ROMA

Hakan DİKMEN 05 Kas 2019

Hakan DİKMEN
Tüm Yazıları
Hikayesi bol olan ülke Roma…

Büyüleyici kalıntıların, hayranlık uyandıran sanatın ve canlı sokak hayatının çarpıcı bir karışımı olan İtalya'nın sıcak kanlı başkenti Roma, aynı zamanda dünyanın en romantik ve karizmatik şehirlerinden biri.

Zamana yolculuk yapmak için ideal bir kent. Hala sokaklarındaki çeşmelerden su içilebilen tertemiz bir şehir. Ancak, bu sefer gittiğimde fark ettim ki, artık Roma’nın yerli halkı turistleri sevmiyor. İtalyancadan başka dil konuşmuyor. Sorduğunuz soruları anlasalar da İtalyanca cevap veriyorlar siz anlamıyorsunuz. Polisleri dahil. Meşhur İspanyol merdivenlerine oturup eskisi gibi dondurma yiyemiyorsunuz. Bir de aşk çeşmesine arkanızı dönüp para atma işi de zorlaşmış. Dar alanda itiş kakış hedefi yakalamak zor oluyor. Yine de kenti ziyaret edenlerin geleneksel olarak "hayatlarının aşkını bulma" ve "Roma'ya tekrar gelme" dileğiyle bu çeşmeye attığı bozuk paraların toplam değeri yılda 1,5 milyon Euro. Böylesine bir paraya ulaşınca çeşme, Roma Belediyesi ve Kiliseyi birbirine.  Bu yüzden artık çeşmeye yaklaşmak ve para atmak çok kolay olmuyor. Ama 1,5 milyon Euro da az para değil.  Neyse dedikoduyu bırakıp size kenti anlatayım.

Tiber Nehri

Bütün yolların Roma’ya çıktığını duymuşsunuzdur. 3000 yıllık geçici kentsel gelişimin sonucu olarak, Roma'nın şehir sokak yapısı insanı heyecanlandıran bir şekilde düşünülerek yapılmış bir manzara sunuyor. Kolezyum, Roma Forumu ve Pantheon gibi antik ikonlar kentin altın çağını “caput mundi” yani dünyanın başkenti olmasını hatırlatırken, anıtsal bazilikalar tarihini Katolik Kilisesi'nin kral koltuğunun bu şehirde olması da ne denli önemli bir şehir olduğunu bize anlatıyor. St Peter Bazilikası, ufukta görünerek Roma'nın Rönesans papazlarının tutkusunu ve onun mimarlarının dehası olan Vatikan'ı bize sergiliyor. Başka yerlerde de süslü binalar ve gösterişli çeşmeler, şehrin büyüleyici caddelerine barok bir bakış katıyor. Roma şehrinin göbeğinde farklı bir devlet toprağı kabul edilen Vatikan’ı size başka bir yazımda anlatacağım.

Colosseum iç görünümü.

Roma'nın büyük gladyatör arenası, kentin antik manzaralarının en heyecan verici olanı. MS 80’de açılmış olan ve Flavian Amfitiyatrosu olarak da bilinen 50.000 kişilik Kolezyum şehire gelenlerin ilk görmek istedikleri yer.  Içeri girmek için uzun kuyruklarda saatlerce bekliyorsunuz. 12 Euro giriş bileti. İçeride ne göreceğim derseniz, Fotoğrafta var. Kademeli oturma alanı arena şeklinde, hayvanların kafeslendiği bir yer. Ve yeraltı kompleksinin üzerine kurulmuş ve bazen konser için sahne setleri de hazırlanmış. İçeri girdiğiniz zaman birden yıllar yıllar öncesine gidiveriyorsunuz.  Vahşi Oyunlar, vahşi hayvanlar ve birbirleriyle savaşan gladyatörleri hayal edebiliyorsunuz. Bizim kültürümüzde öldürmeye değil yarışmaya, başarıya odaklanma var. Güreş yaparsın bir kişi galip olur. Ama mağlup eden öldürülmez. Aslanların önüne atılmaz. Ne mutlu biz ki genlerimiz temiz. Büyük düşünen insan Atatürk’ün dediği gibi “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” Bu yer İki bin yıllık İtalya’nın en önemli turistik yeri. Bu koca arenanın hemen yanında Metro var. Ulaşım her yere kolay.

