MÜZİK TV'LERİ NE ZAMAN KEPENK İNDİRECEK?

Micheal KUYUCU 27 Eki 2019

Micheal KUYUCU
Tüm Yazıları
Geçtiğimiz hafta İstanbul'da beşincisi düzenlenen International Conference on Advances in Education and Social Science Konferansına katıldım.

Orada özellikle 1990 yılından sonra doğan ve Y Kuşağı olarak adlandırdığımız genç neslin tematik televizyon kanallarına ve bu tematik kanalların içinde müzik televizyonlarına olan bakışlarını içeren bir araştırmamı sundum.

Müzik TV’leri düşüşte video klipler hala popüler

Araştırma sonuçları müzik televizyonlarını karanlık bir gelecek beklediğini gösterdi. Gençler programcılık yetisi düşük olan ve birer radyo gibi sadece popüler müzik kliplerini yayınlayan televizyon kanallarına çok tepkili. Müzik TV kanallarının radyo kanalları gibi sürekli aynı şarkıcı ve şarkıları ön plana getirmeye çalıştığını söyleyen gençler video klipleri daha çok dijital medyadan takip ettiklerini söylüyor. İşin ilginç tarafı müzik televizyon kanalları düşüşte olmasına rağmen video klip olgusu hala popüler. Gençler video klipleri izlemekten zevk aldıklarını söylerken, müzik televizyon kanallarının içeriklerinin artık onların ilgisini çekmediğini de vurguluyor. Müziğe kliplerin bir anlam kattığını söyleyen yeni nesil, yabancı video kliplerin yerli kliplere göre daha başarılı olduğunu ve yerli kliplerin çoğunun yabancı kliplerin ucuz birer kopyası olduğunu düşündüklerini söylüyor. Klipleri YouTube’dan izlemeyi tercih ediyorlar. Bu böyle devam ederse belki video klip endüstrisinin maliyetleri biraz düşer ama piyasa ayakta kalır.

Gençler hangi müzik TV’lerini tercih ediyor?

En çok izlemeyi tercih ettiğiniz müzik televizyonu hangisi sorununa verilen yanıt ise Powertürk oldu. Kral TV’nin kapanması en çok Powertürk TV’ye yaradı. Bu araştırmamda benim dikkatimi çeken iki şey oldu. Biri eski kimliğini kaybeden ve Kral TV’den izleyici kapmak için formatını değiştiren Demirören Grubunun Dream TV ve Dream Türk kanallarının gerilerde kalması, diğeri ise TRT Müzik kanalının gençlerde nerdeyse hiç tercih edilmemesi. Geçtiğimiz yaz gerçekleştirdiğimiz bu akademik araştırmada gençlerin özellikle TRT Müzik kanalını “demode” ve biraz da “sıkıcı” bulmaları ilk kez duyduğum bir konu değil.  TRT televizyonları içinde, TRT Belgesel, TRT Spor, TRT 2 çok güzel bir sıçrama yaptı, ama TRT Müzik geçtiğimiz iki yıl bu konuda pek parlak bir grafik çizemedi. Yeni eklenen TRT Spor 2’de adından epey söz ettirecek gibi görünüyor.

Kanal Adı
%
PowerTürk
29,05
Power TV
11,48
NumberOneTürk
18,19
NumberOne TV
12,38
DreamTürk
8,57
Dream TV
8,57
 

Gençlerin müziği nereden takip ettiği konusunu da araştırmak istedik bu araştırmada. Ortaya çıkan sonuç çok şaşırtıcı olmadı. Hepimizin tahmin ettiği gibi müziği dijitalden dinlemeyi tercih ediyorlar. Ancak müzik televizyonlarını da tam terk etmediler. Gençlere göre müzik televizyon kanallarının eski havası yok ama hala geleneksel medyanın önemli bir mecrası olduğu için müzik televizyonlarının müzik dinleme alışkanlıklarına etkisi olduğunu düşünüyorlar. Aşağıdaki tabloda gençlerin müziği hangi mecralardan takip etmeyi tercih ettiklerini bulgularını görebilirsiniz.

