En iğrenç suç bana göre budur: Ensest. Önce bu durumun altını çizelim.
En iğrenç suç bana göre budur: Ensest. Önce bu durumun altını çizelim.
Bir tarafta Türkiye’de ensest oranı yüzde 40 diyenler var. Güya bir araştırma yapılmış, oran bu imiş. Kaç kişi ile yapılmış, nerelerde yapılmış, nasıl yapılmış bilemiyoruz. Dolayısıyla bilimsel yönü ve doğruluğu tartışmaya açık.
Diğer yanda ise bu rakamın çok abartılı olduğunu söyleyenler yer alıyor.
Yüzde 40’çılar hemen saldırıya geçiyor: “Yüzde kaç olsa makul olur” diyerek. Sanki “Bu rakam abartılı” diyenler, kabul edilebilir bir rakam veriyormuş veya “Ensest olur canım” diyormuş gibi. İki taraf da ensestin çok kötü bir şey olduğunu zaten söylüyor.
Kavga oranlardan çıkıyor. Ve bana göre de aşırı abartılı bir rakam. Süratle bu rakamın nasıl elde edildiği açıklanmalı. Nerelerinden uydurdukları, bütün bir toplumu neden “Sapık” yerine koyduklarını açıklamalılar. Öyle lafı kıvırmadan, “Bana şu söyledi” demeden herkes bildiğini anlatmalı.
TÜRKİYE Kadın Dernekleri Federasyonu güya bir atlas hazırmış. Bu atlası tepkilerden çekindiği için açıklayamamış. Buna göre Türkiye’de ensest oranı yüzde 40’mış. Bu yüzde 40 sadece enseste uğrayanların rakamı mı? Eğer öyleyse bir yüzde 40’de ensesti uygulayan olmalı. Yani 10 kişiden 8’i bildiğin sapık.
Gördüğüm, Federasyon bildiğin ortalığı batırdı. Şimdi lafı ensestin tanımlamasını genişletip, tekil örnekler vererek haklı çıkmaya çalışıyor. (Tekrar ediyorum ensesti zaten savunan hiç bir kimse yok.)
İnternet sitesinde Federasyon Başkanı Canan Güllü’nün Ahmet Hakan’a yönelik yaptığı bir açıklama yer alıyor. Bu açıklamada 2015 yılında 56 şehirde araştırma yaptıklarını anlatıyor. Anlatıyor da yine hiçbir bilgi verilmiyor. Araştırmanın niteliğine ve dahi niceliğine ilişkin. Arkadaş bu araştırmayı kimler yaptı? Altında kimlerin imzası var? Hiç belli değil.
Sonra top çevirmeye başlanılıyor. Ve o zaman Vehbi’nin kerrakesi ortaya çıkıyor. Anlaşılıyor ki, bu araştırma sırasında ensesti toplumda bilinen anlamıyla kullanmamışlar.
“Ensest sadece cinsel ilişki değildir. Çocuğa ve gence yönelmiş her türlü fiziksel ve fiziksel olmayan sistematik davranış ve şiddettir” cümlesi ile kastedilenin yakın akrabalar arası cinsel ilişki olmadığı vurgulanıyor. İyi de kardeşim, bu ilk dile getirilirken bu tanıma niye yer verilmedi. Murat Başoğlu benzetmesi ile bu araştırma yan yana cümlelerde verilirse milletin aklına ne gelmesini bekliyorsunuz ki? (Kaldı ki, bu tür bir tanımlamanın kapsamına giren davranışlar da çok kötü.)
Ayrıca yine bu açıklamadan öğreniyoruz ki, Federasyon, ensest için kan bağından ziyade çocuk üzerinde otoritesi olan tüm kişi ve grupları tanımlıyor.
Bu kez yine Melis Alphan’a geliyoruz. “Murat Başoğlu’na niye şaşırıyoruz ki ensest yüzde 40” dendiğinde ne anlaşılıyor? Belli ki Melis Alphan, Murat Başoğlu vurgulaması yaparak cinsel ilişkiyi işaret ediyor. Sonra kıvır da kıvır.
Alphan en basitinden, yeğeni ile cinsel ilişkiye giren bir sapıktan yola çıkıp, yapıldığı iddia edilen bir araştırmanın iki verisini birleştirip, başkaca hiçbir detaya vakıf olmadan neredeyse tüm toplumu sapık ilan ediyor.
Bu işin doğrusu bu araştırmanın açıklanmasıydı. Araştırmanın 2015 yılından bu yana ellerinde olduğunu iddia edenler kimlerin tepkisinden çekindiklerini söyleyip tüm verileri yayınlamalı. Böylesi bir toplumsal sorunun varlığı tartışılmalı, önlemler alınmalı. Ama bu tür abuk subuk yöntemlerle, Murat Başoğlu göndermeleriyle değil.