​OKULLARDA PROJE, YARIŞMA, ETKİNLİK VE GÖRSELLİK YORGUNLUĞU

Erol ERDOĞAN 14 Oca 2018

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Ortaokul ve liselerde, ders dışı faaliyetlerde, son yıllarda ciddi yoğunlaşmalar gördüm.

Ortaokul ve liselerde, ders dışı faaliyetlerde, son yıllarda ciddi yoğunlaşmalar gördüm. Ders dışı faaliyet denilince projeler, yarışmalar, seminerler, söyleşiler, yazar buluşmaları, geziler, münazaralar, yaz ve kış kampları, şehir ve müze gezileri, dergi ve bültenler, cami buluşmaları, sanat atölyeleri, müzik kursları, sinema ve tiyatro günleri, kitap okuma buluşmaları, şiir dinletileri ve yarışmaları gibi onlarca başlık yazabiliriz. Ders dışı yoğunlaşmaya vesile olanların başında, eğitim ve kültür alanındaki projeleri destekleyen fonlar var. Ayrıca, dernek ve vakıfların gençlere ulaşmak için ders dışı etkinlikleri tercih etmesi de ciddi etken. Bakanlık ve okul yönetimlerinin öğrencilerin yeteneklerini geliştirme ve boş zaman değerlendirme amacı da sebepler arasında sayılabilir. Sayısı sürekli artan belirli günler ve haftaları da listeye ekleyebiliriz. 

Ders dışı faaliyet yoğunlaşmasının okul ortamını canlandırdığına şahidim. Gençler, bu faaliyetlerle kendilerini fark ediyorlar, cesaret kazanıyorlar, yeteneklerini geliştiriyorlar. Bu yoğunlaşma, öğretmenleri de olumlu etkiliyor. 

Bununla birlikte, “Gittikçe artış gösteren ders dışı faaliyet yoğunlaşması öğrenci ve eğitimcide yorgunluk-bıkkınlık oluşturuyor mu, ders dışı meşguliyetlerin olumsuz yönleri var mı?” sorusunu da sormamız gerekir. Soruyu yönelttiğim öğretmen ve yöneticilerin çoğunluğu “Evet, proje ve yarışma yorgunu olduk. Her gün yeni bir duyuru geliyor.” diye cevap veriyor. 

Faydayı Arttırmak ve Yorgunluğu Azaltmak İçin

Bu durumda “Ders dışı etkinliklerin faydasını nasıl attırabiliriz, olumsuz yönlerini nasıl azaltabiliriz?” sorusuna cevap aramalıyız. Benim bulduğum bazı cevaplar şunlar:

• Yoğunluğun bıkkınlığa sebep olmaması için ders dışı faaliyetlerin belirli öğrencilerle değil, okul geneline yaygınlaştırılarak sürdürülmesi gerekir. Böylece, belirli öğrencilerin “kadrolu yarışmacı” olması önlenir, yeni yetenekler keşfedilir ve daha fazla öğrenci tecrübe kazanır. 

• Etkinliklerde, organizasyon görevi, aynı öğretmenlere değil farklı öğretmenlere verilmelidir. Bu şekilde yapılırsa daha fazla öğretmen tecrübe kazanır, öğretmen ve öğrenci iletişimi de zenginleşir, yaygınlaşır. 

• Faaliyetlerin merkezinde öğretmenden çok öğrencinin olması gerekir. Etkinlikler, yarışmalar ve projelerde ana aktörün öğrenci olması verimi arttıracak, gençlerde kendi kendine yetebilme ve iş yapabilme kültürünü geliştirecektir.

• Süreklilik ve sürdürülebilirlik önemsenmelidir. “Aklımıza bir şey geldi, hadi yapalım” tarzından çok, genel amaçlara (şura kararları ve eğitim planları gibi) ve uzun vadeli yol haritalarına uygunluk esas alınmalıdır. 

• Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı okullara yönelik proje ve etkinliklerde iş birliği yaparak faydasız tekrarların önüne geçmeliler, verimlilik ve yaygınlık sağlayıcı prosedürler geliştirmeliler.

• Okullara yönelik faaliyetler organize eden kuruluşlar “taraftar” kazanmak yerine gençlerin ihtiyacı olan konulara ve etkinliklere yönelmelidir; öğrencinin ilgisi, ihtiyacı ve merakı belirleyici olmalıdır.

• Ders dışı faaliyetlerde ”gönüllülük” temel prensip olmalı; öğrenci ve öğretmenler, sevdikleri proje, yarışma ve etkinliklerde rol almalıdır.

Okulun Her Yerinde Mesaj ve Bilgi

Yine son yıllarda, mesaj ve bilgi yüklü görseller de okullarda çok arttı. Koridorlar, duvarlar, direkler, kapılar, tavanlar, merdivenler-basamaklar yani okulun her yerinde afişler, dövizler, fotoğraflar, resimler, karikatürler, şiirler var. Bunların bazıları estetik olsa da, ortaya çıkan karmaşa arasında sıradanlaşıyor, anlamı ve etkisi azalıyor. Öğrenci ve öğretmen, sınıfa girinceye kadar, o denli uyarıcı mesaj ve bilgi bombardımanına maruz kalıyor ki, ders başlayıncaya kadar zihni yoruluyor. Bu konuda da bir sakinleşmeye ihtiyaç var. Ben böyle düşünüyorum, elbette psikolog ve pedagogların söyleyecekleri daha önemli.