Mecra
%
İnternet
28,65
Sosyal Medya
25,96
TV
15,63
Radyo
11,26
Diziler
8,99
Sinema Filmleri
4,36
Bilboardlar
2,85
Dergi
1,34
Gazete
0,92
 

Özetle, müzik televizyonları hala ayaktalar. Hala beş, altı yılları var. Beş altı yıl daha müzik piyasasında önemli bir role sahip. Burada dizilerin de etkisini eklersek televizyon mecrasının müzik üzerinde hiçte kötü bir etkisinin olmadığını söyleyebilirim. Onun için müzik televizyonlarını ekonomik piyasada var olmaya devam edeceğini söylemek mümkün. Yani öyle kolay kolay kepenk indirmeyecekler. Bu birkaç yıl daha böyle gidecek ama on yıl sonra bence geleneksel medyanın müziğe etkisi yerini tamamen dijitale bırakacak.

D&R müzik reyonlarını kapatacak mı?

Tam bu bilgileri paylaştığım konferanstan çıkmıştım ki müzik piyasasındaki bir dostum bana D&R’ın artık müzik ürünleri satmama kararı aldığını ya da almayı düşündüğünü söyledi. Bu bana biraz garip geldi. Son bir yılda Türkiye’nin en büyük hatta tekel konumunda olan D&R zinciri müzik reyonlarını çok ciddi bir biçimde küçülttü. Müzik reyonlarına ayırdığı alanı nerdeyse tüm şubelerinde yarıdan da fazla azaltan D&R söylentiye göre sadece en çok satan Top10 albümlerin CD’lerine yer verecekmiş. Bu beni hem şaşırttı hem de üzdü. Avrupa’da hala müzik shoplar varken, bizde bir tane bile sadece müzik ürünü satan dükkan kalmamışken böyle bir şeyin yaşanması bence çok saçma. Evet tamam, yukarıdaki araştırmam da söylediğim gibi gençler müziği dijital müzik platformlarından dinlemeyi tercih ediyorlar, ama hala geleneksel mecraları tam terk etmediler. Müziğe meraklı ciddi bir kitle var. Müzik CD satışlarının düşmesi biraz da Türk müzik sektöründe yaşanan kalitesizlikten oldu. Bunu bahane edip D&R’ın müzik reyonlarını kaldırması çok erken bir karar olacağını düşünüyorum. Bir sektörken bitme noktasına gelen CD basımı ve dağıtımına ciddi bir darbe olur, bu onu öldüren son kurşun olur. Ayrıca tüketicileri de tamamen dijitale yönlendirmek olur. Böyle bir durum yaşanırsa CD basımı da ortadan kalkar ve biz ülke olarak belki de artık CD basmayan ilk ülke oluruz. Bu kimse kusura bakmasın övünülecek bir durum değil. Teknolojik kapitalizmin bir ekonomiyi daha nasıl yok ettiğinin en somut örneği olur. Bence CD’lerin bir beş yılı daha var onun için dilerim D&R CD’lere ve müzik reyonlarına dokunmaz ve ülke olarak müzik adına bir perakende platformumuz kalır.

***

Arabesk küçümsenecek bir müzik değil

Türkiye’de rock ile Arabesk müziğinin en cesaretli biçimde buluşturan gruplardan biri. Arabesque Project kısa bir süre önce yayınlanan Müslüm Gürses şarkıları albümü ile bir kez daha dikkatleri çekti. Grup kendisini Arabesk müziğinin kaliteli bir sunum ve icrasına adamış gençlerden oluşuyor. İstanbul Arabesk Project ile arabesk müziği, grubu ve grubun yeni albümünü konuştuk.

“Grup on yıl önce kuruldu”

On sene önce ben çok rock müzik seven birisiydim ama arabesk şarkıları da dinlemekten çok mutluluk duyuyordum. Ama onlarda çok fazla davul, gitar duymuyordum açıkçası. Ben daha böyle dolu dolu gitar, davul duymak istiyordum. Onun için oturdum. Önce şarkıların üstüne kulaklığımı takıp stüdyo da kendi kendime çalmaya başladım. Ondan sonra böyle bir proje haline getirdim. Arkadaşlarıma sundum. Buna inananlar oldu, inanmayanlar oldu ve İstanbul Arabeque Project Grubu kuruldu.

