SIFIR ATIK; KÜLLÜK VS ÇÖPLÜK

Yusuf DİNÇ 04 Ağu 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Anadolu'da ise çöp dal parçası anlamına gelen bir kavramdır. Sanırım 30 sene öncesine kadar çöplük kavramı da yoktur.

Küllük dendiğinde sanırım tütün artığının çırpıldığı, genellikle yuvarlak ve ideal olukları açılmış cam yahut diğer malzemelerden birinden yapılmış ev eşyası akla gelir.

Aslında Anadolu’da küllük denince ilk akla gelen şehirlilerinkinden epey farklıdır.

Bunu izah için önce çöp kavramına bakalım. Çöp şehirde her tür atığa verilen isimdir. Haliyle çöplük şehirde her tür atığın biriktirildiği konteyner veya yer anlamına gelir.

Anadolu’da ise çöp dal parçası anlamına gelen bir kavramdır. Sanırım 30 sene öncesine kadar çöplük kavramı da yoktur.

Çünkü Anadolu’da mimari insanlar ve hayvanların yaşam alanları olarak tasarlanmış ve sıfır atık etrafında bir döngüyü sağlayacak şekilde kurulmuştur.

Köy mimarisinin sıfır atık döngüsünü anlatmadan önce köydeki aktörlere şöyle bir bakalım. Köy hayatının aktörleri genel olarak geniş aile, büyükbaş ve/veya küçükbaş hayvanlar, tavuklar, at, eşek veya katır ve köpekten oluşur.

Asıl atık üretici insandır. Fakat atıkları çöp niteliğinde değildir. İlk evvela yemek az ve öz pişer ve hazırlanma aşamasından sonra yemekten atık çıkmaz.

Sert kabuklu atıklar yakıt olarak kullanılır, sebze/meyve kabukları ve kullanılmayan diğer kısımları büyük ve küçükbaş hayvanlar ile at, eşek veya katır gibi yardımcıların yiyeceğine dönüşür. Kırıntılar tavuklar tarafından tüketilir. Kemik ve diğer kullanılmayan hayvansal protein köpek ve kediler tarafından tüketilmektedir.

İkinci aşamada bugün çöp kabul edilen bu değerli kaynaklar hayvan gübresine veya insanlar için yakıta dönüşmektedir. Gübreye dönüşen atık, sıfır atık döngüsünün ilk basamağını oluşturur. Yakıt olarak kullanılan atık ise döngüyü kapatır ve tek atık böylece oluşur ki bu son aşamadır.

Yani son aşamada yakıt olarak kullanılan hayvan atıklarının sadece mevcut teknolojilerle çoğunluğu kullanılamayacak olan külü kalmaktadır. Kül ise küllük olarak belirlenen yerlere atılır. Bu nedenle Anadolu’da evvelce çöplük yok sadece küllük vardır.

Köydeki bu evler çöp üretmemektedir.

Çöp diye atılan kaynaklarla ilgili bir farkındalık oluşturmak adına yazı alanının imkan verdiği ölçüde sadece şunlara değineyim;

Şehirde adeta yarısı yenilip yarısı atılan, mutfakta unutulup çürütülen bir tek patates doğada binler hatta milyonlarca yılda yaratılmış nitrikleri, mineral ve vitaminleri kendisinde toplarken tonlarca insan emeğinin 6 ayı aşan uğraşlarının ürünü olarak pazara sunulmaktadır. Domates, kabak, karpuz, elma, portakal ve diğer hiç biri farklı değildir.

Bir damla su hiç başka değildir.

Bir akıllı telefonun üst modeline geçerken dünyada ve uzayda milyonlarca yılda yaratılmış kaynakları tüketirken insan emeğinin neredeyse hiç kıymeti kalmamaktadır. Bir damla süt, bir parça et için doğanın tüm kaynaklarını ve çiftçinin yıllara yayılan emeğini sömürmekteyiz.

Bir de bu çok kıymetli kaynakların kullanılamaz hale getirilerek tüketilmediğini, şımarıklığımız karşısında israf ve ziyan edildiğini hatta bilerek yok edildiğini düşünün.

Bu işte, bu şehirleşmede, bu mimari ve hatta bugünkü köyleşmede sorun var. Sıfır atık Türkiye’nin geleceği projesidir. Hatta Türkiye’nin dünyaya da en büyük hediyelerinden birisi olacaktır. Sıfır atık için daha çok çalışmalı bilinçli insanı yakalamalıyız.