Süpermarketten ırkçılığa karşı süper kampanya


Gizem ŞENYURT 31 Ağu 2017

Gizem ŞENYURT
Tüm Yazıları
Dünya ABD'nin Charlottesville kentindeki beyaz ırkçıların protestosunun ve Başkan Trump'tan çok geç gelen tepkinin yansımalarını konuşadursun Almanya'nın Hamburg şehrindeki Edeka süpermarketine giden müşterileri geçen hafta bir sürpriz karşıladı.

Dünya ABD'nin Charlottesville kentindeki beyaz ırkçıların protestosunun ve Başkan Trump'tan çok geç gelen tepkinin yansımalarını konuşadursun Almanya'nın Hamburg şehrindeki Edeka süpermarketine giden müşterileri geçen hafta bir sürpriz karşıladı. Edeka'ya giden müşteriler, marketin raflarının büyük çoğunluğunun boş olduğunu, olan az sayıdaki ürününse hepsinin Almanya'da üretilen yerli mallar olduğunu fark etti. Normal günlerde İspanya'dan gelen domatesler, Yunanistan'dan gelen zeytinler gibi çok farklı çeşit ürünün olduğu raflar neredeyse hiçbir şey yoktu. 

Supermarket1

Büyük şaşkınlık yaşayan müşteriler, marketin stoklarının bittiğini ve yeni malların gelmediğini zannederken onları akıllıca yapılmış bir kampanya karşıladı. Edeka yönetimi boş raflara "Çeşitlilik olmadan ne kadar bu raf ne kadar da sıkıcı" ve "Yabancılar olmadan bu raf ne kadar da boş" gibi tabelalar yerleştirdi. 

Supermarket2

Edeka şirket sözcüsü, yaptığı açıklamada Almanya'nın farklı yerlerinde pek çok gıda üretimi yaptıklarını ama asıl farklı ülkelerden gelen ürünlerle yarattıkları çeşitliliğin müşterilerini memnun ettiğini belirterek ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı yaratıcı ve başarılı bir kampanya yaptı. Kampanya, sosyal medyada da oldukça ses getirdi.




Oxford Üniversitesi mülakatını geçebilir miydiniz?



Dünyanın en köklü ve en başarılı yükseköğrenim kurumlarından biri Oxford Üniversitesi'dir. Stephen Hawking, JRR Tolkien, TS Eliot, Oscar Wilde, Edwin Hubble gibi en büyük dahiler bu okulda okumuş, mezunları arasından dünya liderleri, Nobel Ödülü kazanan bilim insanları çıkmıştır. Tabii okul bu başarını en kaliteli eğitimi vereceği öğrencilerini titizlikle seçmesine de borçlu. Geçen hafta Oxford Üniversitesi akademisyenleri, mülakatlarda sordukları soruları ve bekledikleri cevapları açıkladı. Soruların bazıları sizi çok şaşırtabilir. Akademisyenler çoğu zaman evet - hayır cevapları istemiyor, vereceğiniz cevaplarda aklınızın çalışma yöntemini görmek istiyor. İşte o yaratıcı sorular ve cevaplar:



Canlı Bilimleri (Biyoloji, Çevre Bilim vb.):

Çevre Bilim Profesörü Owen Lewis, "Uğur böcekleri kırmızı renktedir, çilekler de öyle. Neden?" diye soruyor.



Cevap: Canlı bilimleri alanındaki eğitimciler, sorularına çoğunlukla bitki ya da hayvan örnekleriyle başlar yani öğrenciler bir böcek ya da meyveyi incelemeye hazır olsunlar. Kırmızı renk 'dikkat, beni yeme' ya da 'beni ye' anlamına gelir. Prof. Lewis de adayların bu açık çelişkiyi nasıl çözmeye çalıştıklarını görmek istiyor.



Fizik:
Doç. Dr. Jeffrey Tseng, başlangıçta hareketsiz bir top belirli bir süre sabit güçle yukarı itiliyorsa topun başlangıçtan yere düşmesine kadarki hızının zaman fonksiyonunu çizin diye soruyor.



Cevap:
Öğrenciler hata yapabilir ve adayların tüm formülleri bilmesi beklenmiyor. Doç. Dr. Tseng daha az yetenekli öğrencilerin daha çok yardıma ihtiyacı olduğu varsayımının yanlış olduğunu söylüyor. Eğer aday soruyu doğru cevaplarsa asıl sorunun diğer açılarını soruyor ya da başka sorulara geçiyor. Doç. Dr. Tseng, aslında adaylardan doğru ya da yanlış cevap almaya değil adayların yönlendirilmiş tartışmaya nasıl tepki verdiğini ve kendilerini tahmine değil bildiklerine ve Tseng'in kendilerine verdiği bilgilere göre nasıl düzelttiklerini görmeye çalışıyor. Diğer bir deyişle adaydan doğru cevabı alırken adayın cevabı bulmaya doğru düşünme sürecini değerlendiriyor. 



