İnsan güzel memleketimde manşete çıkan hadiselere bakınca apışıp kalıyor.

İnsan güzel memleketimde manşete çıkan hadiselere bakınca apışıp kalıyor.

İsrail’den yalvar yakar Heron almaya çalıştığımız zamanları unutanların ve bu Heron’ların bize değil de eşkıyaya çalıştığı ortaya çıktığında sesi çıkmayanların “SİHA”lar için kıyamet koparması karşısında söylenecek her söz, verilecek her tepki yetersiz ve anlamsız.

Asıl mesele şu: Biz Heron’a muhtaç acizliğimizden kurtulup çok daha iyisini yapmışız… Hem de silahlı silahsız envai çeşidini… Kendi milli insansız savaş aracımızla teröre karşı başarılı sonuçlar almaya başlamışız… Ve bu ülkenin kimlik kartını taşıyan ve millete vekillik ettiğini zanneden bazı vatandaşlarımız isyanlar içinde…

CIA bulaşığı olana mı nutkumuz tutulacak? “Millî Görüşçü” olduğu varsayılana mı?

Dansözlerin kıvırtması, çıplak kadın vücuduna sulanmakta ahlaki zaaf görmeyenler açısından belki estetik bir anlam taşıyabilir ama…

Koca koca sözde devlet adamlarının dansözlere taş çıkartacak fırdöndülükleri beynimizi ve midemizi bulandırıyor.

Bir ülkenin insanları farklı siyasi görüşlere ve inanışlara sahip olabilir ama üzerinde yaşadıkları vatana ihanetleri “düşünce farklılığı” olarak değerlendirilebilir mi?

“SİHA”ların varlığına ve başarısına tahammül edemeyenlerin, Rusya’dan S-400 almamıza karşı çıkan sözde müttefik özde düşmanımız olan ülkelerden ne farkı var?

Başka ne var manşetlerde?

Geçen sezonun çok seyredilen rezil evlilik programlarında delikanlılığın kitabını yazan damat adayı fuhuş çetesinden yakalanıyor…

O programlara çıkanların halini siz düşünün.

Dünya kadar tepkiden sonra kendi kendilerine bu sezon format değiştirdiler ne hikmetse…

Halbuki +18 işaretiyle gece yarısından sonra bile yayınlanmaması gereken bu aşağılık programlar için siyasi otorite gıkını çıkarmadı.

Ne demeliyiz şimdi? Sözün bittiği yer!

Diğer taraftan Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, heykelini yapan belediye başkanlarına “Bizim değerlerimize ters!” ikazını yetersiz buluyorum. Siyasi mevzuattan anlamam ama ikaz yerine bu ahmaklığa imza atanlara görevden el çektirmesini, mevzuat müsaade etmiyorsa AK Parti’den ihraçlarını beklerdim.

Heykel/ büst/ mask saçmalığı ya apaçık bir provokasyon ya da yalakalığın ahlaksızlığa varan zirvesi…

Muhalefet vatanın ayağına sıkıyor…

Rezil televizyon programları ahlakımızın ve maneviyatımızın ayağına sıkıyor…

Kendi partisi Cumhurbaşkanının ayağına sıkıyor…

Sıkan sıkana…

Keçecizade Fuat Paşa’nın söylediği gibi ne güçlü devletiz ki, “Hem dışarıdan ve hem içeriden yıkmaya çalışıyorlar bizi ve hala ayaktayız!”

Yoksa işi makaraya mı sarsak…

Galiba en iyisi…

İyi ki Kemal Kılıçdaroğlu var. Milleti neşelendirmekte Kemal Sunal’ı aratmıyor.

Ne demiş Sayın muhalefet liderimiz “Tilki” kanalda:

“Bana dört yıl verin terörü bitireyim!”

Bu iddiaya candaş sunucu bile şaşırıp soruyor:

“Nasıl yapacaksınız bunu?”

Cevap şu:

“Yapamazsam siyaseti bırakırım…”

Şimdi bu diyaloğun altına döşenecek kışkırtıcı ve ritmik bir müzik türü elbette var…

Velakin…

Edebimizi bozmayalım.

Allah sonumuzu hayretsin.