​ONLAR BURANIN İNSANI OLSAYDI…

Ekin GÜN 19 Tem 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Kemal Kılıçdaroğlu İngiliz Times gazetesine konuşmuş ve demiş ki:

Kemal Kılıçdaroğlu İngiliz Times gazetesine konuşmuş ve demiş ki:

“Biz 15 Temmuz darbe girişiminin karşısındayız. Yaşananları, insanların demokrasi mücadelesi olarak görüyoruz. Ama diğer yanda da, Saray'ın 15 Temmuz'u var. Saray darbe girişiminden yararlandı ve beş gün sonra olağanüstü hâl ilan etti. Buna 'Saray'ın darbesi' diyoruz.”

Özetle demek istediği şu aslında Kemal Bey’in:

“Biz 15 Temmuz’daki darbe girişimine karşıyız ama 15 Temmuz’u gerçekleştirenlerin tutuklanmasına ve yargılanmasına da karşıyız.”

Böyle absürd bir açıklama olur mu demeyin sakın, işin içinde Kemal Bey varsa olur.

15 Temmuz’da bu ülke belki de tarihi boyunca en sinsi, en pervasız ve en alçak darbe girişimini yaşadı.

Bu darbe girişimini gerçekleştirenler sadece ordu içinde yuvalanmamıştı, bunlara ek olarak devletin tüm kurumlarına sızmıştı.

Ve hükümet OHAL ilan etti. Bunu da vatandaşların günlük hayatlarında bir aksama olmayacağını belirterek terör örgütleriyle daha hızlı ve daha etkin bir mücadele amacıyla yaptıklarını ifade etti.

E haliyle hükümetin başka bir şansı mı vardı?

40 senedir ülkeyi ahtapot gibi saran bu yapıyla en etkin ve en hızlı mücadele ancak bu şekilde gerçekleşebilirdi.

Kemal Bey ise hem 15 Temmuz’daki darbe girişimine karşı hem de 15 Temmuz’u gerçekleştirenlerin ve destek olanların tutuklanmasına, yargılanmasına ve soruşturulmasına karşı.

Bu nasıl bir gaflet?

Bu nasıl bir akıl tutulması?

Kelimelerle açıklanacak gibi değil.

***

Farkında mısınız bilmiyorum…

15 Temmuz’un üzerinden bir sene geçti ve 15 Temmuz’u bizzat yaşayanlar, o gün meydanlara koşanlar, tanklara ve tüfeklere karşı direnenler bugün de büyük bir azimle mücadelesine devam ediyor.

Bazen sessizce devam ediyor, bazen gür sesle… Fakat öyle bir gerçek var ki enerjilerinde bir dirhem kayıp yok, mevzu bahis vatansa sözü tarihte ilk kez bu kadar icraata dökülmüş halde.

Hülasa, öyle “bir ve beraberiz” sözlerine aldanmayın,  ne “biriz”, ne de “beraberiz”, apaçık yalnızız!

Batı’nın çifte standartlığından, AB’nin, AP’nin vurdumduymazlığından falan bahsetmiyorum, onlar zaten her zaman ki hallerine devam ediyorlar, benim dediğim bu ülkede 15 Temmuz’da sokağa dökülen o kurban olunacak insanlara karşı bazılarının duyduğu nefret.

Mustafa Kemal’in fotoğrafını profil yaparak güya tepki veriyorlar, darbe günü makarna kuyruğuna girenler tankları çıplak elle durduranlardan açıkça nefret ediyor, sözüm ona “çağdaşlık, laiklik” kisvesi altında bir milletin “Allah-u ekber” nidalarını aşağılıyorlar.

Bir de destan yarıştırıyorlar… Biz Çanakkale Zaferi ne ise 15 Temmuz’da odur derken, onlar 15 Temmuz’la ve verdiğimiz şehitlerle, gazilerle küstahça dalga geçiyor.

Sanki Çanakkale’de dedeleri “the victory” diyerek koşmuş gibi okunan selâlara ve “Allah-u ekber” sözlerine tahammülleri yok!

Bunlar buranın insanı mı diye soracak oluyorum kendi kendime bazen ama vazgeçiyorum çünkü cevabı artık ortada olan bir şeyi sormaya gerek yok.

Eğer içlerinde ufacık da olsa vicdan olsaydı, azcık Mustafa Kemal sevgisi olsaydı Kılıçdaroğlu’nun PKK ve FETÖ yürüyüşüne iki çift laf ederlerdi…

Hiç değilse Times’taki şu cümlelerine laf ederlerdi.

Ama o da yok!

***

Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan da 15 Temmuz’un yıl dönümünde açıkça belirtti…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz gecesi havalimanından tankların izin vermesi sonucu tüyerek uzaklaşmasını bilseydim Yenikapı mitingine çağırmazdım dedi.

Erdoğan’ın bu cümlesi aslında orada bulunan milyonların hislerine tercüman oldu.

Son derece karanlık bir şekilde havalimanından tankların izin vermesi sonucu tüyen, sabaha kadar Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde darbeyi naklen seyreden, “kontrollü darbe” gibi iftiraları durmadan tekrarlayan, FETÖ’cülerin tutuklanmasını eleştiren bir genel başkanla ve onun saz arkadaşlarıyla “birlik ve beraberlik” içerisinde yola devam edecek olan varsa etsin.

Ben şahsen ne bu zihniyetle beraberim ne de bazı fırıldakların vakti zamanında çok uğraştığı gibi “uzlaşmacı zihniyetle” de uzaktan yakından bir alakam yok!

Olamaz da.

Kemal Bey’in kendisini bir kenara koyup onu savunanları düşündüğümüzde de cidden kronik vakalarla karşılaşıyoruz.

15 Temmuz’un yıl dönümünde şehitlerimizle ve gazilerimizle alay edip teröristlere tek kelime etmeden “çağdaşlık ve elitlik” satanların buram buram çürümüşlüğünden de gına geldi.

Ama hepimiz ikna olduk, kabullendik…

Onlar buranın insanı değil.

Öyle olsalardı şayet böyle davranmazlardı...