“Bugüne kadar on kadın solist değiştirdik”

Dört kişiyiz ama dönem dönem sahne aldığımız yerlerde İstanbul Strings’t bize katılıyor.  Sahnemizde ek olarak kemancılar oluyor. Dans eden arkadaşlarımız oluyor. Daha kalabalık olabiliyoruz. Grupta on yılda on taneye yakın solist arkadaşımız değişti. Bunların onu da kadındı. İlk defa erkek bir solistle çalışıyoruz şu anda.

“Arabeski coverlarken kendimizden bir şey katıyoruz”

Biz coverladığımız Arabesk şarkılara mutlaka bir şeyler katıyoruz. Bu şarkıların bestecileri ve besteleri gerçekten çok özel ve özel insanlar ve özel işler yapmışlar. Onları da çoğu kez aslında es geçmemeye çalışıyoruz. Yani alıp bir yerden bir yere taşırken mutlaka ruhuna uygun kalması ve şarkının kendi doğal güzelliğini de kaybetmemesi için aslında mutlaka uğraşıyoruz.

“Utanmadan kendimize “Arabesk Grubu” dedik”

Biz aslında hepimiz arabesk seven insanlarız. Böyle biz ilk gruba başladığımız zaman bize “işte new arabesk” gibi bir sürü değişik entelektüel isimler koyuyorlardı ama biz arabeskçi olmaktan hiçbir zaman utanmadık ve çok da gurur duyuyorduk. Herkes bize işte arabesk, rock, new arabesk, yeni arabesk gibi isimler taktı. Arabesk de değil safkan, yüzde yüz arabesk grubuyuz. Hatta bizim artık sevilmemizin sebeplerinden bir tanesidir bu. Yani hiç utanmadan sıkılmadan kendine “arabesk grubu” diyebilen herhalde ilk müzisyenler topluluğu biziz.

“İlk başta çok eleştiri aldık”

İlk başta Arabesk müziği yapıyoruz diye eleştiri aldık. Sonradan bizim bu işe aşık olduğumuzu anladılar insanlar. “Gerçekten bu adamlar bu yolun yolcusu” dediler, bu yolda tam beş albüm yapıp artık sayısını hatırlayamadığımız konserler verdik. İşte gerek bu duruşumuzu gerekse ne kadar uğraştığımızı çalıştığımızı gördüler. Şimdi artık herkes kollarını açtı bize.

“Arabesk müziği tüm müziklerde var”

Arabesk dipsiz bir derya aslında. Oradan beslenmeye kalktığınız zaman ucu bucağı yok, çok fazla üretim olmuş belki şimdi o kadar değil, ama 70’lerden itibaren o dönem tüketilmesi imkansız bir derya bırakmışlar bize ustalarımız.  Bu topraklardan da popüler müzikten de bütün müzik türlerinde de kendini gösteren bir şey arabesk. Kayahan’ın “Yemin Ettim”in de de var, bir sürü rock grubunda da var. Genelde rock grupları arabesk olarak nitelendirmese de aslında sözlere baktığımızda, melodik yapıya baktığımızda çok karşımıza çıkıyorlar.

“İbrahim Tatlıses neden uluslararası bir caz konserinde olmadı?”

Ben grubu kurarken yazarken biz, ben hep bunu düşünürdük. Neden İbrahim Tatlıses bir caz festivalinde ya da bir uluslararası rock festivalinde olmadı. Bir sürü Arap var. Cezayirliler, Faslılar, Tunuslular varken nasıl bizim böyle büyük müzisyenlerimiz olmaz diye düşünüyordum. Halen de yokuz. Açık konuşmak gerekirse Avrupa konserleri yapan buradaki sanatçılar olarak hepimiz gidiyoruz oraya ama gurbetçilere yani Türk vatandaşlarımıza çalıyoruz.