Gittiğimde dikkatimi çeken bir unsur da Restore çalışması. Ne gerek varsa. Bin yıllık duvarların yanına tuğla örüyorlardı. Ülkemizde olsa yapanı döveriz. Ancak, Tarihi bir bölge içinde olmak sizi çok mutlu ediyor.

Cerasi Şapeli

Roma’da Sanat Bugüne kadar gezdiğim ülkeler içinde birkaç şehir Roma'nın şaşırtıcı sanatsal mirasına rakip olabilir. Şehir, tarih boyunca, Batı sanatının büyük ayaklanmalarında rol aldı, en iyi sanatçıları çekti ve yaratıcı başarının sınırlarını zorlamaları için onlara ilham verdi. Sonuç, paha biçilemez hazinelerle dolu bir şehirin oluşması oldu. Kenti eski heykeller birinci sınıf müzeler süslüyor; Bizans mozaikleri ve Rönesans freskleri sanat zengini kiliselerde göz kamaştırıyor; Barok cepheler, orta çağ örneklerini sunuyor bize.  Michelangelo'nun heykelleri, Caravaggio'nun resimleri, Raphael'in freskleri ve Bernini'nin fıskiyeleri kentin çok farklı olmasını sağlıyor.

Romanın dar sokakları

Hayatı Yaşamanın sırları, Roma'ya yapılacak bir gezide, dolce vita yaşam tarzını sanat ve kültür hakkında bilgilenmek ve geçmişi düşünüp analiz yapmak önemli. Pitoresk caddelerde dolaşmak, cadde kenarındaki kafelerde saatlerce vakit geçirmek, insanları sokaklarda izleyen insanları izlemek, moda dünyasının yeniliklerini hissetmek hepsi Roma deneyiminin merkezinde sizi bekliyor.  Modaya uygun içki içenlerin hareketli bir “aperitivo “yani atıştırmalık içkileri ellerinde kapı önünde vakit geçirmeleri ve sokak etkinlikleri şehrin her yerinde görülebilir. Ne yazık ki biz gittiğimiz yerlerin sadece fotoğrafını çekip sosyal medyada paylaşmak için gerçek hayatı yaşamayı ıskalıyoruz. Etrafımıza sindire sindire bakıp beynimize o güzel görüntüleri nakşedemiyoruz.  

Roma Forum

Romanın tam ortasında kısmen trafiğe kapalı olan bir bölge burası. Karşımıza çıkan Kocaman Kolezyum ve yanında Capitoline Tepesi ve Palatine Tepesi arasında yayılan bir alanda yer alan Forum, eski Roma'nın politik, dini ve ticari yaşamının merkezi olmuş. 20. yüzyılın başlarında Mussolini döneminde inşa edilen geniş bir bulvar olan Via dei Fori Imperiali, Forum'un yürüme yolunu oluşturuyor. Biz bir yanlışlık yapıp hemen bilet aldık.

Form Merkezi’ni gezdik. Sıra Kolezyum gelince bir baktık en az 1 km kuyruk var.  12 Euro verdiğimiz biletimizle tek yer gezebildik. Aldığım ders sayesinde size biraz bilgi vereyim de siz benim düştüğüm yanlışa düşmeyin.  Roma Forumunu ziyaret etmek istiyorsanız Via della Salaria Vecchia, 5/6. Metro Colosseo durağı B yolundan gidebilirsiniz. Biraz önce de okuduğunuz gibi bilet fiyatı 12 Euro'dur ve Colosseum ve Palatine Tepesi'ne giriş içindir. İnternetten de alabilirsiniz. Böylece kuyruk derdi azalmış olacaktır. Roma Forumu’nu, 40'tan fazla turistik yer için ücretsiz veya indirimli fiyatlar sunan ve Roma'nın otobüsleri, metro ve tramvaylarına ücretsiz ulaşım sağlayan toplu bileti kullanarak da Roma Forumu'nu ziyaret edebilirsiniz.

Size biraz da Roma Forumunun Tarihini anlatayım.

