Kemal Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’ye destek yürüyüşü Maltepe’deki mitingle sona erdi.

“Adalet” kamuflesi altında FETÖ’ye destek yürüyüşü olduğunu Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarından anlayabiliyoruz.

Kemal Bey’in istediği “adalet” terör suçlarından yatanların salınması, terör örgütlerine yardım ve yataklık edenlerin beraat etmesi ve FETÖ’yle PKK’nın bir çeşit aklanmasından ibaret.

Mitingde okumuş olduğu on maddelik “manifestodan” da bunu çıkarabiliriz.

PKK elebaşlarının alenen desteklediği, FETÖ teröristbaşı Gülen’in açık mesajlarla Kılıçdaroğlu’nu motive ettiği bir mitingden bahsediyoruz.

Uluslararası arenanın, HDP’nin ve diğer terör örgütlerinin desteğini de ekleyin buna.

Peki buna rağmen kaç kişi toplayabildi oraya Kılıçdaroğlu?

Sadece 175 bin… Valiliğin bu resmi rakamı açıklamasına rağmen Maltepe’de 3 milyon kişinin hayalini görenlerde var tabi…

Onu da bazı CHP milletvekillerinin Erdoğan’ın Yenikapı mitingi fotoğraflarını Maltepe mitingi diye yutturmasından anlıyoruz.

Oradaki kalabalığa bakıp içlerinden derin bir “ah” çektilerse ne alâ ama görünen o ki 25 günlük bir yürüyüş fiyaskoyla sonuçlanmış oldu.

Kılıçdaroğlu ise terör örgütlerinin desteklediği bir yürüyüşü gerçekleştirerek tarihe kara bir leke olarak geçti.

Utanır mı derseniz… Utanacağını sanmam çünkü günün sonunda Kılıçdaroğlu kasetle gelmiş olduğu koltuğunu garanti altına aldı.

Mitingden çıkan tek sonuç bu!

***

Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler arasında FETÖ’nün çok net bir şekilde yer aldığını gördük.

Firari FETÖ’cü Tarık Toros’un “genel başkandı, lider oldu” mesajı bir kenarda dursun, yine aynı şekilde firari FETÖ’cü Önder Aytaç’ın “Kılıçdaroğlu bizden birisi gibi halkın içinde” mesajlarına şahit olduk.

FETÖ’nün alenen desteklediği, PKK elebaşlarından Mustafa Karasu’nun “adalet yürüyüşü doğru bir adımdır” dediği, HDP’nin kitlesel olarak katılma kararı aldığı bir yürüyüşten “adalet” çıkar mı?

Çıkmaz.

Kemal Kılıçdaroğlu’nun da böyle bir derdi yok aslında. Onun tek derdi mitingde de söylediği gibi “sokaktan” başka bir şey değil. Milleti sokağa dökerek kırdırmanın, kaos yaratmanın ve 15 Temmuz’da bunu gerçekleştiremeyenlerin eksik kalan işini gerçekleştirme derdinde.

Zaten son olarak 15 Temmuz’da havalimanından FETÖ’cülerin tankları çekmesi sonucu tüyen Kılıçdaroğlu’nun 15 Temmuz’u nerde ve nasıl geçirdiğinin görüntüleri de çıktı.

Muhtemelen Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde “darbe olursa tankın üstüne ilk ben çıkarım” diyen Kılıçdaroğlu tankların milleti vurmasını televizyondan seyrederken görüntüleniyor.

Millet sokakta can verirken Kemal Bey “güvenli evde” klimalı bir şekilde sinema izler gibi darbenin gidişatını takip ediyor.

Ve işte buna da ana muhalefet partisi diyorlar…

Yerseniz!

***

Kemal Kılıçdaroğlu’na destek verenler arasında sadece kendi cenahı yoktu, bizim cenahtan da bazı isimler ne yazık ki kendisine desteğini esirgemedi.

Sokak çağrısı yapılan bu FETÖ’ye destek yürüyüşünü “anlamamız gerektiğini, taleplere kulak vermemiz” gerektiğini yaklaşık bir ay boyunca yazıp durdular.

Ve günün sonunda Kılıçdaroğlu’na yürüyüşü “olaysız bir şekilde” bitirdiği için teşekkürlerini eksik etmediler.

Neyin teşekkürüydü bu anlamak imkânsız.

Kılıçdaroğlu’na yapması gerekeni yaptığı için mi teşekkür edilecekti?

Ne bekliyorlardı yani, sokakları yakıp yıkmasını, geçtiği yerlerde katliam yapmasını mı?

Eskiden ana amiral gemisine duydukları aşağılık kompleksini şimdi hiç geciktirmeden açık bir şekilde CHP’ye duyar oldular, gizli Erdoğan nefreti onların maskelerinin düşmesine de sebep oldu.

Bu kadarı da fazla diyeceğim ama diyemiyorum.

Öyle bir hale geldiler ki insan artık hayret bile edemiyor.

En iyisi biz Kemal Bey’e dönelim ve şu soruyu soralım:

15 Temmuz darbe girişimi gerçekleşene kadar FETÖ’cü kanallardan inmeyen, FETÖ’nün medya yapılanması kapsamında şuan tutuklu bazı “gazeteci” kılıklı kişilerle program yapan, FETÖ’ye FETÖ denmesini bile eleştiren ve son olarak FETÖ soruşturmaları kapsamında gözaltına alınan CHP’li Koray Çalışkan için de yürüyecek misin?