Yıllarca Ortadoğu savaşlarını enerji elde etmek enerji yollarını ele geçirmek için yapılan savaşlar olarak yutturdular. Savaşlardan bıkan Araplar bile petrolü Allah’ın kendilerini cezalandırmak için verdiği bir madde olarak görmeye başladılar. Hala petrol için savaşılıyor hikayesi devam ediyor. Araplar, Sünni, Şii diye ikiye ayrılıp 1980’lerin başında çatışırken her iki tarafa da Batılılar silah vererek savaşı destekliyorlardı. Daha  üstün silah devrettikleri Saddam, İran’a karşı galebe çaldı. Irak kendi ülkesinden İran’ın başkentine yakın yerleri vurabiliyordu. Bugünde değişen bir şey yok. Musul bitti, Rakka, şimdi de Der Ez Zor. Oradan kaçanlar başka bir yere gidip gene önemli silahlara sahip olacaklar. Karşılarında Şii güçler, Amerikan destekli PYD’liler ve gazoz gibi satılan silah sistemleri. Bu çatışmalar nereye kadar sürecek? Araplar ve İran, İsrail diye bir devletin Ortadoğu’da varlığını kabul edinceye kadar. Yeni senaryolar yazılacak ve hatta hiç bilinmeyen mezhepler bile ortaya çıkıp çatışmaya girebilirler.

Büyük güçler Ortadoğu’yu oyalarken buzların erimesiyle ortaya çıkan Arktik bölgesinde, petrol ve gaz alanları, zengin maden bölgeleri üzerinde yeni bir çatışma alanı gelişiyor. Bu bölgenin zengin kaynakları, balıkçılık dahil olmak üzere, henüz yoğun paylaşımlara ve mücadelelere konu olmadı. Biz olmadığını zannederken Amerika, Rusya, Kanada, Danimarka, Norveç gibi ülkeler paylaşım kavgasına hazırlanıyorlar.

Uluslararası Deniz Hukuku Sözleşmesini imzalayan Rusya 2015 yılında Birleşmiş Milletler’e başvurarak Arktik topraklarını 1.2 milyon kilometre kare artırmak istediğini söyledi. Tabii bu alan sular altında kalan kıta sahanlığını da kapsıyor. Bu alana Kanada ve Danimarka kendi deniz alanlarının girdiğini belirterek itiraz ediyorlar. Kanada bu isteğe, cevabını 2018 yılında verecek. Kanada’nın ayrıca Atlantik bölgesinde kıta sahanlığının yan sınırları hakkında Amerika’yla sorunları var.

Amerika, Atlas ve Pasifik Okyanuslarındaki kıta sahanlığını genişleterek su altındaki dünya petrol rezervlerinin  yüzde13, gaz rezervlerinin 1/3’ne ve 1 trilyon dolar değerinde  kıymetli madenlerini kendine bağlamış durumda. Amerika kendisinin imzalanmasında önemli bir rol oynadığı 1982 Uluslararası Deniz Antlaşmasını imzalamamış bulunuyor. Gerçekte diğer devletlerle olan sorunlarını çözebilmesi için bu antlaşmayı imzalaması gerekiyor. Arktik bölgeyi denetleme görevine  verilen Amerikan Kıyı Koruma Komutanlığı ilerde Doğu ve Güney Çin denizinde olduğu gibi bu bölgede önemli çatışmaların çıkacağını ileri sürüyor. Amerikan Sahil Muhafaza Komutanlığının, yaşlanan buz kırıcıların yenilenmesi ve diğer savaş gemileri için yeni fon aktarımı istemi dikkati çekiyor.

Rusya tarafına gelince, Rusların kuzey filosu Arktik denizcilik yollarını ve bu bölgedeki deniz faaliyetlerini koruyor. Filonun çatışma hazırlığı manevraları yaptığı dikkati çekiyor. Rusya bölgeye denizaltıya karşı koyma gemileri, iki çıkarma gemisi ve kurtarma gemileri göndermiş bulunuyor. Rusya, Franz Joseph takım adalarına geçen yıl ilk kara çıkarma operasyonunu yapmış bulunuyor. Filonun görevi Rusya’nın Arktik bölgesinde geliştirdiği onlarca üs arasındaki bağı güçlendirmek. Filo aynı zamanda savaş destek operasyonları konusunda tecrübe kazanıyor. Rus buz kırıcılarında top ve füze sistemleri de var. Yani yol açmanın yanında savaş gücüne sahipler. Tabii Amerika’da stratejik deniz altılarının bu bölgeye yığmaya başlamış bulunuyor.

Arktik bölgesindeki balık ve ham madde kaynakları Afrika kıtasındakine yakın. Gerek Amerika gerekse Rusya’da Ortadoğu ülkelerinden fazla enerji kaynakları var. Bu durumda Ortadoğu savaşlarının tek bir anlamı var. O da mümkün olduğu kadar çok Müslümanın birbirini yemesi. Zaten isteneni yapıyorlar.