Forumdaki yapı, M.Ö. 7. yüzyılın başlarına kadar uzanır. Forumun kuzey ucunda, Capitoline Tepesi yakınındaki Forum'un kuzey ucunda, Bazilika Amelia’dan kalan mermer kalıntıları dahil olmak üzere, Forum'un en eski kalıntılarından birkaçı mesela Roma senatörlerinin toplandığı Curia; ve hatiplerin konuşma yaptığı bir platform olan Rostra, MÖ 5. yüzyılda inşa edilmiş.

18. yüzyılın sonlarına kadar dünya Roma Forumu'nu yeniden keşfetti ve binaları ve anıtlarını bilimsel bir şekilde kazmaya başladı. Bugün bile Roma'daki arkeologlar, eskiden paha biçilemez başka bir parçayı ortaya çıkarmak için Forum'da kazılara devam ediyor.

Vittorio Emanuele II Abidesi

Kentin en gösterişli yapılarından birisi olan Vittorio Emanuele II Abidesi, adını aldığı Birleşik İtalya Krallığı’nın ilk hükümdarını onurlandırmak için 1885-1911 yılları arasında Giuseppe Sacconi tarafından inşa ettirilmiş.

Asıl adı Altare della Patria olan anıtın yapılabilmesi için başta III. Paul Kulesi olmak üzere civardaki pek çok bina yıkılmış. Tasarımında Neo-Klasik stilin tercih edildiği yapının çatı kısmının iki yanında “Mahşerin Dört Atlısı” adı verilmiş iki heykel bulunuyor.

Yapı içerisinde ayrıca biri Lion of San Marco’yu diğeri ise Tiren Denizi kıyılarını temsil eden iki çeşmeye yer verilmiş. Ön tarafında hiç sönmeyen ve I. Dünya Savaşı’nda yaşamlarını yitiren askerlerin anısına yerleştirilmiş bir ateşi görebileceğiniz anıtın alt tarafında silahların, bayrakların sergilendiği İtalya Birleşme Müzesi faaliyet gösteriyor. Eğer teras kısmına çıkarsanız, pek çok gezginin yapıyı Roma gezilecek yerler listelerine alma nedeni olan etkileyici kent manzarasını seyretme olanağı bulabilirsiniz.

Roma’da Aç kalmazsınız. Dışarıda yemeğe çıkmak Roma'nın en büyük zevklerinden biri. Ve romantik açık havada ortamların ve muhteşem yemeklerin bir arada olması mutluluğun garantisi gibi. Çağdaş kaliteli yemekler ve beş yıldızlı şaraplar için çok sayıda seçkin restoran var burada. Ancak gerçekten Roma yemeği için zengin bir pizzacıya veya keyifli bir semtte trattoria'ya gidin. Yerel halkın, yakınlardaki “Castel li Romani” tepelerinden gelen ince, çıtır çıtır pizzalar, mütevazı makarna yemekleri ve soğuk beyaz şaraplara olan tutkusunu şımartmak için gittiği yer şehrin biraz dışında kalıyor. Bitirmek için, bir dünya kahvesi içip, Roma’nın dünya meşhuru dondurması da yenebilir?

Trevi Çeşme’si Türkçesi Üç yol Çeşmesi; Aşk Çeşmesi olarak da bilinir, bakmayın böyle boş olduğuna. Saat sabahın7 si.

Roma'da Poli Sarayı'nın bir kenarına Nicolò Salvi tarafından Klasik ve Barok karışımı olarak yapılmış, dünyadaki en ünlü çeşmelerden biri bu çeşme. O kadar çok ziyaretçisi var ki havuz atılan paralar yılda 1,5 milyon Euro. Çevresindeki meşhur dondurmacının cirosunu sordum söylemediler. Bu çeşmeyi 30 yılda yapmışlar.

Aslında İstanbul’daki Taksim semtine adını veren su taksim merkezi gibi bu çeşme için de aynı görev geçerli. Şehre buradan su dağıtımı yapılıyormuş bir zamanlar. Bu arada size şunu da hatırlatmak isterim.  Şehrin her yerinde fıskiyeler ve yanlarında su muslukları var. Herkes su şişesini yanında taşıyor. Bu çeşmelerden su içilebiliyor. Böylece ben de her ufak şişeye 1 ya da bir buçuk Euro vermekten kurtuldum bu çeşmeleri kullandım.   

