​SİZ HANGİ ARA BU KADAR KÖTÜ OLDUNUZ?

Ekin GÜN 16 Tem 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
"Anne ben gidiyorum ya şehidim ya gazi"

“Anne ben gidiyorum ya şehidim ya gazi”

Evden çıkmadan önce annesine söylediği bu son sözler 15 Temmuz günü şehit olan Battal İlgün’e ait.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde arkadaşı, Battal İlgün’ü yere düşünce kucağına alıp dilini yutmasını engellemeye çalışırken en son cümlesi ise şu olmuş:

“Bırak ben şehidim”

15 Temmuz günü Boğaz köprüsü üzerinde fotoğrafını çekerek “erzak almaya değil vatanı kurtarmaya geldik” diye not düşen Batuhan Ergin de mertebesini taşıyan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde şehadete yürüyenlerden.

Arkadaşlarına köprüye gitmeden önce söylediği sözler vatan demenin ne demek olduğunu ortaya koyuyor adeta:

“Yürüyün. Bu akşam şehit olalım. Bu vatan elden giderse sabah uyandığımızda anne ve babamızın yüzüne nasıl bakacağız? Yarın bir gün evlendiğimizde çocuklarımıza nasıl hesap vereceğiz?”

Beytullah Yeşilay ise o gece Genelkurmay Başkanlığı önünde şehit olanlardan.

Eşini son kez arayıp helallik istediğinde eşi Asya Yeşilay, “sana bir şey olursa biz sensiz ne yaparız” demesine karşılık “vatan olmazsa biz de olmayız” diyen bir kahraman.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi önünde şehit olan bir diğer isim ise Aydın Çopur.

Babasını arayıp o gece yaşananları anlatarak meydanlara ineceğini söylese de babasının yoğun ısrarlarına rağmen eve dönmeyi kabul etmişti ama babasını ikinci kez arayarak Çopur aynen şu sözleri söyledi:

“Baba bugün devletim, bayrağım için bir şeyler yapmazsam ne zaman yapacağım. Hakkını helal et.”

***

Sosyal medyaya, gazetelere ve televizyonlara bakıyorum da 15 Temmuz günüyle ilgili herkes kendine en büyük payı çıkarma derdine düşmüş durumda.

Oysa şehitlerimiz başta olmak üzere, gazilerimizden ve meydanlara çıkıp vatanının ve iradesinin yanında yer alanlardan kimse büyük kahraman değil, kimse onlar kadar paya sahip değil.

O geceyle ilgili yukarıda anlattığım yaşanmışlıklar uzatılabilir, şehadete yürüme inancı gösteren kahramanlarımızın yüreğinin büyüklüğünü anlatmaya ise kelimeler yetmez.

Cuma günkü yazımda 15 Temmuz’la ilgili herkesin kendine göre bir hikâyesinin olduğundan bahsetmiştim.

Öyle ki bazılarının hikâyesi tam tersi istikamette yol alan türden.

15 Temmuz’un yıl dönümünün arifesinde CHP’li bir milletvekilinin darbeci askerlerin fotoğrafını koyarak 249 şehidimizi ve ailesini umursamadan şu sözleri yazabildiğine tanık olduk mesela:

“Bu ana kuzularını linç edenleri, FETÖ’nün siyasi ayağını bulmadan, 15 Temmuz anması yapmak siyasi şovdan başka bir şey değildir”

“Ana kuzusu” dediği asker üniformalı teröristler, 15 Temmuz gecesi sabaha dek mermileri bitene kadar millete kurşun sıksa da o CHP’li milletvekiline göre 249 şehidin katilleri “ana kuzusu” konumunda.

Bunu açıkça söyleme cüretini nereden alabiliyor bilmiyorum ama bu kadarına da fazla demek, bu kadar terbiyesizliğin yüzümüze vurulmasını kabullenememek zerre vicdan taşıyan herkesin boynunun borcu.

***

Sadece o CHP’li milletvekili için söylemiyorum bunu.

Dün 15 Temmuz’un yıl dönümü iken o CHP’li milletvekili de dahil olmak üzere profil fotoğrafına Mustafa Kemal’i koyarak bir çeşit “laikatak” mesajı verme amacına düşenler de yok değildi.

Artık onların şehitlerimizi ve gazilerimizi umursamasını beklemesem de, insanlıktan nasiplerini almayacak derecede vicdanlarının taşlaşmış olduğunu kabullensem de bir arpa boyu utanma duygusu beklememi iyi niyetime verin lütfen.

15 Temmuz günü ATM kuyruklarına girip marketten gıda stoklayanların Mustafa Kemal’in arkasına saklanıp 15 Temmuz’la alay etmesini kaldıramıyorum doğrusu.

“Kurtarılmış bölge” olarak ilan ettikleri yerlerde kadeh tokuşturmayı “çağdaşlık, laiklik” diye arz edip şehitlerin mirasıyla dalga geçmek insanlık değildir çünkü.

Her şeye rağmen “birlik ve beraberlik” diyerek cümleler kuruyoruz ama 15 Temmuz günü perdelerini kapatıp “darbe başarılı olsun” diye dua edenlerle, darbe başarılı olmayınca “tiyatro, kontrollü darbe” gibi adice sözler sarf edenlerle nasıl birlik olayım ben?

Var mı bunun bir cevabı?

İnsanlıktan nasiplerini almalarını beklemiyorum, taşlaşmış vicdanlarını törpülemelerini de beklemiyorum ama şehadete yürüyenlerle, ölümden korkmadan ailesiyle helalleşip meydanlara çıkanlarla alay edenlere son bir sorum var artık, yüzlerinin azcık da olsa kızarmayacağını bilsem de:

Sahi… Siz hangi ara bu kadar kötü oldunuz?