MİLLİ ARA

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
54-53-50 ve 48 puanla sıralanan İstanbul'un başa güreşen (GS-İBFK-BJK-FB) takımları bu hafta şöyle bir soluklanacaklar.

Pistteki bütün takımlarımız için bir nevi “pit-stop” durumu söz konusu. Sakatların iyileşeceği, yaraların sarılacağı bir teneffüs olacak tüm takımlarımıza Milli Ara/Milli Mesai dolayısıyla.

Önce bu cuma 23 Mart’ta Antalya’da İrlanda Cumhuriyeti ile (eskiden Serbest İrlanda denirdi Kuzey İrlanda’ya kinaye yapmak için) daha sonra haftaya Salı, 27 Mart’ta Podgorica deplasmanında Karadağ ile karşılaşacak Milli Takımımız.

Rusya 2018 Dünya Kupası öncesinde, FIFA-UEFA tarafından hazırlık maçları yapılmasını temin etmek için düşünülen bu program bizim gibi ununu elemiş, eleğini oldukça yükseğe asmış ülkeler için biraz angarya gibi görülmesine rağmen, kadroyu gençleştirmek ve oyuncuları birbiri ile kaynaştırmak için bir fayda sağlayabilir en fazla, bir de galip gelebilirsek FIFA Dünya Sıralamasına puan katkısı olur kıyısından köşesinden.

Emeklilik yaşı geçmiş olmasına rağmen eksik pirim günlerini doldurmak için çalışmak zorunda (!) olan Milli Takım Hocamız Mircea LUCESCU, geçen hafta sonu İstanbul Derby’lerinde protokol tribününde yerini almış kadroya çağırdığı/çağıracağı yerli futbolcuları izlemekteydi. Hem Kadıköy’de hem de Başakşehir’de gördüğü performanslardan pek memnun kalmadığı sır değil. Takımlardaki az sayıda yerli oyuncu arasında dişe dokunur performans gösteren pek yoktu.

Amma ve lâkin Avrupa’da oynayan “lejyoner”ler öyle mi ya? Maşallahları var neredeyse hepsinin. Cenk (Tosun Paşa) yavaş yavaş ritmini buluyor, bu aralarda boşu yok. Takıma ısındıkça ve kendisini rahat hissettiğinde performansı normale dönüyor hızla. Hafta sonu Stoke City deplasmanında iki şık golle takımına maçı kazandıran isimdi, Koca Sam (ALLERDEYCE) de Cenk’in hakkını teslim ediyor basına verdiği röportajlarda.

Enes ÜNAL da İspanya’nın bu hafta en çok konuştuğu isimlerden birisiydi. Başkent deplasmanında Athletico’ya, Simeone’nin tıkır tıkır işleyen makinasına son yirmi dakikada iki gol atarak Sarı Denizaltılar’ı mest etti. (Sosyal medyada yer alan fotoğrafı görmüş olmalısınız; maçtan sonra yürürken sağ elinde sevgilisi, sol elinde de kramponlarının olduğu poşet vardı.) Allah nazarlardan saklasın.

Bir başka prima performans da İtalya’da Milano’daydı. Geçen hafta içinde Londra’da Arsenal’e attığı güzel golden sonra bu hafta da San Siro’da Chievo maçında ilk gol Hakan ÇALHANOĞLU’ndan geldi. Defanstan sekerek önüne düşen topu soğukkanlılıkla önce düzeltti sonra da sert bir vuruşla ağlara yuvarladı. 90 dakika sahadaydı. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalıştı maç boyunca.

Medâr-ı iftiharımız Cengiz ise bu hafta biraz dinlendi. Roma’nın kalabalık oyuncu grubu içinde ara sıra böyle rotasyonları normal karşılamak gerek. Chievo maçının bitmesine 7 dakika kala oyuna girdiğinde Roma 2-0 galibiyeti garantilemişti El Sharawi ve Nainggolan’ın golleriyle. Buna rağmen Cengiz itiş kakış halinde geçen son anlarda gene ince işler yapmaya çalıştı, birisinde ceza sahası içinde çektiği şutu savunma çizgi üzerinden çevirdi ve bu haftayı boş geçmiş oldu.

Milli Ara sebebiyle kadroda bulunan futbolcularımız dün Riva’da kampa girdiler Perşembe günü Antalya’ya uçacaklar ve maç saatini bekleyecekler. Moraller yüksek, stres de olmayınca keyifler yerinde. Ömer ve Ozzie sakatlık sebebiyle kadrodan çıkarıldı, Başakşehir’den Mahmut ve İrfan Can dahil edildi yerlerine.

Son yıllarda bağları iyice zayıflayan ve halkın takımı olmaktan uzaklaşan Milli Takım için bu hazırlık maçları safralardan kurtularak; yeni yüzlere- yeni nefeslere kapılarını açması olarak değerlendirildiğinde bir ümit olabilecektir. Yoksa eski tas eski hamam devam edilecekse başarı Kaf Dağı’nın ardında demektir.

Hepimize iyi ve mutlu bir hafta dilerim.