Hukuk:
Hukuk profesörü Ben McFarlane, birisinin başkasının arabasını "alması" ne demektir diye soruyor.



Cevap:
Sorunun doğru bir cevabı yok. Örneğin bir arabayı sürmeden alabilir misiniz hatta arabayı hareket ettirmeden? McFarlane, adayın mantık yürütmesini görmek istiyor. Aday en başta soruyu nasıl tanımlıyor ve bu tanımı sonrasında mülakatı yapan kişinin örneklerine nasıl uyguluyor diye ölçüyor. McFarlane'in adaya verdiği örneklerden biri şöyle: "Sokakta yürüyorum, yağmur yağmaya başladı. Kilitli olmayan bir aracın kapısını açtım ve içinde yağmur geçene kadar yaklaşık 15 dakika oturdum. Şimdi bu aracı 'almış' oluyor muyum?" Mülakatın amacı, adayın uygulama, mantık yürütme ve iletişim yeteneklerini göstermesini sağlamak. 



Oxford

Bilgisayar Mühendisliği:


Araştırma Görevlisi Brian Harrington, adaylara korsanların hazinelerini nasıl bölüştürdüklerini soruyor. 7 kişilik bir korsan grubu 100 altın kazandı ve bunu nasıl bölüşeceklerine karar vermeleri gerekiyor fakat temel korsan kurallarına uymaları gerek. Kurallar söyle:
- En yaşlı korsan teklifi yapacak.
- En yaşlı korsan dahil herkes bölüşme kuralını oylayacak. Eğer yarısı ya da daha fazla korsan kabul ederse bölüştürme kuralı uygulanacak. Eğer yarısından azı kabul ederse en yaşlı korsanı gemiden atacaklar ve süreç baştan başlayacak.
- Korsanlar tamamen mantık çerçevesinde karar verecek ve sadece kendi paylarını arttırmak üzere acımasız davranacaklar.
Bu durumda en yaşlı korsan diğer 6'sına nasıl bir teklif sunmalı?



Cevap:
Soru tam bir mantık sorusu ve adayların karşılaşmayı beklemeleri gereken iyi bir örnek. Harrington, adayların kuralları ve yönlendirmeyi nasıl karşıladığını, problemleri alt başlıklara ayırıp ayırmadıklarını ve çözümü algoritmik olarak uygulayıp karmaşık bir konsepti çözdüklerini görmek istiyor. Eğer adayların sorusu varsa da kesinlikle mülakatı yapan kişiye sormasını bekliyor.




Küba'da yabancı diplomatlara sonik saldırı iddiasında şok gelişme



Geçtiğimiz haftalarda Küba'nın başkenti Havana'da görevli ABD ve Kanadalı diplomatlar ve ailelerinin yaşadığı tuhaf sağlık sorunları ile ilgili başlatılan soruşturmada şok gelişmeler yaşandı. Havana'da görevli diplomatlar ve aile üyeleri şiddetli baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, burun kanaması semptomları ile karşılaşmaya başlamış ve bir kısmı görevi bırakmış, bir kısmı da ülkelerine geri çağrılmıştı. Semptomlar birbirinin tamamen aynısıydı ve sadece Küba devletine ait binalar ile diplomatların kaldığı konutlarda ortaya çıkmaktaydı. FBI ve Kanada Kraliyet Polisi'nin başlattığı inceleme bir sonik (ses dalgaları yayan) cihazın, diğer bir deyişle akustik silahın bu semptomlara sebep olduğunu ortaya koydu. Saldırıyı kimlerin ne amaçla yaptığı ise hala bilinmiyor. 



Sonik silahlar günümüz teknolojisinde var ama genelde kısa mesafede etkililer, duyulabilen bir ses çıkartıyorlar, kalabalık grupları dağıtmak amacıyla kullanılıyorlar. Havana saldırılarındaki ilk raporlarsa silahların insan kulağının ayırt edemediği şekilde sessiz olduğunu belirtiyor. Ayrıca saldırılara maruz kalan diplomatlara uzun dönemli hatta ömür boyu kalıcı beyin hasarı teşhisi kondu. Peki böyle bir hasarı nasıl bir sonik silah yaratmış olabilir?



Alçak frekanstan ses dalgası yayan cihazlar ses çıkarmadan insanlarda ağır iç kulak ve saç dibi hasarı gibi pek çok semptoma sebep olsa da Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) bu cihazların beyin hasarına sebep olmadığını belirtiyor. Öte yandan yüksek frekanstan yayılan mikro dalgalar ses çıkarmadan beyin hasarına sebep olabiliyor. İnsanlara hedef alındığında beyin dokusu ve iç kulakta şok dalgası etkisi yaratıyor. Uzun süre maruz kalmak da kalıcı hasar yaratabiliyor. ABD ve Kanada yetkililerinin araştırmaları ise saldırıların üstündeki gizem perdesini aralamak üzere devam ediyor.