RUSYA-UKRAYNA SAVAŞI, TRANSATLANTİK İTTİFAKI VE YENİ ARAYIŞLAR

Faruk AKTAŞ 10 Mar 2022

Faruk AKTAŞ
Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin son birkaç günde yaptıkları açıklamalara bakılırsa Kiev, Moskova'nın şartlarını büyük oranda kabul etmeye ve anlaşmaya hazır.

Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısıyla başlayan savaş ikinci haftasını geride bırakırken iki ülkenin dışişleri bakanları Türkiye’nin arabuluculuğunda bugün Antalya’da bir araya geliyor.

Diliyor ve umuyoruz ki bu görüşmeden bir anlaşma çıksın ve bu savaş daha fazla yıkıma yol açmadan her iki ülke aralarındaki anlaşmazlıkları müzakere masasında çözmeye karar versin.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin son birkaç günde yaptıkları açıklamalara bakılırsa Kiev, Moskova’nın şartlarını büyük oranda kabul etmeye ve anlaşmaya hazır.

Rusya da, tümünü değilse isteklerini önemli ölçüde kabul ettirmiş olacağı için anlaşmaya evet deme ihtimali yüksek.

Bu yönleriyle bakıldığında görüşmeden bir anlaşma çıkma ihtimali var ancak savaşın asıl sorumluları emellerine ulaşmış mı yoksa onların arzusu savaşın bir süre daha devam etmesi yönünde midir, orası muamma.

Dolayısıyla bu görüşmeden bir anlaşma çıkıp çıkmaması, önemli ölçüde Ukrayna’nın arkasındaki güçlerin tutumuna bağlı diye düşünüyorum.

Bu güçlerin kim olduğu sır değil.

O güç başından beri başından beri Kiev yönetimini NATO’ya girme konusunda teşvik eden, cesaretlendiren, yönlendiren başından beri ABD’dir.

Malum, ABD Başkanı Joe Biden göreve gelir gelmez, “Transatlantik ittifakı geri döndü” demişti.

Ve bunu da Macron’un “Beyin ölümü gerçekleşti” dediği NATO üzerinden yapmayı planladılar.

ABD, giderek daha fazla kendi başlarına hareket etmeye başlayan Avrupa ülkelerini hizaya getirmek için bu planı devreye soktu.

Bir yandan Doğu Avrupa ülkelerindeki NATO gücünü tahkim ederken diğer yandan başta Ukrayna olmak üzere Rusya’nın komşusu diğer bazı Avrupa ülkelerinin ittifaka üye olabileceğinden söz etmeye başladılar.

Bu ülkeleri Rusya’ya karşı daha agresif tutum sergilemeleri konusunda kışkırttılar, teşvik ettiler ve yönlendirdiler.

Tabiri caizse ABD, elindeki kediyi Pitbullun önüne atar gibi Ukrayna’yı Rusya’ya yem etti.

Hesap, tüm Avrupa’yı bu Pitbulla korkutmaktı.

Hesap tuttu da.

Birçok Avrupa ülkesi, Rusya korkusuyla “Beyin ölümü gerçekleşti” dedikleri NATO’ya bağlılıklarını dile getirdi.

Almanya tarihinin en büyük savunma bütçesi planını duyurdu.

Diğer ülkeler de arka arkaya savunma bütçelerinde artışa gideceklerinin sinyallerini vermeye başladı.

İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler “Biz de NATO’ya üye olabiliriz” demeye başladı.

ABD istediğini aldı.

Ama kedi Pitbullun önünde kaldı.

Ne ABD ne de diğerlerinden hiçbirisi bu kediyi Pitbullun önünden kurtarmaya yeltenmedi.

Pitbullun ne kadar kötü olduğunu, vahşi olduğunu söylemek, ona çeşitli yaptırımlar uygulamakla yetindiler, yetiniyorlar.

Her tarafı ısırılan, kan revan içinde kalan kedi hâlâ Pitbullun pençesinde can çekişiyor.

Bu değerlendirmelerden, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik başlattığı işgal savaşının haklı ve meşru olduğu sonucu çıkarılmamalıdır.

Rusya’nın askeri gücüyle kimi haklı, kimi haksız isteklerini Ukrayna’ya kabul ettirme çabası haksızdır, zalimcedir, vahşicedir ve en sert şekilde kınanmayı gerektirir ki Türkiye başından beri bunu yapmış ve yapmaya devam etmektedir.

Ancak, Rusya’nın bu saldırısına tepki gösterirken bu savaşın asıl sorumlusunun, Transatlantik İttifakı güçlendirme hesabıyla Ukrayna’yı yem olarak kullanan ABD olduğunun görülmesi gerekir.

Zelenskiy’nin önceki gün Rusya’nın şartlarından bazılarını müzakere edebileceklerine yönelik açıklamasında “NATO’dan soğudum” şeklindeki sözleri ABD tarafından nasıl yem olarak kullanıldıklarını geç de olsa gördüklerini gösteriyor.

Kuşkusuz bu savaşta en ağır bedeli Ukrayna ödedi, ödüyor.

İsteklerinin büyük kısmını elde etse bile Rusya da bu savaştan büyük bir zararla çıkacak.

Şu an için en kârlı görünen bu savaşın asıl müsebbibi olan ABD’dir.

Ancak Rusya korkusuyla tüm Avrupa’yı arkasına takmayı başararak şu an için en kârlı çıkan ABD olsa da, orta ve uzun vadede en büyük kaybı yaşayacak olan da yine kendisi olacak.

Zira kendi hesapları için kediyi Pitbullun önüne atan ABD’nin, kediyi kurtarmak için Pitbullun karşısına çıkmamasının, çıkamamasının, çıkmaya cesaret edememesinin, sadece Ukrayna yönetimi ve halkı tarafından değil tüm Avrupa ülkeleri ve halkları tarafından hatta tüm dünya tarafından açık ve net bir şekilde görüldüğü kanısındayım.

O nedenle kısa vadede Rusya korkusuyla NATO etrafında kenetlenen Avrupa ülkelerinin, asla ve kat’a ABD’ye güvenilmemesi gerektiğini anladıklarını, güvenliklerini sağlamak için orta ve kısa vadede alternatif arayışlara yöneleceğini düşünüyorum.

Bu savaş tüm dünyada, ABD’nin moral ve değer üstünlüğünü kaybetmesine yol açtı ve daha da açacak.

Bu durum ve sözünü ettiğimiz yeni arayışlar, orta ve uzun vadede Transatlantik İttifakı’nın sonunu getirebilir ki bu da önce ABD’nin dünya hakimiyetindeki üstünlüğünü yitirmesine, beraberinde de kendisinin büyük bir çöküş sürecine girmesine yol açacaktır.