Aman ne olur yapmayın gazeteci beyler, hanımlar.
Aman ne olur yapmayın gazeteci beyler, hanımlar. Sokaktaki adamın kaygılarıyla, korkularıyla oynamayın. Bu halk “Kar yağacak” denildiğinde evine ekmek stoklayan bir halktır. Geçmişte yaşadıkları gelir aklına. Siz “Savaş” çığlıkları attıkça, onlar bir yandan milli gururlarıyla ayaklanır diğer yandan kendini güvenceye almaya çalışır. Yatırım yapmaz, yeni iş yerleri açmaz, tüketimi kısar, dışarıya çıkmaz olur, alacağı şeyleri almaz, borcu varsa ötelemeye uğraşır. Parası olan dolar alır, altın alır.
Ne yani şimdi sizi dinleyip Amerika ile savaşacaksak, dolar alanlar düşmanla iş birliği mi yapmış olacak. Bu işi bu raddeye getirmenin kime ne faydası var. Siz “Savaş” deyince ne düzelecek? Dolar mı düşecek, ihracat mı artacak, uluslararası kredi notumuz mu yükselecek?
Maalesef yaşadıklarımız doların siz deyin “Dış gelişmeler”, ben diyeyim “Komplolar” ile önlenemez bir şekilde arttığını gösteriyor. Merkez Bankası tedbir üzerine tedbir açıklıyor. Belli ki birileri “Pozisyon” alıyor. Hadi diyelim, “Uluslararası kumpaslar” ile Türkiye üzerine oynanıyor. (Ki böyle olduğuna eminim) Bunu kırmanın yolu bu mu? O zaman kendi kendimize sormamız gerekmez mi, “Tamam öyle de bankalarda on milyarlarca dolar tutan halkım neden bu dolarlarını satmıyor?”
Bu komploları, kumpasları kırmanın siyasi birçok yolu vardır. Eminim bu konuda çalışılıyordur da. Ama ekonomik olarak bu dar sokaktan kurtulmanın yolu da Türkiye’nin daha çok sokağa çıkması, daha çok üretmesi ve daha çok tüketmesidir. Zaten bir toplumun bu kadar dolarize olması temelinde yanlış. Yanlış ama bu yanlışı değiştirmenin yolu da bu değil.