PARA!

Funda ÖZKALYONCU
Tüm Yazıları
Para ile ilgili ne varsa hesapçı, kötü, çirkin inanılmaz hikayelere şahit oluyoruz.

Para ve ederi.

Para ve kavgaları.

Para ve menfaatleri.

Para ile ilgili ne varsa hesapçı, kötü, çirkin inanılmaz hikayelere şahit oluyoruz.

Para ile ilgili ama ne kadar ayıp dediğimiz ne varsa yaşanıyor.

İnsanlar para için her şeyi yapar mı?

E valla yapar der olduk.

Delikanlı görünümlü adam, sevgilisinden ayrılmış, bu nedenle canlı yayın açmış. Kavgalı gürültülü olduğu, nedeni bilinmez devamlı basına yansıyan dayaklık sopalı ilişkileri için anlatıyor.

Iphone 14 pro max telefonumu geri ver,

Kulaklığımı ver,

Ayakkabılarımı ver,

Arabamın anahtarını ver,

Aldığım çantayı ver,

Son harcadığım 20 bin TL’yi ver, (dekontu var)

Şarjımı ver,

6 tane biram var dolapta ver.

Adamın geri istediklerine bak.

Bakın.

Hepsi para eden maddi şeyler, hiç kimse sana olan güzel duygularımı, aşkımı, inancımı, güvenimi geri ver diyen yok.

Yarına dönük umutlarımı, ümitlerimi aldın geri ver demiyor,

Duygu anlamında geri istenen bir şey yok.

Her şey para.

Eskiden verilenler geri istenmez çok ayıp derlerdi.

Eskiden delikanlıya para konuşmak hiç yakışmaz derlerdi.

Eskiden yüzü kızaran insanlar vardı.

Şimdi maşallah herkes kösele surat.

Sabah Mŭge'ye, öğleden sonra mağdur programlarına bakın.

Gelen insanlara ve anlattıklarına bakın.

Parası yok diye kocasını bırakıp kaçan kadınlar,

Parası yok diye evini, yuvasını, çocuklarını bırakıp kaçan analar,

Parası var diye elalemin kocasını kandıran kadınlar,

Parası var diye kendinden yaşça büyük kadınları kandıran gencecik adamlar,

Parası var diye, kocaman çocukları ile beraber çete gibi çalışıp, başka adamların evini barkını tapusunu alan kadınlar. 

Hele başka bir hikaye var ki.

8 yıl önce arsasının tapusunu babasına veren, "gün gelince alırım babacığım" diyen kadına, "ne demek kızım arsan Allah katında bana emanet diyen" baba.

Gün gelmiş.

Haramı helal sanan baba, bana ne bu arsa benim demiş.

Babana bile güvenme sözünü onaylamış.

Hepsinin suratlarını görüyor musunuz, ne kadar uğursuz.

Yuvana dön, yuvamızı bozma diye yalvaran adamlar ya da  kadınlar günün sonunda verdiği her şeyi, geri alacağım, para ver, derdine nasıl da düşüyor.

Ya çocuklar.

Kimin umuru ki.

Anladım ki! 

Paranın kokusu bile ahlaksızlığa müsait.

Herkes, paranın deyimi ile üç kuruş için yalan söylüyor.

Herkes üç para için birbirini satıyor ise.

EH.

İnsanların hamuruna para karışmış ise.

Ruhunu paraya satan insanlar çoğalmış ise.

Ömrünüzü yaprakları para üzerinde tepiniyor ise.

İnsanlık ölmüş.

Çok yazık.

Funda'nın aklındakiler!

...Oyuncu Neslihan Atagŭl ile röportaj yapmışlar.

Çok güzel, çok tatlı, çok naif bir genç kadın.

İşleri yolunda, özel hayatı yolunda, mutlu genç bir kadın.

Hep böyle yaşasın inşaalah.

Röportaj'da;

Bağcılar kızıyım, orada büyüdüm.

Benim 13 yaşımdaki halim gibi bir sürü genç var.

Bu gençler bir dala tutunmaya çalışıyor, ben yapabildiysem herkes yapabilir.

Bu anlamda aramızda fark yok.

Çabalamak gerekiyor demiş.

Dedikleri ;

Çabalamak gerekiyor çok doğru.

Çok çalışmak gerekiyor çok doğru.

Ama canım benim, şans denen bir şey var.

Ben gerçekten şansa çok inanırım.

Keşke her Bağcılar’dan çıkan genç kız, sadece aşk düşünse, daha çok aşık olmanın peşine düşse.

Ekmek derdine düşmese.

Aşık olduğu adam ile evlense.

Ona çok aşık kocasına, o da çok aşık olsa.

Yani.

Para kazanmak endişesi, yarın iş bulabilecek miyim endişesi yaşamasa.

Sadece aşk düşünse.

Şans tatlım şans.

Funda'nın aklındakiler!

...Araştırma şirketleri var biliyorsunuz.

Bağımsız araştırma şirketi Daloitte araştırma yapmış.

Türkiye yemek hizmeti pazar raporu hazırlamışlar ve açıklamışlar.

Çok ilginç sonuçlar var.

Ülke genelinde yeme içme sektörünün toplam pazar  büyüklüğünün,  ortalama 144 milyar TL olduğu tahmin ediliyor.

Biz bundan ne anladık, ben şahsen hiçbir sey anlamadım.

Benim anladığım;

Beşiktaş'a normal bir büfede içinde gramla konan dönerin, 2 kisi için 250 TL olduğunu öğrenince yemekten vazgeçtiğimizdir.

Pazardaki en büyük segmenti ortalama yüzde 40 pay ile full servis restoranlar oluşturuyormuş.

Biz bundan ne anladık, ben sahsen hiçbir şey anlamadım 

Full olan ne yapıyor, full olmayan ne yapmıyor.

Yok yok şaka yaptım full olanda içeri giriyorsun, ön yemek, salata, ama yemek, tatlı, yanında ne içmek istiyorsan,  ne varsa, her seyi  yiyip çıkıyorsun.

Adam başı ödediğin para ile ambulansa binip serum almaya gidiyorsun.

Gelelim sektöre;

Sektördeki pay dağılımı şöyle imiş;

Full olan yüzde 40

Kafe ve barlar yüzde 26

Fast food ve eve servis yüzde 25

Kafeteryada yüzde 4

Büfe ve tostcular yüzde 5 düzeyindeymiş.

İstanbul dışından talep potansiyeli varmış ama çoğu marka hala İstanbul'da açmak ve kalmak istiyormuş.

1 tane soğan 7 TL’ye geliyor.

Kim ne yiyebiliyor, ne içebiliyor bilmiyorum ama.

Bildiğim, yiyemeyenler yiyen insanları hiç sevemez hale geliyor.