​TARIM VE ÇİFTÇİ

Yusuf DİNÇ 18 Ağu 2017

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Türkiye'nin mevcut kuşaklarının büyük çoğunlukla atası çiftçilerdir.

Türkiye’nin mevcut kuşaklarının büyük çoğunlukla atası çiftçilerdir. Hem Osmanlı hem Cumhuriyet döneminde çiftçinin aldığı rol ve sorumluluk bugünlerimizin şekillenmesinde belirleyicidir.

Bugün içinse Türkiye’ye bir tarım toplumu demek güçtür. Gelecek kuşaklar işçi çocuğu ağırlıklı olacaktır. Bu durumun Türkiye’nin sosyolojisine yapacağı etkiyle ilgili araştırmalara ihtiyaç vardır. 

Artık esnaf-zanaatkâr sistemden çekilecektir. Kapitalizmin arz başarısı ve zevklerimizi yönlendirerek global insan yaratma çabası, zanaatı bitirecek, sermaye ise tek elde toplanacaktır. 

Dahası makineleşme ve yazılım kabiliyeti geliştikçe işçiler, esnaflar ve çocukları şeklindeki kavramlar yok olacaktır. Ancak eğer arazilerini elde tutabilirlerse çiftçinin bir şansı olabilir. 

Türkiye tarımsal istihdam bakımından dünyada 12. sırada yer almaktadır. Nisan 2017 itibariyle toplam istihdamın yüzde 18,3’ü toplam nüfusunsa yüzde 6,7’si tarım sektöründe istihdam edilmektedir.

1-(6)2

Bu oranlar Türkiye nüfusunun 5 milyon 320 binlik kesimine tekabül etmektedir. Kişi bakımından son on yıldır yatay seyreden trend istihdam içindeki pay bakımından yüzde 20 civarından hafif aşağı yönlü bir eğilim içerisindedir.

Makineleşmenin ve tarım teknolojilerindeki gelişimin etkisiyle çalışan sayısında optimizasyon arayışı tarımda istihdamın trendi üzerinde belirleyicidir. Türkiye, teknolojinin tarımda aldığı rolle çiftçinin refahını yükseltmiştir. Tarımsal üretim büyürken çiftçi sayısı yatay kalmıştır. Çiftçi başı gelir artmıştır. Sistem kapitalistleşirken çiftçi nüfusu korunmuştur. Bu iyi haber.

Kötü haberse çiftçi nüfusu korunurken tarım alanlarının korunamamış olmasıdır.

İstihdam payının azalan trendinde toplam tarım alanlarındaki değişimin belirleyici olduğunu belirtmek gerekir.

2-(2)2

Türkiye incelenen periyotta önemli miktarda tarım alanını kaybetmiştir. Su kaynaklarının yetersizliği gibi önemli sorunların yanında tarım alanların imara açılması da bu etki de belirleyicidir. Son dönemde tarım alanlarının imara açılmasına karşı Hükümet’in başlattığı kampanyanın etkili olması umulmalıdır.

Aksi takdirde stratejik kayıpların yanında büyüme ve istihdam sorunları ile karşı karşıya kalınması kaçınılmaz olacaktır. Tarım alanlarını kaybedersek geleceğin dünyasında şansı olan tek grubu da kaybederiz.

Veriler: TÜİK