Biliyorum bir çoğunuz işinizde gücünüzdesiniz.
Biliyorum bir çoğunuz işinizde gücünüzdesiniz. Kendiniz dışında olan bitenle pek ilgilenmiyorsunuz. Zaten doğalı da bu. Kurallara uyuyorsunuz, hukuka, başkalarının haklarına saygılısınız. Ve bir türlü niye dünyada ülkenize bu kadar kızıldığını da bir türlü anlayamıyorsunuz.
Belki yardımı olur diye anlatmak isterim. Maalesef yönetimleriniz tüm dünyada fincancı dükkanına girmiş fil gibi davranıyor. Başkalarının ne düşündüğünü zerre umursamıyor. Başka yerde çekilen acıları da görmüyor.
Biliyorum size bu davranış biçimlerini, “Ulusumuzun refahı için” diyerek anlatacaklar. Tehdit algısı oluşturup, sizi korkutacaklar. Ama inanın öyle değil. Dünyanın herhangi bir yerinde oturan sıradan bir insan size niye düşman olsun? Olmaz da. Evet farkındayım komünizm gitti, yerine İslam geldi. Şimdi sizi bunla korkutuyorlar. Ama inanın biz de sizden fazla bu teröristlerle mücadele ediyoruz. Son Kudüs kararında örneğin, hadi Müslümanlar düşman, peki Papa’da mı düşman? Bir Müslüman ile Papa’yı aynı konuda aynı şekilde düşündüren ne olabilir?
Bakın sınırlarınız dışından ülkenizin siyaseti nasıl görünüyor anlatayım. Öncelikle yöneticileriniz, demokrasi nutukları atıp eğer kendilerinden yana ise darbeciler, diktatörler veya oligarşilerle iş birliği yapıyor. Her biri aynı kötülükte olan bu yapıları “benden olan ve olmayanlar” diye sınıflandırıyor.
Kimi zaman düşmanı gördüğü bir ülkeye silah satıp kazandığı para ile başka düşmanı gördüğü bir ülkede darbe yaptırtmaya bile çalışıyor. Bu şekilde başardığı darbelerin sayısını kendileri bile unutmuştur. Kimi zaman ise şimdi çok şikayetçi olduğu savaş açtığı adamlara mesela Afganistan’da eğitim veriyor, silah veriyor, para veriyor. Sizin paranızı. Sovyetler ile çatışmaları için. Sonra bu adamlar size karşı terörist eylemler yapıyor.
11 Eylül gibi korkunç bir saldırı yaşadınız. Sizin acınız bizim acımızdır. Yıllar sonra Usame bin Laden’i öldürdünüz. Bir tane aklı başında Müslüman veya Müslüman ülke size laf etti mi?
Afganistan’ı işgal ettiniz. Bir sürü ülke size destek verdi. Hala veriyor. Asker verdi, para verdi, can verdi. Ama 11 Eylül teröristleri içinde bir tane bile Iraklı yokken Irak’ı neden işgal ettiniz, kimse anlayamadı. Buna karşılık bu teröristlerin büyük çoğunluğunun pasaportunu taşıdığı ülke ile can ciğer kuzu sarması durumundasınız.
Bir sürü başka şey sayılabilir. Ama tekrar Amerika’nın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olduğunu kabul etmesine gelelim. Hiç düşündünüz mü? Bu karar alındığı yıldan beri kim bilir kaç Başkan bunu uygulamadı, erteledi. Onlar da sizin seçtiğiniz Başkanlardı. Sizden oy aldılar, sizi yönettiler. Bu kadar Başkan bu işin önemini görmedi de Trump mı gördü? Hepsi yanlıştı da Trump mı doğru?
Öncelikle söylemeliyim ki olay size anlatıldığı kadar basit değil. Çünkü İsrail’in “Başkentim” dediği Kudüs üç din için de kutsal bir mekan. Ve Kudüs aslında 3 bin yıl öncesinden kendilerinin olduğunu iddia etmelerine rağmen İsraillilerin de değil. Tartışma bu yola girerse birileri de çıkıp “4 bin yıldır benim” diyebilir. Bunun sonu yok. Kudüs işgal altında. Yani bildiğiniz askeri müdahale ile işgal edilmiş durumda. Ve bütün dünya bu işgali tanımıyor. İşte o yüzden de başkent kabul etmiyor.
Şimdi Başkan Trump’ın attığı bu adım inanın bizim buraları çok karıştıracak. Ve korkarım bizim de aralıksız mücadele ettiğimiz bazı teröristlerin işine yarayacak.