​MERAL AKŞENER MİLLETİN MEŞRUİYETİNİ SORGULAMA ÖZGÜVENİNİ NEREDEN BULUYOR?

Ekin GÜN 22 Mar 2017

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
15 Temmuz'dan birkaç ay önce televizyon televizyon dolaşıp "6 ay içinde başbakan olacağım" diyen bir zat vardı.

15 Temmuz’dan birkaç ay önce televizyon televizyon dolaşıp “6 ay içinde başbakan olacağım” diyen bir zat vardı.

Halbuki düşününce ortada seçim yoktu, seçime yıllar vardı, 6 ay içinde ne olacaktı da bu zat başbakan olacaktı?

Ardından 15 Temmuz’da FETÖ’nün hain kalkışması gerçekleşti ve taşlar yerine oturdu.

Milletin destansı direnişiyle darbe püskürtülmüş olsa da öncesi ve sonrasıyla uzun yıllar bu işgal hareketini konuşmaya devam edeceğiz, ediyoruz.

Bu zat MHP’nin içindeydi, bakan da olmuştu, meclis başkanvekilliği de yapmıştı.

Ardından MHP’nin içinde ne olduğu belirsiz, arkadan hangi karanlık örgütlerin itelediği bilinmeyen bir rüzgârla Devlet Bahçeli’nin karşısına dikildi.

15 Temmuz’dan önce MHP’yi FETÖ’nün ele geçirmek için adım attığını bilmeyen yoktu.

Şimdi yavaş yavaş anlıyoruz ki… FETÖ MHP’yi darbeden önce ele geçirmiş olsaydı 15 Temmuz’un seyri çok daha farklı olacaktı.

Devlet Bahçeli’nin o 15 Temmuz’daki dik duruşu olmayacak ve hatta MHP FETÖ’nün getirdiği genel başkanla darbeyi destekler açıklamalar yaparak iç karışıklık çıkartmanın yollarını arayacaktı.

Böyle bir durum olmadı. Devlet Bahçeli gerek 15 Temmuz’da gerekse de referandum konusunda devletten, milletten yana muhalefet nasıl olur herkese gösterdi.

Gelelim bugüne…

Şimdi… “Ben 6 ay içinde başbakan olacağım” diyen bu zat, eline ay yıldız şeklinde kına yaparak yine dolaşıyor, yine tuhaf tuhaf açıklamalar yapıyor.

En son şöyle demiş: “Referandumda 'HAYIR' diyen kimse olmasa, çıkan sonuç yüzde 100 'Evet' olsa dahi bu sonucun meşruiyeti olmaz”

Bunu diyen zat; Meral Akşener…

Meral Hanım sandığın meşruiyetini dolayısıyla milletin kararını hangi cürete dayanarak gayrimeşru sayabiliyor?

“Meşruiyeti olmaz” diyerek sandığı tanımamak, milletin kararını gayrimeşru saymak nasıl bir zihniyetin ürünüdür?

Bu zihniyetin 15 Temmuz’da sandığı hiçe sayarak haince darbeye kalkışan FETÖ’cü darbeci teröristlerden ne gibi bir farkı vardır?

Sandığı tanımayan, sandığın meşruiyetini sorgulayan ve bunu sorgulamayı utanmadan teklif edebilen Akşener hangi yüzle ve hangi özgüvenle konuşabilmektedir?

Meral Akşener önce “6 ay içinde ben başbakan olacağım” sözünün hesabını vermek zorunda.

Ortada seçim yokken, seçimlere yıllar varken “6 aylık” zaman dilimini neye dayanarak söyledi?

Ardından 15 Temmuz’daki o hain darbe bildirisinin altında “Yurtta Sulh Konseyi” yazıyordu. Bu darbecilerin kendilerine verdiği bir isimdi.

Ve Akşener’in “6 ay içinde başbakan olacağım” cümlesinden sonra 15 Temmuz’a kadar gelinen süreçte halka her seslendiği konuşmada “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünü kullandığını görebiliyoruz.

Her konuşmada defalarca bunu demek bir tesadüf müdür yoksa FETÖ’cü darbeci teröristler Akşener’in bu sözünden esinlenerek mi “konsey” adlarını belirlemişlerdir?

Peki Meral Akşener’in danışmanı Esma Bekar’ın FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle Eylül ayında çıkan kararnameyle ihraç edildiğini nereye koyalım?

Ya da tüm bunları geçelim ve MHP kongresinin olması için kararlar veren ve Meral Akşener’i MHP’nin başına geçirmek için olağanüstü kongre zeminini hazırlayan hâkimlerin FETÖ’cü çıkmasına ne diyelim?

MHP’nin kongresiyle alakalı olarak karar veren tüm hâkimler 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’cü çıktı ve tutuklandı.

Meral Akşener hala çıkmış, halka yaptığı konuşmaların birinde halka karşı “Aranızda FETÖ’cü var mı?” diyerek küstahça dalga geçiyor.

Meral Akşener’in böyle dalga geçtiği FETÖ’cüler 247 vatandaşımızı şehit etti, binlerce gazimiz var.

Ve Meral Akşener kendisine hukuksuzca kongre yolunu açan FETÖ’cü hâkimleri konuşmak yerine, “6 ay içinde başbakan olacağım” sözünün hesabını vermek yerine hala FETÖ ağzı konuşmalarla “sandığın meşruiyetini” sorguluyor, darbeci teröristler gibi milletin kararlarını görmezden geliyor.

Hangi “özgüven” dâhilinde konuşuyor ya da konuşturuluyor bilemiyorum.

Ama geçmişteki açıklamalarına bakınca, darbeden önce ve sonra ki tuhaf, sorgulanması gereken davranışlarına bakınca aynı çizgisini sürdürdüğünü söyleyebiliriz.

15 Temmuz’da darbeci teröristler milleti tanımadığı için haince bir kalkışmaya giriştiler, Akşener de milleti tanımayarak sandığın “meşruiyetini” sorgulama cüretinde bulunuyor.

Bu cüret nereden gelmektedir?

Ve hem bu cüretin hem de geçmişte yaptığı açıklamaların hesabını verecek midir?

Sahi, “FETÖ’cü olsam gururla söylerim” diyen de Akşener değil midir?

Her şey gün yüzü gibi ortadayken hukuk sistemimizde buna “dur” diyecek kimse yok mudur Allah aşkına?

***

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu birkaç zamandır ByLock kullanan bakan ve milletvekillerinden bahsediyor.

En son olarak Kemal Bey Hürriyet’e “O listeyi açıklayın” diye konuşmuş.

Kemal Bey’in elinde böyle bir liste varsa “açıklayın” demek yerine açıklamak zorunda.

“Açıklayın” demek delikanlılık değil, bildiği halde açıklamamak bir siyasetçinin sorumluluğuna yakışmıyor.

O zaman sen açıkla Kılıçdaroğlu… Görelim delikanlılığını da hiç değilse bu millete ve bu ülkeye ilk kez bir faydan dokunsun!