Osmanlı sömürgecilik yapmadı, fethettiği yerleri ihya etti, oralarda beraber yaşama kültürü getirdi ve koca bir imparatorluğu ayakta tuttu.
Osmanlı sömürgecilik yapmadı, fethettiği yerleri ihya etti, oralarda beraber yaşama kültürü getirdi ve koca bir imparatorluğu ayakta tuttu. Osmanlı vilayetlerinde yaşayan halklara eziyet etmedi, kimseyi mağdur bırakmadı. Baskı yapmadı, yaptırmadı.
Onun için de Osmanlı Müslüman halkları arasında hep bir Ensar olarak hatırlandı, Osmanlıyı Araplar bile mumla arar oldular.
Atatürk ise Kurtuluş Savaşında yedi düvelle baş ederek Osmanlının mirasının üzerine dünya kurtuluş ve bağımsızlık hareketlerinin ilham kaynağı oldu. Mazlum halklar, sömürgecilik belasının altında ezilen milletler Atatürk’ün açtığı yoldan ilerleyerek emperyalizme karşı büyük bir mücadele verdiler ve bundan da başarılı çıktılar…
Onun için de Mahatma Gandhi gibi, Nelson Mandela gibi büyük önderler Atatürk’ün kendilerine ilham kaynağı olduğunu açıklayıp bizleri gururlandırdılar.
Atatürk’ten sonra Türkiye kendi kabuğuna çekildi ve içine döndü… Turgut Özal’la başlayan ama Recep Tayyip Erdoğan zamanında doruğa ulaşan dışa açılma kampanyası Türkiye’yi yeniden dünya haritasında seçkin bir yere yerleştirdi.
Erdoğan liderliğinde Türkiye dünya mazlumlarına, düşene ve boyunduruk altındaki halklara bir umut oldu. Maalesef dünyada bu konumda olanlar genellikle Müslümanlar olduğu için Türkiye devamlı darbe yiyen, acılar içinde kıvranan İslam coğrafyasının da bir numaralı ümit kaynağı, kurtarıcısı oldu.
Türkiye Somali’de ve Sudan’da açlara, Arakan’da katliamlarla kırılan Müslümanlara, Suriye’deki ölümcül iç savaştan kaçan 3 milyon insana ve daha nicelerine kol kanat gerdi. Dünyada ABD’den sonra en fazla dış yardım yapan ülke oldu. Dünyanın ümidi haline geldi.
Yani Osmanlının ve Atatürk’ün açtığı yoldan bugünlere vardı ve hepimizin gurur duyacağı atalarımızın iftihar edeceği bir ülke oldu. İşte size Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiyesi!