ÖNEMİNİ KAVRAMAK

Fehmi KETENCİ 30 Tem 2022

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Yazacak çok şey vardı ama pek de acele etmemek lazım.

      İlk karşılaşma sonrasında yazdıklarımdan alıntıladıklarım;

      “Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda yeni hocası ve yeni transferleriyle deplasmanda Dinamo Kiev karşısına çıkan Fenerbahçe, kimilerine göre henüz tam olarak hazır olmadığı şeklinde değerlendiriliyor. Maçı, ben birkaç kez izledim. Benim izlenimlerimin kısa özeti; Dinamo Kiev’in yaşadığı onca sorunun etkisinde olduğunu gösteren bir psikolojinın tedirginliğindeki bir takım olarak maça çıktığı net belli idi. Tanıdığımız Dinamo Kiev bu değildi. Mirceau Lucescu da hiç havasında değildi. Sadece maçı izledi. Kimbilir, tanıdığı iyi bildiği İstanbul’daki durumun hesabını yapar gibiydi belki de. Avantajlıydı, Jorge Jesus yönetimindeki Fenerbahçe’yi de daha iyi tanıyordu. Ayrıca, Lig ikincisi olan Fenerbahçe’yi de iyi analiz etmiştir. Hesaplarını İstanbul’a göre yapacak besbelli. (Nitekim, ikinci karşılaşma sonrasında bunu kendi ağzından söyledi). Planını ikinci karşılaşmaya göre kurmuştu. “Sertlik sayımızı saydınız mı?” diyerek de nasıl bir tuzak kurduğunu açıkladı.”

      “Deplasmandaki Fenerbahçe ne yaptı diye kısaca özetlersek; Ben İsmail Kartal’ı özellkle Mesut Özil konusundaki yaptığı anlamsız dayatmalar yüzünden çok eleştirdm, hala da aynı düşüncede olmama karşın, geçen dönemin ikinci yarısında çok başarılı yönettiği, ligi ikincisi yaptığı takımıyla bu Dinamo Kiev’i Çarşamba gecesi orada da yenebilirdi.

      Takımda değişiklik nedir diye sorarsanız. Hala eskilerden bir iki futbolcunun formu devam ediyor.

      Takım kadrosu böyle olmamalıydı. Lig ikincisi olan kadrodan, Kim Min Jae satıldı gitti. Crespo kulübedeydi, Miha Zajyc satılacak da önden mi oynatılmadı bilinmiyor. Mert Hakan sakat galiba, yok. O uyumlu üçlü sahada olmayınca ortasaha da zaaf vardı gibi. Asıl zaaf ise, ön libero bölgesindeydı. Dinamo Kievli futbolcular orayı yol geçen hanı gibi kullandılar. İsmail iyi, gelecek vaaddeden bir genç ama, o gece biraz telaşlı gibiydi. Söylemeliyim ki, İsmail’e daha tam pişmeden çok yük yüklenmiş gibi. Çok sert oynayan Dinamo Kievli futbolcuların bu sertliklerine karşın tam kontrollü değildi. William Arao iyi gibi. Kim Min Jea’yı aratır mı biraz daha bekleyelim göreceğiz..”

      Yazacak çok şey vardı ama pek de acele etmemek lazım. Rövanş karşılaşması sonrasında sadece bunları ekleyebildim.

      Şunu söylemeliyim ki; Jorge Jesus bu takımdan iyi bir Fenerbahçe çıkaracak diye bekliyorum. Ancak; transferlerin tamamlanması konusunda geç kalındığını düşünüyorum. Bu durum endişelerimi daha da arttırıyor. En endişe vereni ise, Jesus gibi tecrübeli bir hocanın Lucescu’yu iyi analiz etmemesi, kurduğu tuzağı çözememesiydi.

      Birinci karşılaşmada olduğu gibi, 2-1 kaybedilen karşılaşmada da, kadro yönetiminde ve oyuncu değişiminde bildiğini okumaya devam etti. Bu sürelerde konsantrasyon dağınıklığı yaşıyor gibiydi. Aklı, hem yeni transferlerde, hem de alınan  yeni transferden istediği verimi henüz alamamaktaydı. İşte o nedenledir ki en büyük endişem yenilerde.  Umarım bazıları yine hayal kırıklığı yaratmaz.

      Asıl anlayamadığım ise; takımın en çok ihtiyacı olan mevki santrafor ama en kritik maç öncesinde oraya adam alınamamıştı. Valencia 2-1 kaybedilen karşılaşmada hiç etkili değildi, üstelik de, en gerekli zamanda çok kötü ve laubali bir penaltı atışı yaptı ve avantajı kaçırdı. Hala aklı hala tam olarak Fenerbahçe’de olmayan Valencia’dan medet ummak hataydı. Görüldü ki, ofansif oynanacak ikinci karşılaşmada Serdar Dursun çok daha yararlı olabilirdi. Kendi sahanda, ofansif oynayacaksın ikisini birlikte oynatmak daha da iyi olabilirdi.

      Jorge Jesus’un maç sonu açıklamalarından; sadece maç olarak iyi oynadıklarını söylemesi dışında maçın önemini gösteren bir duyguda olduğunu hissedemedim. Jorge Jesus’e uzunca yıllardır katılamadıkları Şampiyonlar Ligi’nin önemini tam hissettirememişler gibi gördüm.. O duygu olmayında başarı da gelemiyor.. Fenerbahçe bu Dinamo Kiev’I eleyebilirdi, elemeliydi.

      Dinamo Kiev, dört aydan fazladır hiç top oynamayan, futbolcuları savaş psikolojisi ile uğraşan, ama, Fenerbahçe’den çok daha hazır, turu daha çok isteyen bir takım olarak karşımızdaydı ve yapması gerekeni yaptı turu aldı gitti.

      Bu eleniş birilerinin aklını başına getirir mi bilemem ama, asla unutulmayacak olan tribünlerden yükselen Kadıköy’e ve Fenerbahçe taraftarının bir bölümüne hiç yakışmayan o tezahürat. Çok ayıp olmuş.