PEKİ ŞEHİRLER KİMİN İÇİN VAR?

Berk MÜHÜRDAROĞLU
Tüm Yazıları
Küresel bir sorun olarak konutun metalaştırılması neticesinde ortaya çıkan sorunları inceleyen Birleşmiş Milletler raportörü Leilani Farha'nın gözünden neden artık şehirlerimizde yaşamanın giderek imkansız hale geldiğini inceliyor.

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali 2019 seçkisinde yer alan BASKI (PUSH) filmi, yönetmeni Fredrik Gertten’in katılımı ve “Konut: İnsan hakkı mı, yatırım aracı mı? İnsan hakkı olarak konut için olası iş birlikleri” başlıklı panel ile 6 Şubat tarihinde Pera Müzesi’nde tekrar izleyiciyle buluşuyor!

Küresel bir sorun olarak konutun metalaştırılması neticesinde ortaya çıkan sorunları inceleyen Birleşmiş Milletler raportörü Leilani Farha'nın gözünden neden artık şehirlerimizde yaşamanın giderek imkansız hale geldiğini inceliyor. Temel bir insan hakkı olarak barınma ve konut insanın sağlıklı ve güvende olmasının önkoşulu; oysa dünyanın her yerinde yaşayacak bir yer bulmak giderek zorlaşmakta. Dünyada 102 ülkeden 59’unda, insanların bir ev satın alabilmeleri için yıllık gelirlerinin tamamını, en az on yıl boyunca biriktirmeleri gerekiyor veya maaşlarının yüzde 80-90’ını kiraya veriyor. Günümüzde konutun bu denli acil bir sorun olmasının arkasındaki oyuncular ve etmenlerin neler olduğunu sorgulayan filmde finans sektörünün konutu yatırım aracı olarak kullanmasıyla birlikte şehirlerin boşalan mahallelerini görüyoruz; Toronto’dan Berlin’e, Stockholm’den Seul’e ve Londra’ya... Peki şehirler kimin için var?

Film gösteriminin ardından konut hakkı, zorla tahliyeler ve kent hakkı üzerine bağımsız araştırmacı Cihan Uzunçarşılı Baysal’ın moderatörlüğünde, filmin İsveçli yönetmeni Fredrik Gertten, Arwidsson Vakfı direktörü Veronica Hejdelind ve Mekanda Adalet Derneği direktörü Yaşar Adnan Adanalı'nın katılımıyla derin bir yolculuk yaşanacak. 

Gösterim ve panel İsveç Enstitüsü’nün EQUAL SPACES projesi kapsamında Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali, Pera Müzesi, İsveç Enstitüsü ve İstanbul İsveç Başkonsolosluğu iş birliğiyle, 6 Şubat günü Pera Müzesi Oditoryumu’nda gerçekleştirilecek.

MURATHAN MUNGAN 2020

2020 Model', çoğu Murathan Mungan’ın bu albüm için özel olarak yazdığı sözlerden yapılmış yepyeni şarkılardan oluşuyor. Pasaj-Garaj Müzik tarafından tüm dijital dinleme platformlarına ve müzik marketlerine 7 Şubat 2020 Cuma günü sunulacak albümde yer alan değişik tarzlardaki parçalar 26 farklı şarkıcı ve topluluk tarafından seslendirildi.

Tamamı kendisinin yazdığı sözlerden oluşan üç albümün sahibi Murathan Mungan’ın, yine farklı şarkıcı ve toplulukların seslendirdiği 2004 yılında çıkan 'Söz Vermiş Şarkılar' ve 2006 yılında yayınlanan Müslüm Gürses’in "Aşk Tesadüfleri Sever" adlı albümlerden sonra, hazırlığı bir yıldan fazla süren '2020 Model' çift CD olarak tasarlandı.

Model’de yer alan sanatçılar şöyle:

 

Nazan Öncel, Mehmet Erdem, Jehan Barbur, Zuhal Olcay, Çamur, Gaye Su Akyol, Can Algeç, Nükhet Duru, Çağatay Akman, Bora Duran, Six Pack, Nuri Hatun Ateş, Sema Moritz, Hande Mehan, Ozan Anlaş, Zeynep Casalini, Teoman, Şebnem Ferah, Koray Candemir, Kalben, Batu Akdeniz, Cem Adrian, Derya Köroğlu, Ayin Aslım & Ah! Kosmos, Jabbar& Deeperise, Ozbi & Murathan Mungan 

 

“İŞTE BUDUR BENİM ADIM”

Günümüzde yaşayan en etkileyici Arap şairi olarak kabul edilen Adonis’in İşte Budur Benim Adım adlı şiir kitabı Mehmet Hakkı Suçin’in Arapça aslından çevirisi ile Everest Yayınları’ndan çıktı. Fenike mitolojisindeki Adonis efsanesinden esinlenerek bu adı alan Ali Ahmed Said İsbir, şiirinde tasavvufun sürrealizimle ve bireyciliğin de metafizikle olan sınırlarını keşfederek yeni bir mistik dünya yaratıyor.

Daha önce Belli Belirsiz Şeyler Anısına kitabını yine Mehmet Hakkı Suçin tercümesiyle yayınladığımız Adonis günümüzde yaşayan en etkileyici Arap şairi olarak kabul edilmektedir. İşte Budur Benim Adım’da düzyazıyla şiirin arasındaki sınırı ihlal eden, bu ihlal esnasında şairliğini asla unutturmayan bir Adonis’le karşı karşıyayız.

 İşte Budur Benim Adım kitabıyla alakalı 

Girişteki poetika metnine dair Suçin’den alıntı yapılarak “Adonis’in poetikasıyla ilgili bir ‘sunuş’ yazısı yazmaya başladığım sırada, Adonis metnine nüfuz etmenin aslında onun metniyle değil okuyucuların okuma alışkanlıklarıyla ilgili olduğu düşüncesiyle, Şiir Politikası (Beyrut, 1985) adlı eserinden ‘Okumanın Poetikası’ başlıklı metnini çevirip sunuş yazısı niyetine” okurun karşısına çıkıyor. 

Bahsi geçen metinde Adonis, içinde bulunduğu şiire dair çok kıymetli tespitler yapıyor: “Fakat Arap şiirinin bugün tarihsel ve sanatsal bir sorunsalı vardır. Tarihseldir, çünkü bir geçiş, değişim ve araştırma evresinde yazılıp okunmuştur. Sanatsaldır, çünkü bir yazma vizyonundan, insan ve dünyaya dair birbiriyle çelişen farklı tutumlardan ortaya çıkmıştır. Bu sorunsala, hem yazmada hem de okumada Arap kültürüne egemen olan ‘geçmişçilik fenomeni’ şeklinde adlandırdığım keskin bir nitelik de eklenmektedir. Egemen siyasi yapıda söz konusu geçmişçiliği, hem yazma (yani dil ve estetik) hem de okuma (yani bilgilendirme ve kullanım) yönüyle destekleyen faktörlerin olduğunu görmekteyiz. 

“Şairin muhatabı, tanrıdır. 

Adonis 

GÜNÜN SÖZÜ: Bir gün dönüp geçmişe baktığınızda, mücadelelerle geçen yılların hayatınızın en güzel yılları olduğunu fark edeceksiniz.

SIGMUND FREUD