Sibel Can, Ebru Gündeş, Serdar Ortaç ve Nihat Hatipoğlu.
Sibel Can, Ebru Gündeş, Serdar Ortaç ve Nihat Hatipoğlu. Evet şaşırmayın Nihat Hatipoğlu. Yaptıkları iş farklı. Ama maalesef aralarındaki çizgi giderek daralıyor. Hatta biraz sonra anlatacağım örnekte olduğu gibi bazen yok oluyor.
Televizyonlarda program yapan hocalar içinde en ünlüsü Nihat Hatipoğlu. Geçenlerde insanların ne iş yaparlarsa yapsınlar, bir şey üretiyorlarsa karşılığını almaları gerektiğini yazmıştım. Çünkü o aralar, televizyonlarda “Ramazan Programı” yapan hocaların aldıkları yüksek ücretler gündemdeydi. Kimileri dini anlatmak için para almanın yanlışlığını savunuyordu. Ben hocamın tarafında yer almıştım.
Ama dün gördüğüm bir örnek üzerine galiba yanlış yaptığımı düşünmeye başladım.
Bildiğiniz gibi özellikle güney sahillerimizde lüks oteller müşteri çekebilmek için ünlü sanatçıları sahneye çıkarır. Kimi Sibel Can’ı, kimi Selami Şahin’i. Bu durum insanlara çekici gelir. Çünkü hem tatil yapacaklardır hem de sevilen bir sanatçıyı dinleyeceklerdir. Bu yaygın bir uygulama. Ve yıllardır da yapılır.
Bunlar genellikle yabancı turistlere de hizmet veren içki servis edilen otellerdir. Peki ya, bu durumda muhafazakâr oteller ne yapacaktır?
Onlar da çözümü bulmuşlar: “Nihat Hatipoğlu ile dini sohbet.” Otel bu iş için Google’a reklam vermiş. Alakasız sitelerde karşınıza çıkıyor.
Nihat Hoca temmuz sonu bir gece otelin balo salonunda dini sohbet yapacakmış. Yani sanatçı çıkaran otellere karşılık Nihat Hocalı rekabet anlayacağınız. Otelde 5 gece 4 gün kalmanın bedeli ise 1.116 Türk Lirası imiş. Her şey dahil, ama içki hariçmiş. Çünkü zaten içki servisi yokmuş. Sıfır-12 yaş birinci çocuk ve sıfır-6 yaş ikinci çocuk ücretsizmiş. İlan bu.
İsteyen istediği yerde tatil yapmalı, eğlenmeli. Şimdi tane tane düşünmeye çalışıyorum. Öncelikle, örneğin Ebru Gündeş dinlemek sakıncalı mı? Tabii ki değil. Kimi muhafazakârlar için sorun olan zaten Ebru Gündeş değildir diye düşünüyorum. O konser verilirken içki servis edilmesi. Yani sorun sanatçıda değil, içkide olmalı.
Ama otelimizin yöneticileri böyle bir yöntem tercih etmişler. Müşteri profillerine Nihat Hatipoğlu’nun uyacağını düşünmüşler. Ve muhtemelen de hatırı sayılır bir ücret ödeyerek kendisiyle anlaşmışlar. Nihat Hoca da almış parasını atmış imzasını.
İlk olarak, dini sohbet yapmanın, dinlemenin ne sakıncası olabilir diye düşündüm. İsteyen istediğini dinleyebilir. Nihat Hoca’da “Ben kimi bulsam bildiğimi anlatırım. Üstelik para da kazanırım” demiş olabilir.
Sonra fark ettim ki dini sohbetin muhafazakâr da olsa bir turistik otele müşteri çekme aracı olarak kullanılması nereden bakarsanız tuhaf bir olay. Nihat Hoca’nın kendisini bu konuma koyması da.
Nihat Hoca televizyonda milyonlara hitap eden bir kişi. Yani “Tebliğ” konusunda bir sıkıntısı yok. Sorun bunu paraya çevirme şekli.
Acaba kendisini sahne figürleri yerine koymadan bu işi yapamaz mıydı? Ve tabii ki “dini sohbetine” de “şarkı” muamelesi yapmadan.
Mevlevi ayinlerini turistlere dans gösterisi gibi sunan, milletin göbek attığı düğünlerde gösteri yaptırtan kültürümüze şimdi de bu Nihat Hoca sohbetli turistik otel konsepti eklendi. Ne diyeyim hayırlı olur umarım.
Not: Benim otel yöneticilerine daha iyi bir tavsiyem var: Sahneye Ahmet Özhan’ı çıkartsınlar. Çünkü müthiş güzel şarkı ve ilahi okur. Üstüne de olağanüstü bilgisiyle dini sohbet yapabilir. Bir taşla iki kuş yani anlayacağınız.