“Arabesk küçümsenecek bir müzik tarzı değil”

Ayaklarımız bu toprağa basmadan bizim yurt dışında bir şey yapma şansımız yok. İnsanların bunu anlaması gerekiyor. Geçen gün Göktuğ ile konuşuyordum. Hani böyle büyük filarmoni orkestraları vardır cumhurbaşkanlığı gibi. Neden böyle çok büyük bir orkestra kurulup da yurtdışına gidilmez. Neden? “Çünkü abi utanılıyor” dedi. Ben alaylı bir müzisyenim ama alaturka bir şey çalmaz okullarda, ayıplanıyor hatta yasak olduğunu söylüyorlar. Ben bu müzik türünün çok basit insanlara geçişini kolay olması, anlatılmak istenen şeyin çok basit ve sade sözlerle anlatılmasına aşığım. Bestecilerine hayranım. Seversiniz sevmezsiniz ama küçümsenecek bir müzik tarzı da değildir Arabesk.

“Yeni nesil arabeski bilmiyor”

Yeni nesil ne yazık ki bilmiyor Arabesk müziğini. Aslında şöyle; bizim neslimizde bakılan hani o işte arabesk kötüdür algısını biraz da eğitim sistemi yarattı. Bizim okullarımız eleştiri anlamında demiyorum ama “klasik batı müziği temelini daha iyi oturtalım. Böyle bir nesil yetiştirelim” mantığında ilerlediği için aslında okulların mantalitesi bu olduğu için arabesk kötüdür diye bir algı içinde hep. O mantalitede yetişen bir öğrencinin arabeskle kulağının kirleneceği algısı var. Yeni nesilde de arabesk bilgisi yok. Ne yazık ki üç ayda, beş ayda unutulan popüler paylaşımları hep rağbet gösteriyorlar.

“Kulüpler kına gecelerine çevrilmesin”

Biz bu arada arabeskin her şeyini savunan bir grup değiliz yani gerçekten. Türkiye’de yapılan her müzik tarzında nasıl çok rezil prodüksiyonlar varsa işte rezil fotoğraflar işte kayıtlar, şarkı sözleri bunlar arabesk müzikte de var. Biz yeri geliyor o kadar yerden yere vuruyoruz ki her ama bu pop müzikte yok mu yani ya da rock müzikte? Hakikaten geçmişte çok kötü örnekleri var arabeskin de. On sene önce mesela iyi bir mekanda, bir rock barda klarnet duymak imkansızdı. Bir klarneti çalın vatan haini ilan ederlerdi sizi. Şimdi artık arabeskçiler en güzel kulüplerde sahneler alıyorlar ama biz “bu kulüplerin bu konser salonlarının açıkçası kına gecesine çevrilmesinden çok rahatsızız. Yani bu kadar da değil arkadaşım” demek istiyoruz. 

“Müslüm Gürses şarkıları albümü geliyor”

Müslüm Gürses şarkıları albümümüz yayınlandı. Müslüm Gürses’in hepimizin hayatında yeri çok başka, dinlediğimiz bütün arabeskçilerin içinde. Çalmanın ve söylemenin de zor olduğu bir ekol. Bu arada son dönemlerde gündeme gelen Müslüm Gürses popülaritesinden faydalanmak gibi bir amacımız yok bu albümde. Biz çok inanarak ve çok isteyerek yaptık. Ve Müslüm Gürses’in zamanında bazıları hit olmuş bazıları hit olmamış şarkılarını seslendirdik. Müziği Burhan Bayar sözleri ise Şakir Askan’a ait Müslüm Gürses şarkılardan oluşan bir Müslüm Gürses albümü hazırladık. On şarkılık bizce mükemmel olan içimize çok sinen üzerinde çok çalıştığımız bir albüm oldu. İnşallah dinleyiciler de çok sever.

***

“An Ode To Time” Cemal Reşit Rey’de

Flamenko’nun çağdaş bir dans olarak yükselişinde öncü rol oynayan ve tüm dünyada “sonsuz kollu dansçı” olarak ünlenen María Pagés, topluluğu ile birlikte 30 Kasım’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’na konuk olacak. Sanatçı, “An Ode To Time” (“Zamana Övgü”) adlı gösterisini sunacak. Sanatçının topluluğu ile İstanbul’da sahneleyeceği ve 2019 Sevilla bienalinde “En İyi Gösteri” seçilen “An Ode To Time” gösterisinin özünü “zaman” olgusu oluşturuyor. Etkinlik 30 Kasım günü İstanbul Cemal Reşit Rey’de.

