Vakıf Katılım web

"MEDENİYET MİRASIMIZ BİZİMLE BİRLİKTE YAŞAMALI"

Mehtap DEMİR 09 Ağu 2020

Mehtap DEMİR
Tüm Yazıları
Uzun süre, kültür turizmi, müzik turizmi, yemek turizmi gibi daha özel ve emek isteyen çalışmalara kapalıydı Türkiye...

Medeniyetlerin izler bıraktığı bir coğrafyada yaşıyoruz.

Bin bir çeşit tabiat güzelliği, mutfak lezzetleri, müzik ve dans çeşitliliği, edebiyat ve şiir zenginliği, ekolojik alanlar…

Mevlana’dan Yunus’tan gelen meditatif felsefe dururken, yerli-yabancı turisti standartlaştırılmış otellere tıkmak ne kadar doğru bir anlayış ki?

Kültür tanıtımımızdan çok otel tanıtımları öne çıkıyor sanki.

Elbette sektörel anlamda otel turizmi de para kazanacak, ülkeye gelir sağlayacak vs… ama ülkemizin kültürel zenginliklerini öne çıkararak Türkiye’yi farklılaştırmak daha etkili olmaz mı?

Uzun süre, kültür turizmi, müzik turizmi, yemek turizmi gibi daha özel ve emek isteyen çalışmalara kapalıydı Türkiye...

Kişisel girişimler, turizm bölgelerindeki STK’ların, vatandaşların kendi çabalarıyla ağırladığı yabancı misafirler vardı. Ancak yetmiyordu.

Şimdi yaşanan dönüşüm ve yeni anlayış bazı ihtiyaçları da beraberinde getirdi...

Zira, Türkiye genelinde illerin yerel özelliklerini ortaya çıkaran, turistin, gezginin bu zenginlikleri görmesini sağlayan deneyimler oluşmaya başladı…

***

Tüm yerel rotalar, doğalında birer kültür yolu…

Tarihi eserlerinden, yapılabilecek aktivitelere kadar her konu, bu rotaları hafızalara kazıyor

Çünkü deneyimlerin, ziyaretçilerde bıraktığı izler silinmez.

Yemek tatlarından, dinledikleri müziğe kadar birçok konu bu kültür yollarının vazgeçilmez parçası…

Demem o ki; Kars’tan Edirne’ye memleketin her bölgesinde hem yerel hem de devlet destekli iyileştirme projeleri daha fazla devreye sokulmalı…

Keza, Türkiye’nin her köşesi bir kültür yolu. Her kültür yolu ise dünyaya açılan Anadolu ışığı…

Saygınlığımızı; Mevlana’yı, Yunus’u ve daha nice değerimizi dünyaya fazla fazla göstererek kazanmamız en doğru yol değil mi?  

***

Bir kültür yolu… Beyoğlu Talimhane Sahne açıldı

Lamartin Caddesinde, bir açık hava sahnesi, otellerin arasında sanat etkinliklerine ev sahipliği yapacak...

Kültür yolları projesinin İstanbul’da bir ayağı açılmış oldu.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Beyoğlu Belediye başkanı Haydar Ali Yıldız ve TÜROB başkanı Müberra Eresin iş birliğinde hayata geçirilen projede devamlılığı olacak güzel etkinliklerin sinyalleri vardı.

Talimhane Sahne, opera ve baleden halk müziği ve tiyatroya… İstanbul sosyal hayatının kalbine bir damar kazandırabilir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın bu yılın başlarında açıkladığı “Beyoğlu Kültür Yolu” planı hayata geçiyor

Kültür yolu; 

Galataport’tan başlayıp Galata Kulesi’ne,

Tarık Zafer Tunaya’dan Beyoğlu’na,

Beyoğlu Kültür Yolu’nu takip ederek Atlas Pasajı’ndan Atatürk Kültür Merkezi’ne bağlanacak…

***

Sanatın devamlılığı ilkesi

Peki “kültür yolu” planında yer alan rotalarda neler olmalı?

Göz ardı edilmemesi gereken husus şu ki kültürel yatırımlar yapılırken kültürümüzün içindeki eşsiz felsefeyi iyi korumamız gerekir…

 Bu yol güzergahlarında yapılacak sanat etkinliklerinin hiçbiri popüler kültürden etkilenmemeli…

El işçiliği zannatına dayalı üretimler, aslına uygun restorasyon çalışmaları, yerel özellikleri ortaya koyan sunumlar, müzikler, danslar…

Usta-çırak geleneği ve meşk üslubunu canlandıran çalışma grupları, dinlendirirken öğreten festivaller…

Ve tabii ki bunları hayatta tutan ustaların bu konularda emek veren yeni dönem sanatçıların katkısı…

Bu topraklarda sanatın devamlılığı; sanat için çalışanlar, emektarlar ve yaşadığı yerin değerlerini bilenlerle süregelmiştir…

Çünkü sanat topraktan, mayadan beslenir…

Sürdürülebilirlik bu ilkenin can damarıdır.

***

Günün Sözü

Bu millete gideceği yolu gösterirken dünyanın her türlü ilminden, keşfiyatından, terakkiyatından istifade edelim, lâkin unutmayalım ki, asıl temeli kendi içimizden çıkarmak mecburiyetindeyiz.

Mustafa Kemal Atatürk

***

“Ortadoğulular sürekli üzülürler ama bir şey yapamazlar…”

Bu dönemde neye üzülelim şaşırdık.

Amin Maalouf’un güzel bir sözü var.

“Ortadoğulular sürekli üzülürler ama bir şey yapamazlar…”

Pandemiden kaybettiklerimiz, Beyrut’ta yaşananlar ve Ortadoğu’nun hali…

İnsanların hırsı, fütursuzlukları…

Bu fanide bu zamanın insanlarının sınavı…

Tek teselli birlik olabilecek yüreklerin yan yana durması.

1,5 metre arayla safları sıklaştıralım.

Dünya meselelerine çare bulamasak da rüzgar oluruz güneş, yıldız, ay oluruz belki…

Belki bir damla su. Belki bir zerre tuz oluruz.