​KUZEY KORE OLAYI, KİTLE İMHA SİLAHLARI VE KÜÇÜK ÜLKELER

Hasan KÖNİ 13 Ağu 2017

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Orta boy ve küçük ülkeler kalkınmaları pahasına niye kitle imha silahları imal etmeye çalışıyorlar?

Orta boy ve küçük ülkeler kalkınmaları pahasına niye kitle imha silahları imal etmeye çalışıyorlar? Onları bu girişime iten algılar nelerdir? Günlük olayların derinliğine inildiğinde ortaya bambaşka bir resim çıkıyor. Yukarıda sorduğumuz soruların en basit cevabı, büyük devletlerin ülkelerine müdahalelerinden korktukları için onları caydıracak bir silaha sahip olmak istemeleri. Bu korkuyu bütün büyük devletlere karşı çıkan ülkelerde görmek mümkün. Orta boy ülkeler kendi iç dünyalarındaki boğuşmaları bir kenara bırakıp yüksek politika oyunlarının oynandığı alana giriyorlar. İşte o zaman karşılaştıkları tehdidin boyutu artıyor. Bazen izledikleri iç politikalar büyük devletlerin hoşuna gitmediği zaman başına gelecekleri tahmin ettikleri için kitle imha silahlarına sahip olarak korunmak istiyorlar.

İsrail’in çevresindeki kalabalık Arap nüfusun ve onların hınçlarından korkarak, Fransa’nın yardımıyla çok erken bir zamanda nükleer silahlara sahip olması bu yüzden. İran’da, Irak-İran savaşında Batı’nın Saddam Hüseyin’e verdiği uzun menzilli füzeler yüzünden barış istemek zorunda kalışını ve Amerika’nın 400 elçilik personelinin esir olarak elde tutulmasının intikamını alabileceğini tahmin etmesi  sonucu. Önce nükleer enerji üretmiş ve nükleer silah üretmenin üçüncü safhası olan bu çabadan sonra nükleer silah yapabilmenin yoluna girmiştir. Sonunda İsrail’in saldırı politikası ve Amerika’nın baskısı sonucu nükleer silahların denetimi antlaşmasına tamamen uymayı kabul etmiştir. Amerika, İran’ın füze yapımını bile İsrail’e ve kendine bir tehdit olarak algılamakta ve uluslararası alana bu algıyı yaymaya devam etmektedir.

Kuzey Kore’ye gelince bir Amerikalı araştırmacının yazdığı gibi onun tehdit algısı daha eskilere dayanmaktadır.1983’te 110.00 nüfuslu, sosyalist bir yönetime sahip olan Grenada Amerikan güçleri tarafından işgal edilmiş ve yönetime Amerikan destekli bir rejim gelmişti. Bugünkü Kuzey Kore liderinin büyükbabası Kil Jong Un, Karayipler’de bulunan bu ada ile yakından ilgilenmiştir. Amerika’ya karşı koyan  Grenada devlet başkanı Maurice Bishop uluslararası forumlarda desteklemişti.1979’da bu adaya askeri, teknik ve tarımsal yardım yapmaya başlamıştı ve hatta Grenada’nın ulusal stadyumunu inşa için gerekli finansmanı sağlamıştı. Gizli askeri antlaşma, Maurice Bishop’un 1983 yılında Kuzey Kore’yi ziyareti sırasında imzalanmıştı. Sovyet, Çekoslavak ve Kuzey Kore silahlarına sahip olan Grenada yönetimi herhangi bir Amerikan müdahalesinde karşı koyup Amerikan güçlerini yenebileceklerini düşünmüştür. Grenada’ya Amerikan askeri müdahalesi olduğu sırda Grenada’da 600 Amerikan tıp öğrencisi bulunuyordu ve Amerikan askeri müdahalesinden altı gün önce adada daha aşırı soldaki Stalinistçi bir grup askeri darbe yapmıştı. Amerika bu gelişmeyi Küba’dan sonra Karayipler bölgesinin dengesini sarsacak bir olay olarak gördüğü için müdahale etmişti.

Kuzey Kore bu olayla sarsıldı. Amerika’nın küçük bir sosyalist devlete dahi toleransının olmadığını algıladı. Kuzey Kore’de Amerika aleyhine yoğun bir propaganda başlatıldı. Güney Kore’de ve Japonya’da önemli askeri üsleri bulunan Amerika Kuzey Kore’ye de müdahale edebilirdi. Amerika sık sık, Kuzey Kore’nin birleşmek istediği Güney Kore ile ortak askeri manevralar yapıyordu. Amerika’yı caydırmak için daha güçlü bir silaha gereksinme vardı.

1986 yılında Kuzey Kore, Atom Enerjisi Endüstrisi Bakanlığını kurdu. Çin, tahminen Pakistan’a yaptığı yardımı Kuzey Kore’ye de yaparak, bu ülkenin nükleer silahlara sahip olmasını sağladı. Amerikan işgalini ancak nükleer güce sahip olmak durdurabilirdi.

Günümüzde, Kuzey Kore’nin sürekli füze denemeleri yapmasının ve Amerika’yla boş ölçüşmeye girmesinin nedenleri arasında Amerika ve Çin arasında Güney Çin denizinde girişilen mücadele yatmakta olduğu tahmin ediliyor. Amerika, Güney Kore’yi yanına alırken Japonya’nın tekrar askeri yapılanmasına izin veriyor ve Japonya’da milliyetçi akımları destekliyor. Güney Kore’ye, Başkan George H.W.Bush döneminde (1991) kaldırılan orta menzilli savunma füzelerinin yeniden yerleştirilmesi hem Çin’i hem de Kuzey Kore’yi telaşlandırıyor. İşin ilginç yanı Amerika’yla yaptığı savaşta  3 milyon Vietnamlıyı kaybeden Vietnam Çin’e karşı Amerika’nın yanında yer alıyor. 

Olaya Amerika tarafından bakacak olursak ortaya çıkan resim başka gözüküyor. Amerika’nın iki Kore’yi birleştirme politikasında vazgeçmeyen Kuzey Kore’yi nükleer gücüyle birlikte olduğu gibi kabul etmesi imkansız gözüküyor. Böyle bir durumda Amerika Güneydoğu Asya’da etkinliğini kaybedecek demektir. Olaya bir başka yönden bakarsak Amerika dolaylı olarak Çin’i sıkıştırıyor ve Pasifikteki kademeli güç yerleşimi büyük bombardıman uçaklarıyla sağlamlaştırıyor. Amerika’nın büyük bombardıman uçaklarını yerleştirdiği Pasifik’teki en önemli üssü Guam adasında. Kuzey Kore’de füzelerle Guam’ı hedef aldığını belirterek Amerika’yı ve dolaysıyla Japonya’yı sıkıştırıyor. Bir üçüncü yönden olaya bakarsak Rusya ile olan ilişkileri yüzünden sıkışan Trump sert söylemleri ile Amerikan kamu oyunun ve Kongrenin dikkatini Kuzey Kore’ye çekerek atlamaya çalışıyor. Amerikan yönetiminin iyi bildiği bir husus, Kuzey Kore’nin blöf yapması. Ancak, Amerika’da bir saldırı durumunda Çin’in ve Rusya’nın cevap vereceğini biliyor. Batı basını, Ortadoğu göçmenlerinin dışında yeni bir konu bulmak zevki ile Kuzey Kore olayında Amerika’nın blöf yaptığını bile bile kendi kamu oyunu oyalıyor.