​KUR MANİPÜLASYONU

Yusuf DİNÇ 31 Eki 2017

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
Kur üzerine manipülasyonlar geçen hafta gündemi hayli işgal etti.

Kur üzerine manipülasyonlar geçen hafta gündemi hayli işgal etti. Bu manipülasyonların karşılık bulmasının ve etkili olmasının iki kaynağı bulunur.

Birincisi haberin kaynağı olarak bahsedilen kişidir. Bu kişi Amerikan Hazine/Maliye bakanıdır. Ya da ekonomiden sorumlu hükümet üyesi denebilir. Genellikle bu profil tekniktir. Parasal işlerde ismi/makamı ön plana çıkar. Veriler ve belgelerle konuşur. O yüzden bir spekülasyon kaynağı olarak görülmez ve düşünülmez. Fakat Trump kabinesinde bu görevi alan isim teknik bir profilden çok siyasetçi olarak ön plana çıkmaktadır. Mesela bu hafta Körfez turuna çıkmaktadır. Dış işlerinden beklenen bir seyahat yaparak Emirlikler, Suudi Arabistan ve Katar ziyaretinde bulunacaktır. Bakanlığı bakımından ilginç bir profildir. 

İlgili bakanın bu özelliği nedeniyle manipülasyona konu haberin, kaynağının doğru olabileceğinin düşünülmesi manipülasyonun başarısındaki birinci unsurdur.

İkinci olarak manipülasyonun üzerine kurulduğu haber bankalarla ilgili olması nedeniyle hedefi on ikiden vurmuştur. 

Çünkü; Türkiye portföy yatırımları bakımından Borsa İstanbul’daki pazarlardan yararlanır. Portföy yatırımları cari açığı sürdürmek açısından önemlidir. Tahvil pazarı yüksek faizle sürdürülür. Pay senedi pazarıysa yüksek performansıyla ilgi toplar. Fakat pay senedi pazarında homojen bir yapı yoktur. Türkiye’de kurumsallaşmış işletmelerin azlığı ve bilanço şeffaflığı sorunu pay senedi pazarının gelişimini sınırlamıştır. Elimizde ancak banka ağırlıklı bir yapı kalmıştır.

Yani Borsa İstanbul pay senedi piyasası demek büyük oranda banka payları piyasası demektir. Grafiklerden trenddeki benzerlikten bu husus anlaşılabilir. Hacimler üzerinden incelendiğinde de ulaşılacak netice birkaç kote şirket dışında aynıdır. Artık pay piyasasında homojen bir yapı çıkarmamız gerekmektedir.

Manipülasyona bankaları konu etmek Türkiye’de makro göstergeleri oluşturan borsa endeksini etkilediği gibi portföy yatırımları üzerinde belirleyici olmuştur.

Bu ilişkiler manipülasyonun başarısının tamamlayıcılarıdır. Üstelik mesele spekülasyon değil manipülasyondur. İlgili bakanın yalanlamalarıyla da boşa çıkmıştır. 

Ancak manipülasyon mekanizmaları sorgulanmalıdır. Dahası manipülasyonun altını doldurmaya yönelik çıkış ve söylemlerin sorgulanması manipülasyonun kendisinin sorgulanması kadar önemlidir.

Ekonomi yönetimimizin de doğru bilgilendirmeler ve düzenlemelerle 15 Temmuz’dan bu yana işlek olan uluslararası manipülasyonun önünü kesmesi gerekir. 

yusuf2