SİLİKON VÂDİSİ'NDE DAVA ADAMI OLMAK

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Peki, artık "teknoloji" deyince, "yazılım"; "yazılım deyince, "Silikon Vâdisi"; "Silikon Vâdisi" deyince de Amerika Birleşik Devletleri akla geliyor.

Silikon Vâdisi deyince aklımıza piyasa değeri birçok ülkenin yıllık bütçesinden fazla olan teknoloji şirketleri geliyor. Google, Facebook, Twitter, Apple, PayPal, Spacex, Microsoft, Xerox, Netflix, Tesla, eBay ve daha nice uluslararası firmanın bulunduğu Silikon Vâdisi, biz akademisyenler için Stanford Üniversitesi demektir. Dünyânın en iyi üniversitelerinin ilk on tânesinin yer aldığı Ivy League’de (Sarmaşık Ligi) yer alan Stanford Üniversitesi (Kuruluş: 1891) Silikon Vâdisi’nin âdeta kurucu aklı ve güç kaynağıdır. Bu konu hakkında Cüneyt Özdemir’in hazırladığı 5N1K programının ilgili bölümünü tavsiye ederim (Youtube, Silikon Vadisi belgeseli Welcome to Silicon Valley).

Silikon Vâdisi, “yazılım dili”nin konuşulduğu çokuluslu bir topluma evsâhipliği yapıyor. Bir başka ifâde ile Silikon Vâdisi’ni, kozmopolit toplum yapısının “teknoloji 4.0” versiyonu olarak tanımlayabiliriz. Fikir olarak 1970’lerde ortaya çıkan Silikon Vâdisi, kuvvetle muhtemel içinde bulunduğumuz yüzyıl bitmeden hayâtımızda vazgeçilmez şekilde yer etmiş olacak şeylerin kaynak yeridir. Yakında çıkacağını tahmin ettiğim “teknoloji turizmi” kavramının da en öncelikli ziyâret noktası olacaktır.

Peki, artık “teknoloji” deyince, “yazılım”; “yazılım deyince, “Silikon Vâdisi”; “Silikon Vâdisi” deyince de Amerika Birleşik Devletleri akla geliyor. ABD hükûmetinin “demokrasi yalanı” ile dünyâyı işgâl ettiği, petrol ve doğalgaz için milyonlarca mâsum insanı katlettiği, mâneviyâtın olmadığı, bireyselliğin “ulusal kültür” olduğu, en sevilen rengin “dolar yeşili” olduğu bir ülkede “dava adamı” olmak ne kadar mümkündür?

Dava adamı: Şahin Boydaş

Dava adamlığı elbette mâneviyat tarafı ağır basan bir kavram. Kültürümüz açısından da yabancı olmadığımız bir anlamlar bütününe karşılık geliyor. Şahin Boydaş’ı ilk defa İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nin bir programında yaptığı konuşmanın videosunda gördüm. Kazağından dışarı çıkan gömleği ile biraz rahat bir tavrı vardı. Daha sonra anladım ki, haftada 80-90 saat çalışan bir insandan üstüne başına fazla özen göstermesini beklemek gereksiz bir talep olabilir.

Şahin Boydaş’ın, bu kadar çok çalışmasına rağmen, sosyal medyada gözükecek zaman bulması, kadar iyi bir zaman yöneticisi de olduğu anlaşılıyor. Şimdilerde Türkiye’nin “Silikon Vâdisi fahri konsolosu” gibi. Silikon Vâdisi ve girişimcilik kelimeleriyle arama yaptığınızda ekranda göreceğiniz isimlerin başında gelen Şahin Boydaş, yine bir Silikon Vâdisi girişimcisi olan Levent Sapçı ile yaptığı söyleşide kendini “dava adamı” olarak tanımlıyor. 2011 yılından beri bulunduğu Silikon Vâdisi’nde dört şirket kurmuş ve 40 milyon doların üstünde değer üretmiş.

Koç Üniversitesi mezunu olan Şahin Boydaş, kitabın ortasından konuşup “üniversitede yazılım öğrenilmez” diyor. Aslında bu tespit, bütün sektörler için geçerlidir. Üniversitede öğrenilen şeylerin çok azı iş hayâtında işe yaramaktadır. Piyasa, diplomaya değil yapılan işe bakmaktadır.

Şahin Boydaş, saat 5’te kalktığını ve haftada 80-90 saat çalıştığını ve bunu sürekli yaptığını söylüyor. Her Silikon Vâdili gibi yaptığı en uzun tâtil üç gün. Türkiye ve Amerika arasındaki kültürel farklılıkları iyi tespit etmiş. Hem maddî hem de mânevî kültürlerin çok farklı olduğunu ve bu fark göz ardı edildiğinde başarısızlığın kaçınılmaz olduğunu söylüyor.

