayla diğerleri ile zorla cinsel ilişkiye girdim, kimseye söylememeleri için, onları korkutuyordum, dövüyordu,m diye anlatıyor.

Yani, üç kız kardeşine döverek, tam 5 yıl, hem de her gün, tecavüz ediyor.

Mardin 1. Ağır Ceza Mahkemesinde dava görülüyor, duruşmada sanık ifadesini değiştiriyor.

Sapık sanık, savcılıktaki ifadesini baskı altında verdiğini, tecavüzde bulunmadığını söylüyor.

Mahkeme sanığa çocuğun cinsel istismarı suçundan 50 yıl hapis cezası veriyor ve tutuklu yargılanmasına karar veriyor. 

Gaziantep Bölge Mahkemesi kararı bozuyor. 

İstinaf Mahkemesi de yeterli delil bulunamadığından sanığın beraatine karar veriyor.

Yani 3 kız kardeşine döve döve tam 5 yıl tecavüz eden sapık ağabey beraat ediyor.

Kızların hepsinin tek tek anlattıklarına rağmen, hastane bu kızların ruhsal durumları bozuk raporu vermesine rağmen.

Yeterli delil yokmuş.

Adaletiniz batsın diyeceğim yetmeyecek.

Karar veren hakimlerin umuru değil, gazetede bu haberi okuyan kaç kişi var bilmiyorum ama umuru değil, okusalar bile umuru değil, yaşananlar  umuru değil, ben yazıyorum kimsenin umuru olmayacak.

Biliyorum.

Yazık olmuş bize.

Funda'nın aklındakiler...

… Yukarıda yazdım ya! kimsenin acı, dert, keder, taciz, ölüm umuru değil diye, işte size ispatı.

Ünlüler, çocuk istismarına karşı sosyal medyadan birbirlerine kelebek gönderme akımı başlattılar ve bileklerine mavi kurdele taktılar.

Üç beş ünlü bunu birbirine yolladı, derken faceApp uygulaması ile kendini yaşlandırma akımı çıktı, çocuklara cinsel istismar akımı, fıs diye söndü.

O arada 2 küçük kardeş bebek oynarken PKK terörüne kurban gitti ve öldü.

O da arada kaynadı gitti.

Mardin olayı zaten kimin umuru. 

FaceApp uygulaması 2 günde, 1 milyon kez indirilmiş.

Madem ki bu kadar ilgi görmüş. 

Şımarık büyüklere oyuncak gibi gelen yaşlanma aplikasyonu bari bir işe yarasaydı.

Mesela, yaşlandık ya, altına şöyle yazsalardı. "Çocuklarımız kimsenin şiddetine, cinsel istismarına uğramadan, bizim gibi rahat, şımarık, tuzu kuru hayatlarda büyüsünler, biz istismara, şiddete asla izin vermeyeceğiz" 

Kimsenin umuru değil biliyorum.

... Ceyda Düvenci'nin ilk evliliğinden Melisa diye dünya tatlısı bir kızı var.

Şimdilerde Bülent Şakrak ile evli, sarı kafa inanılmaz tatlı oğlu Ali var.

Melisa'nın babası, Ceyda hanımın boşandığı eşi, Engin diye bir beyefendi.

Instagram sayfası Melisa ile geçirdiği fotoğraflarla dolu, adamın başka fotoğrafı yok neredeyse, belli ki kızına çok düşkün. 

Kadının biri, Engin beyin sayfasına, "Ceyda hanım senden iyi ki boşandı, bak Bülent bey ile çok mutlu" diye yazıyor.

Adam çok terbiyeli cevap veriyor, "mutluluğu daim olsun".

Düşünüyorum, bir kadın davranışlarını beğenmediği bir adamı neden takip eder, yıllar önce bitmiş bir evliliğin neresini kurcalar, durup dururken tanımadığın bir adamın canını neden sıkar.

Anlıyorum ki kötülük zaman istiyor, efor istiyor ve kötü bir kalp istiyor.

Hepsi bir arada ne kadar zor değil mi?

Eskiden kötülüğünde boğul derlerdi ya, tam da bu işte.