​OMURGA HERKESE LAZIM

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Yüce Yaradan çeşit çeşit mahlukâtı hâlkederken kimine lütfetmiş omurga vermiş, kimine de vermemiş yumuşakçalar dediğimiz sınıfta yaratmış ve istihdam etmiş.

Yüce Yaradan çeşit çeşit mahlukâtı hâlkederken kimine lütfetmiş omurga vermiş, kimine de vermemiş yumuşakçalar dediğimiz sınıfta yaratmış ve istihdam etmiş. Neylersin İlahi takdir!

Anatomi dersi gibi olacak ama; omurga, canlının dik ve diri durmasını sağlayan bir imkân aslında. Her şart ve etki altında, çevresel faktörler neyi mecbur ederse etsin omurgalı canlı dik durur hayata ve getirdiklerine karşı. Bu bir varoluş meydan okumasıdır canlının âleme karşı.

Bir de omurgalı yaratıldığı halde, bilerek-bilmeyerek omurgasız hayat sürenler vardır. Onlar konumuz dışında.

Delikanlılık Âleminde; her delikanlı aynı zamanda omurgalı bir duruşa sahip olmak zorundadır. Delikanlılığın kuralları gereği bireyler adil, saygılı, vefakâr ve çizgisi belli, istikameti doğru olmakla mükelleftirler. Rüzgâr ne yandan eserse essin, hangi şiddette eserse essin, menfaatperestler ne derse desin, eğilip bükülmeyen omurgalı bir duruş beklenir âlemde delikanlıdan.

Gözü önünde yapılan haksızlıklara göz yumamaz delikanlı, kim haklı ise-güçlü olup olmamasına bakmaksızın- o hakkı teslim etmek için gayret içinde olur. Bazen güç odakları ile karşı karşıya kalabilir ama duruşundan asla taviz vermez, çünkü omurgalı yaratmıştır onu Yaradan. Aslına ve yaradılış amacına uygun hareket eder, kimseye haksızlık yapmaz ve yaptırmaz.

Bu uzuuun ve kapsamlı girişi hak edecek çok şeyler oldu 2017-2018 Futbol Sezonu’nun ilk iki günü içerisinde. (İlhan Abi mezarında ters dönmüştür olanlardan sonra !)

Ege’de sıcak havada nefes almanın bile zor olduğu sıcak bir İzmir akşamında, cetvelle ölçüldüğünde 33 cm ofsayt çıkan gol tartışmalarından, yan hakemin gözü önünde çizgi üzerinde topu atıp gitmekte olan futbolcuya yapılan kıyıcı davranıştan, frikik atışı sırasında yüzünü korumak için kaldırdığı eline çarpan topun kural olarak her yerde penaltı olmasına rağmen devam ettiren, peş peşe iki faullü hamlenin ceza alanı içindekini es geçip ceza alanı dışındakine düdük çalabilen ve ismini taşıdığı en delikanlı Anadolululardan Yaşar Kemal’in kemiklerini sızlatan bir hakemlik tiyatrosu izledi yüzbinler.

Kendi değerleriyle çelişen bir hamle ile nişanlı/sözlü birine evlenme teklif etme cüreti ne kadar yakıştı Güzel ve Şanssız Ülkemizin Kuzeyli soylularına? Karadeniz insanı da böyle yaparsa başkaları ne yapsın? Ya ekmeğini/rızkını ayakları ile kazanan ve “Rezzak’ın Kulu” Abdurrezzak TRAORE’nin kırılan ayağına ve çıkamayan kırmızı karta ne diyeceğiz? Daha sezonun ilk maçında itirazlar karşısında paralize olan bir hakem sezonu nasıl tamamlayacak? 

Peki Boğaziçi Şıngır Mıngır stadında seyircisi yok diye hakemin sırt vermesine ihtiyacı var mıydı son şampiyonun? Herkesin gözü önünde rakibinin arka adalesine tabanı geçirip hiçbir ceza ile karşılaşmayan ev sahibinin oyuncusu aynı şey kendine yapılsa nasıl feveran ederdi acaba? Ya da kendi lehine verilen kıytırıktan penaltı rakip takım için çalınabilseydi Hocamız ne tepki gösterirdi? Oğuzhan’ın uçan tekmesi düşmana mı? rakibe mi belli olmadı? Delikanlı olacaksak her şart ve herkes için adalet isteyeceğiz. İşimize geldiği gibi davranırsak racona ters olmaz mı? 

MHK ve TFF “gittiği yere kadar” prensibi ile geçirdikleri her günü kâr sayıyor da bunun delikanlılık âleminde karşılığı yok ki. “Beceremiyorsan bırak, beceren bulunur.” 

Anlaşılan “benden sonra tufan” diyerek ve vuruşarak çekilme kararı almış ağır abiler. Ona uygun davranıyorlar. 

İyi bir hafta dilerim.