Şahin Boydaş’ın şu tespiti çok katmanlı bilgiler veriyor: “Türkiye’de bir işi ‘10 üzerinden 1’ ile yapabilirsiniz ve aynı anda on iş yapabilirsiniz. Ama Silikon Vâdisi’nde bir işi ‘10 üzerinden 10’ ile yapmalısınız. Türkiye’de on tâne işi 1/10 performansla yönetebilirsiniz. Ama bu, Silikon Vâdisi’nde mümkün değil. Tek bir işe odaklanmalısınız. Dolayısıyla Türkiye’dekinden yüz kat fazla çalışmalısınız.”

Bu tespit, üniversiteden mezun olup hemen müdür olmak isteyen ve iş bulamayınca Amerika’ya gitmeyi düşünenler için çok önemli bir rehber. Aklınıza “çalışınca her yerde olur” demek  gelebilir. Ancak Türkiye’deki eksiklerden biri de “başarısızlık kültürü”nün olmamasıdır. ABD’de başarısızlık doğal bir şeyken, Türkiye’de başarısız olmak, her şeyin sonu anlamına geliyor.

Peki Şahin Boydaş’ı “dava adamı” yapan ne? Bu tanım kendisine âit. Ancak dava adamlığı da ABD’deki kültürel farklılıktan nasibini alıyor. Türkiye’de dava adamı, aç-susuz kalsa da bildiğini okuyan, maddiyata önem vermeyen, bâzıları tarafından “enâyi” denecek kadar sömürülmeye müsâit, yaşarken kıymeti anlaşılmayan, ölünce adına ödüller verilen kişi akla geliyor. Şahin Boydaş’ı sâdece videolarından tanıyorum ve anladığım kadarıyla “dava adamlığı” kavramını farklı yorumlamış ve uyguluyor.

Şahin Boydaş’ın en önemli hedeflerinden biri, Silikon Vâdisi’ne 10 bin kişi getirmek. Bunu bir turizm firmasının turist getirmesi olarak düşünmüyor. Burada önemli olan, bu kişiler geldikten sonra Şahin Boydaş’a sırt çevirse ve başını alıp gitse de, o, bir sonraki kişi ve kişiler için uğraşmaktan vazgeçmeyeceğini söylüyor.

Bir “iş antropoloğu”

Ben bir sosyal bilimci olarak burada, bir yazılımcıdan, bir girişimciden ve dünyânın her yerindeki insanlarla uzaktan iş yapma imkânına sâhip birinden çok farklı birini görüyorum. Şahin Boydaş’ın dünya görüşü nedir bilmiyorum ama bu hedef ve tavır, bana “âhiyân-ı Rum” anlayışını çağrıştırıyor. Gerekli donanıma sâhip, uzun vâdeli düşünen, öğrenen, adapte olan, finansal ve teknolojik birikimini sosyal sermâyeye dönüştürme hedefine sâhip bir hayat anlayışı. Bunu “yalnız insanların yaşadığı bir yer” olarak tanımladığı Silikon Vâdisi’nin sosyal yapısını iyileştirmek için yapıyor olabilir. Âdeta sosyal habitata yapıcı bir müdahalede bulunuyor.

Yazılım konusunda konuşurken fazlasıyla İngilizce kelimelerle dolu “mutant melez” bir dil kullanması beni şahsen rahatsız etse de, yoğun çalışma temposuna rağmen, Türkiye’den gelen konferans dâvetlerini kabul etmesi “dava adamlığı” iddiasını destekleyen bir tavır olarak öne çıkıyor.

Târihte onaltı büyük, yüzdört küçük devlet kurmuş, bilimsel kalıplara göre anlaşılması zor bir milletin genetik mirâsını taşıdığının farkında olan Şahin Boydaş, girişimciliğe Silikon Vâdisi’ne gidince başlamış değil. Türkiye’de henüz bir lise öğrencisiyken toplama bilgisayar işi yaparak başlamış ve her zaman gündeme hitap eden ürünler üzerinde çalışmış. Açıkçası piyasayı iyi gözlemlemiş ve herkesin görmediği ama göz önünde olan şeyleri görmüş. Bu anlamda âdeta bir “endüstriyel antropolog” ve “iş antropoloğu” gibi çalışmış. “İş antropolojisi” dersinde öğrettiğim ve danışmanlık verdiği şirketlerde uyguladığım yöntemlerin birçoğunu Şahin Boydaş doğal olarak uyguluyor.

Bunca özelliği ve vasfının yanında Türkiye’den ABD’ye gitmeyi düşünenlere çok öenmli bir tavsiyesi var: “Videolardaki ve filmlerdeki hayâtı yaşamak istiyorsanız, Türkiye’de devlet memuru olup 9-5 çalışma anlayışını unutun ve çok çalışmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.”

Bu yazıyı okuduğunuzda Şahin Boydaş’ın Türkiye’ye kesin dönüş yapması ve “ülkesi için” çalışması gerektiğini düşünebilirsiniz. Bence yanılırsınız, çünkü Şahin Boydaş, oradayken Türkiye için daha yararlı işler yapıyor.