​RUSYA VE AMERİKA'NIN KARAGÖZ-HACİVAT OYUNU

Prof. Dr. D. Murat DEMİRÖZ
Tüm Yazıları
Babamın dostu, benim de tanımaktan iftihar ettiğim Azerbaycan'ın Halk Artisti (Devlet Sanatçısı) ve Azerbaycan sinema ve tiyatrosunun önemli yönetmenlerinden merhum Prof. Dr. Tevfik İsmailov bundan 20 sene kadar önce şöyle demişti: "Kardeşim, Sovyet İttifakı zamanında dünyada her şey daha iyiydi. Sovyet İttifakı'nın yıkılması kıyameti başlatacak."

Babamın dostu, benim de tanımaktan iftihar ettiğim Azerbaycan’ın Halk Artisti (Devlet Sanatçısı) ve Azerbaycan sinema ve tiyatrosunun önemli yönetmenlerinden merhum Prof. Dr. Tevfik İsmailov bundan 20 sene kadar önce şöyle demişti: “Kardeşim, Sovyet İttifakı zamanında dünyada her şey daha iyiydi. Sovyet İttifakı’nın yıkılması kıyameti başlatacak.” Bunu söyleyen, Türk Dünyası’na gönül vermiş bir milliyetçi olunca benim kafam biraz karışmıştı. Daha öğrenciydim veya yeni asistan olmuştum herhalde. Çocukluğumuzdan beri bize öğretilen “Hür Dünya” ile “Esir Türkler” ve “Mazlum Müslümanlar” kavramları zaviyesinden dünyaya bakıyorduk. Ben ilkokula giderken, o zaman (1980’lerin başı) yüz yaşını aşmış, üçüncü Cumhurbaşkanımız Celal Bayar’ın her fırsat bulduğunda “Bu kış komünizm gelebilir.”, deyişi de aklımdadır halâ. Şimdi, daha olgun, tecrübeli ve birikimli biri olarak Tevfik Hoca’yı daha iyi anlıyorum.

ABD, Demir Perde yıkıldıktan sonra, tek kutuplu dünya hedefi doğrultusunda bir askeri, siyasi ve iktisadi strateji çizdi. Bu stratejinin sonunda, Amerikan kültürünün (kültürsüzlüğü mü yoksa?) egemen olduğu, milli aidiyetlerinden kopmuş ve sınırsız yayılma eğiliminde olan finans kapitalin güdümünde topluluklardan oluşacak olan, insanlığı bir gevşek dünya federasyonu etrafında örgütlemek vardı: Amerikan Başkanı Dünya Başkanı olacak, BM Dünya Parlamentosu ve NATO Dünya Ordusu. Bu ana hatlar etrafında, milli devletlerin parçalanması ve daha sonra, küçük devletçiklerin gevşek birer bölgesel konfederasyonla ABD finans kapitaline bağlanması öngörülmüştü. Farklı ülkelerde farklı araçlar kullanıldı: İşçi sınıfını savunmak yerine mikro milliyetçilik ve homoseksüel haklarına vurgu yapan tatlı su solcularından (kendi deyimleri ile özgürlükçü veya liberal sol) Papa icazeti ve CIA finansmanı ile Protestan İslam’ın Martin Luther’i olmaya soyunan terörist başı Fetullah’a kadar bir çok kullanışlı ahmak… ABD de elini korkak alıştırmadı, bütün dünyaya haçlı seferleri yapıldı (Afganistan, Birinci ve İkinci Irak savaşları), her türlü şer odağını kullanarak enerji bölgelerinde iç karışıklık çıkarıldı (Neo-Con Büyük Ortadoğu Projesi, Soros’çu Turuncu Devrimler, Arap Baharı ve Gezi eylemleri) ve son çare olarak da darbelere sığınıldı, (Mısır’da Sisi ve bizde de 15 Temmuz Darbesi). 1990’dan bu yana geçen 27 yılda bu stratejinin bilançosu şudur: Bir avuç kerameti kendinden menkul internet zengini, sosyal medya meşhuru ve finans kapital patronları dışında ihmal edilmiş Amerikan Halkı, ciddi bir bütçe açığı ve devasa bir cari açık, ABD’nin yerlerde sürünen uluslararası güvenilirliği, başa oynayan bir Çin ve başını kaldıran bir Rusya… 

ABD, bugün, tek kutuplu dünyanın imkânsız olduğunu idrak etmiş vaziyettedir. Dünyayı tek başına kontrol edememekte ve ederse de bu kendisine çok pahalıya patlamaktadır. Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi kendine bir zıt ikiz, bir kötülükler imparatorluğu aramaktadır. Dünyanın bir kısmının kontrolünü bu güce vererek kendi kısmında hegemonyasını en kuvvetli şekilde tesis etmek istemektedir. Ne var ki, karşıda böyle bir “şer imparatorluğu” bulunmamaktadır. Evet, Rusya ve Çin kuvvetlidir, ama, küresel kapitalizme de eklemlenmişlerdir. Buradan bir soğuk savaş çıkamayacağını bildiklerinden, Rusya’nın da onayıyla, bir “Serin Savaş” kurgulanmaktadır: İdeolojik farklılığı olmayan, aynı iktisadi sistem içinde birbirine göbekten bağlı iki kutup arasında suni bir gerginlik ile dünyanın kontrolü ve sistemin kodamanlarının güvenliğini iki kutbun paylaşması. İşte size ABD ve Rusya’nın Karagöz Hacivat oyunu…

Bize gelince… Biz bu paylaşım planlamasında her iki tarafında yanında istediği bir gücüz. Ancak, bu iki kutup da arıza çıkaran, her çöpe maydanoz olan bir Türkiye istemiyorlar. İçeride, yazılı ve görsel medyada Amerikancı ve Rusçu cephe çok net olarak gözlemlenebilmektedir. İslamcı, milliyetçi, solcu veya Kemalist artık ayrım unsuru değildir. Temel sorun şudur: Amerikancı mısın, yoksa Rusçu musun? Türkiye, görüldüğü kadarıyla her ikisine de hem yakın hem mesafelidir. Devletimiz, bir bağımsız politika kurgulamaya çalışmaktadır, ancak, “gücümüz nereye kadar buna yetecektir, nereden sonra pazarlıklar başlayacaktır?” sorusuna net cevap verememekteyim. Fakat, emin olduğum bir şey var ki, artık hariçten gazel okumayı bırakıp bütün gücüyle sahada bulunan bir Türkiye var… Amerikalıların blöflerine ve Rusların şantajlarına kanarsak Karagöz Hacivat oyununda Beberuhi olacağımız da aşikârdır. Allah devlete ve millete zeval vermesin…