NOKTA! YENİ YIL GELMİŞ, NEYİME!

Fehmi KETENCİ 30 Ara 2019

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Yarın gece saat yirmi dört'ü bir geçe, iyisiyle, kötüsüyle bir yılı daha geride bırakacağız.

      Yıllardır yeni yılla ilgili yazılarımızda neredeyse aynı şeyleri yazıyoruz. Ben de öyle yaptım. Yıllar önce yazdığım yeni yıl yazısından alıntılar aldım. Gördüm ki; değişen, daha doğrusu söyleyecek yeni bir şeyimiz kalmamış. Aynen devam!

      Yarın gece saat yirmi dört’ü bir geçe, iyisiyle, kötüsüyle bir yılı daha geride bırakacağız. Geride bırakmaya hazırlandığımız bir yıldan neler umduk ama neleri bulabildik. Umarım yeni yıldan beklediklerimizin birçoğu bizi birazcık olsun mutlu edecek, en azından hayal kırıklığı yaratmayacak kadar gerçekleşir.

      Yeni yılı karışılamaya hazırlandığımız ve hemen hemen birçoğumuzun bunu nasıl yapacağımız besbelli.

      Buradan bakınca hemen belli oluyor. Birçok evde-bu sözümüz bu hayat pahalılığında eğlence yerlerindeki yeni yıl kutlamalarına katılamayanlar için-gecenin anlam ve ehemmiyetini yansıtan hazırlıkların- günün koşullarına göre, elde avuçta olanlardan arttırabildiklerimizle, sabahın erken saatlerinde başlayıp akşama kadar devam ettiğini görüyoruz. Görüyoruz demeye gerek yok. Ben de yeni yılı karşılama hazırlığındayım. Ailece evde kutlama yapabilme altyapısını oluşturmak için sabahtan hazırlıklara başladım bile. Pek zengin bir masa olamayacak ama!.

      Ben beni bileli, yeni yıl kutlamalarının en gözde yöntemi; çeşidi bol masada, alkol alınarak eğlencenin doruğuna varabilmektir. Bunu evde de yapsanız, bir eğlence yerinde kutlama mutluğunu yakalayanlardan da olsanız işlem aynıdır. Sızıp uykuya dalıncaya kadar alkolle kol kolasınız. O izin verdiğince ayık kalabilirsiniz ve öyle bir an gelir ki yenik düşüp, ya körkütük sarhoş olur gecenin kalan bölümünden bihaber, ertesi günün öğlenden sonrasına kadar uyur, yaşamdan uzaklaşırsınız. Veya; direnir, eğlenir ve gecenin sabahlara kadar keyfini çıkarmaya bakarsınız.

      Ne şekilde olursa olsun, bu gece sizi yönetecek olan birkaç kadeh şarap, rakı veya viski veya benzeri alkol ihtiva eden içeceklerdir. Böylesine bir ortamda geceniz hayırlı olsun ve kendinize mukayyet olun.

      Bu arada; geceyi alkol almadan ama masadakilerle, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yemek yiyenlerininiz, diyet veya diyabet kısıtlamalarını o gece için rafa kaldıranlarınız da “aman çok dikkat edin”.  

      Yine o geceden yansıyan fotoğrafta en göze batanla yazımıza devam edelim.

      Özellikle ülkemizde en cefakar ama asla önemsenmeyenler akşamcılar, ve özel gecelerini alkol içerek kutlayanlar!…

      Hangi dönem olursa olsun finansal destek adına veya benzeri nedenlerle (hiç neden olması gerekmiyor ya!) akla ilk gelen, çoğu zaman fiyat ayarlaması mazereti ile yumuşatılmaya çalışılan fiyat ayarlamaları, alkollü içeceklere, sigaralara ve benzeri maddelere yapılır.

      Bu artık vazgeçilemeyecek bir gelenek haline gelmiştir.  

      Eğlencenizin ortağı ve kaynağı olarak alkole sarıldığımız yılbaşı gecesinde bunu biraz daha çok hatırlayalım. Alışkanlıklarımızdan vazgeçmek kolay olmuyor. En azından unutabilmek için deyip, eğlencenin tadını kaçırmayacak kadar, ona teslim olmayacak kadarıyla yetinmeye bakalım. 

      2020’nin 2019’u aratmaması, sağlıkla, mutlulukla, başarı dolu, sorunlardan birazcık olsun arınmış bir yıl olması dileklerimle; “Nokta! Yeni Yıl gelmiş Neyime!” desek de, söylenmesi gerekeni söyleyelim.

      Yeni Yılımız 2020 Kutlu ve Mutlu Olsun…

BİR TUTAM TEBESSÜM

YILBAŞI HİNDİSİ

   Temel, yılbaşı gecesi için hindi alıp evine gitmiş ve Fadime’ye; “Akşam için pişir, Dursun yemekte bizde” der.

   Yılbaşı gecesi, mükellef bir masa ve Temel, Fadime ve Dursun, güzel kızartılmış hindiyi yemektedirler. Masada önündeki hindi parçasını büyük bir iştahla yiyen Temel’i süzen Dursun, biraz sitemkar bir ifadeyle Temel’e sorar;

   -“Kurban Bayramı’nda yeri-göğü inletiyordun; yok vahşet, yok katliam, yok hayvan hakları diye. Yılbaşında tonlarca hindi kesiliyor, sen de hindi yiyorsun, şimdi neden “gık”ın çıkmıyor?”

   Hindisini yemeye devam eden Temel,

   -“Eee, şimdi ağzım dolu da!...”