Aşk Çeşmesi’nin tarihi ise, dönemin Roma İmparatoru Agustus zamanına dayanmakta. Rivayete göre çeşme, askerler ve güzel bir Roma kızı arasında geçen konuşmalar sayesinde günümüze gelmiş. Roma’da savaş döneminde yorgunluktan ve susuzluktan bitap düşen askerler, güzel bir kızla karşılaşır ve nereden su bulabileceklerini sorar. Güzelliğiyle büyüleyici olan genç kız, şu an çeşmenin bulunduğu yeri göstererek oradaki toprağı kazmaları durumunda su ile karşılaşacaklarını söyler. Trevi Çeşmesi üzerinde Poseidon ’un , Ceres (Demeter) ve sağında Salus (Hygieia) ile çeşmeye adı verilen iyi kalpli bakire kız heykelleri  bulunuyor. Poseidon ise denizden çıkan kanatlı atların çektiği bir at arabasını sürmekte.  Bu çeşmeye Hollywood sineması da ilgi göstermiş “La Dolce Vita” ve “Three Coins in The Fountain” gibi filmleri burada çekilmiş. Bu sayede birden İtalya’nın en meşhur çeşmesi oluverdi. Şimdilerde ise hem yerli hem de yabancı halkın filmlerdeki gibi gerçek aşkı bulmak için bolca ziyaret ettiği bir yer Aşk çeşmesi.

Size kısa bir Roma gezi turu öneriyorum. Otobüsle indi bindi yaparak bir saat 40 dakika sürede 8 durak kullanarak bu turu tamamlarsınız. Büyükler için alınacak bilet fiyatı bizim paramızla Euro’ya göre değişiyor ama ortalama 30 Türk lirası. Gençler için de bilet 15 TL.

Durak isimleri ve tarihi yerler de şöyle;

1.      Marsala: Termini Tren İstasyonu ve Santa Maria degli Angeli e dei Martiri Bazilikası.

2.      Santa Maria Maggiore: Santa Maria Maggiore Bazilikası.

3.      Colosseo: Kolezyum, Roma Forumu ve Konstantin Kemeri.

4.      Circo Massimo: Sirk Maximus ve Gerçeğin Ağzı.

5.      Piazza Venezia: Altare della Patria.

6.      Vatikan Şehri: Vatikan Müzeleri, Aziz Petrus Bazilikası ve Sistine Şapeli.

7.      Fontana di Trevi: Piazza di Spagna, Piazza Navona ve Pantheon.

8.      Piazza Barberini: Via Veneto.

İspanyol merdivenleri

Meşhur İspanyol Merdivenleri. Bu alanı böyle boş görebilmeniz için sabah çok erken gitmeniz lazım.

Aşk Çeşmesi’ne gittiğiniz zaman kalabalığı takip ederek İspanyol merdivenlerine ulaşabilirsiniz. Yürüyerek 10 dakika uzaklıktaki İspanyol Merdivenleri, Romalılar için önemli bir buluşma noktası.  Aslında İspanyol Elçiliğinin olduğu bu meydanın önemi yıllar yıllar önceki ticarete dayanıyor. Önünde bulunan Fontana della Barcaccia’ ın gondol çeşme havuz karışımı ile sosyal açıdan çevresi hareketli oluyor. Merdivenler, 1723-1726 yılları arasında Francesco De Sanctis tarafından Kral XV. Louis için inşa ettirilmiş. Eskiden bu merdivenlerde oturan renkli kıyafetleriyle turistler cıvıl cıvıl olurdu. Şimdi merdivene oturmak yasak. Eğer merdivenlerin sol yanından çıkıp biraz yürürseniz, güzel manzarasıyla Trinita dei Monti Kilisesi’ne rahatça ulaşılabilirsiniz. Yok yoruldum merdiven çıkmayım diyorsanız, merdivenlerin tam karşısında kentin en önemli alışveriş caddelerinden biri sayılan Via Condotti de gezebilirsiniz. Bu meydanda Faytonlar da var.

Bu gezide bana yol gösteren yılların tecrübeli rehberlerinden Levent Kunter ile gezinin sonunda.

Bir Roma seferi de böyle sona eriyor. İnanıyorum bir gün gitmek isteyenler bu güzel şehire gidecekler. Çünkü çeşmeye sizin için de para attım.