***

Geleceğin kitapları bu kitapta

İstinye Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Şebnem Özdemir ve Dr. Deniz Kılınç geleceğin meslekleri aynı adlı kitabında derledi. Abaküs yayınları tarafından yayınlanan “Geleceğin Meslekleri” adlı kitap, teknolojide yaşanan hızlı değişim pek çok mesleğinde değişeceğine vurgu yapıyor. Üniversitelerde eğitim gören gençlerin mezun olduklarında seçmeyi planladıkları meslekleri değişmiş olarak görecek. Bu değişimlerin dört, beş yıl gibi kısa bir sürede gerçekleşeceğini anlatan kitap bu konu ile ilgili çok önemli tüyolar veriyor. Teknoloji çok ciddi biçimde hayatımızı etkiliyor. Özellikle dijitalleşme öylesine gaza bastı ki artık her şey bizim fark ettiğimizden daha hızlı değişiyor. Bu açıdan bu kitap çok değerli, yarını bilmek için falcılara gitmeye gerek yok, bu tarz araştırma kitapları “gelecek nasıl olacak?” sorusuna yönelik çok ciddi ipuçları veriyor.

***

Çıplak Vatandaşlar perde açıyor!

Bugüne kadar başrolünde oynadığı TV dizileri ve filmlerle dikkatleri çeken ödüllü oyuncu Cansel Elçin, başrolü “Mucize Doktor” dizisinde de yer alan oyuncu Reha Özcan ve Alican Altun ile paylaştığı yeni tiyatro oyunu ‘Çıplak Vatandaşlar’ ile seyirci karşısına çıkıyor.

Simon Beaufoy’un yazdığı, dilimize Şükran Yücel’in çevirdiği, ülkemizde de ‘Anadan Doğma’ ismiyle daha önce vizyona giren komedi filmi ‘Full Monty’nin tiyatroya uyarlaması olan Çıplak Vatandaşlar, 30 Ekim’de, Uniq Hall Sahnesi’nde Laçin Ceylan yönetmenliğinde izleyici ile buluştuktan sonra Kasım ayında İstanbul – Ankara ve İzmir’de sahnelenecek.

8 Kasım Cuma - Leyla Gencer Opera ve Sanat Merkezi, İstanbul 

11 Kasım Pazartesi - Bostanlı Suat Taşer Tiyatrosu İzmir

12 Kasım Salı - MEB Şura Salonu - Ankara

14 Kasım Perşembe - Caddebostan Kültür Merkezi, İstanbul

28 Kasım Perşembe - Mall of İstanbul Moi Sahne, İstanbul

 

***

İKÜ’den sanatseverlere müjde

İstanbul Kültür Üniversitesi adı gibi kültüre önem vermeye devam ediyor. Üniversitenin Sanat Galerisi (İKÜSAG) 2019-2020 sanat sezonunun ikinci sergisinde Akıngüç Koleksiyonu’nda yer alan ve ağırlıklı olarak “ağaç” temalı eserlerin bulunduğu seçkiye ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 30 Ekim Çarşamba günü saat 15.00’de İKÜ Ataköy yerleşkesinde gerçekleşecek açılış ile sanatseverle buluşacak olan "Modernlik Eşiği - Lignum" sergisini sanat meraklılarına öneriyorum.

***

Efsane geri döndü

Türk Pop Müziğin efsane yorumcularından biri olarak adını tarihe yazan Alpay, ‘Bende Saklı’ şarkısının yeni düzenlemesi ile müzikseverlere tekrar merhaba dedi. Poll Production by Polat Yağcı etiketiyle dijital platformlara sunulan ‘Bende Saklı’ şarkısının sözü Alpay, müziği Alexandros Papadimitriou imzası taşıyor. Şarkının klip yönetmenliğini ise Aslınur Çam üstlendi.

***

Fotoğraflar New York’tan

Ayşe Hatun Önal, Dmc etiketiyle yayınladığı 5. teklisi 'Efsane'yi dijital müzik marketlere sundu. Şarkının sözü ve bestesi Fikri Karayel’e düzenlemesi ise Ufuk Kevser'e ait. Ayşe Hatun Önal’ın kostümleri Rufat İsmail tarafından hazırlanırken yeni şarkının fotoğrafları Selim Akar tarafından New York’ta çekildi.