KOALİSYON GÜNLERİNİ HATIRLATTILAR

Ekin GÜN 10 Mar 2023

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Meral Akşener'in masadan kalkmasının ardından da tekrardan geriye dönüş sürecinde de estirilen rüzgârın suni olduğu bir gerçek.

Sosyal medyayı Türkiye dışından takip eden biri TİP’in ya da hiç olmazsa muhalefetin iktidar olduğu bir ülke sanır. Oysa sosyal medya birkaç yüz bin kişinin kişisel siyasi egolarını tatmin etmek üzere kullanılan bir aygıt.

Meral Akşener’in masadan kalkmasının ardından da tekrardan geriye dönüş sürecinde de estirilen rüzgârın suni olduğu bir gerçek. Sokakta bunun karşılığı nedir? Aslında ona bakmak gerekir.

En küçük fikir ayrılığında bile iplerin kopma noktasına kadar giden süreci “yüzüme ışık geldi de ondan öyle çıkmışım” diye açıklamak belki muhalefet amigolarını inandırabilir. Çünkü inanmak istediğinizde gerçeğin ne olduğunun bir önemi yok, inanırsınız işte, ezberler üzerinden gitmenin bir konforu vardır.

Oysa sokakta koalisyon günlerini en yakından yaşayanların gözünde masadaki  fırtına olumsuz bir nostaljik etki yaratmadı desek yalan olur. Şimdi en küçük bir tartışmada dört gün boyunca kendi aralarındaki krizi çözmeye enerji ayıranlar hangi ara Türkiye’nin problemlerine vakit ayıracak?

AMAÇ SEÇİM KAZANMAK MI?

Sorunun çözülmesi (o da çözüldüyse) sokağı buna ikna edebilir mi bilinmez. İşin açıkçası pek sanmıyorum. Seçmen mantığı neticede çok basittir, seçtiği kişinin kişisel sorunlarını umursamaz, kendi sorunlarını ivedilikle çözmesini ister. Bu mesajın da seçim öncesi verilmesi gerekir.

Belki de onu sormak gerekiyor: Altılı masanın seçim kazanma gibi bir derdi var, orası doğru, peki ülkeyi yönetme gibi bir derdi var mı? Bugüne kadar ki manzaradan böyle bir çıkarım yapmak mümkün değil. 15 Mayıs’ta ne yapacaklarına dair bir planları yok. Bildiğimiz tek şey İstanbul Sözleşmesi’ni ilk bir gün içerisinde tekrar yürürlüğe alacakları, o da kendi projeleri değil, AK Parti’nin kazanımlarından biri.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ise sadece seçimi değil, seçimden sonrasını dadüşünecek projelerin peşinde koşuyor. Depremin yaralarını bir taraftan sararken deprem bölgesini tekrardan ayağa kaldırmak için seçmeninden bir yıl süre istiyor. Bir vaadi ve söyleyecek sözü var. Aynı şeye muhalefet cephesinde rastlamıyoruz.

BELİRSİZLİK VE KRİZ VAAT EDİYORLAR

Meral Akşener, Fatih Altaylı’nın  programında açıkladı. Cumhurbaşkanı bir bakanı görevden alırken, o bakanın genel başkanına da danışacakmış. Buna uzlaşma kültürü deniyormuş. Oysa seçilmiş cumhurbaşkanına verilen hak aynı zamanda çalışacağı kişileri seçmesi. O genel başkan buna izin vermezse ne olacak? Cevap basit, halk kendini yeni bir krizin ortasında bulacak.

Öte taraftan yeni bir vaat önermeyi bırakın, kendi vaatlerinden de vazgeçiyorlar. Kemal Kılıçdaro ğlu, “partili cumhurbaşkanlığına” en başından beri karşıydı. Şimdi ise masadan çıkan sonuca göre “güçlendirilmiş (bu ne demekse) parlamenter sisteme” geçişe kadar cumhurbaşkanı partisinin genel başkanı olmayı sürdürecek.

Daha cumhurbaşkanı olmadan sözünden vazgeçen birinin, günü geldiğinde “güçlendirilmiş parlamenter sistemden” geçmesi mümkün olabilir mi? Olur ya da olmaz ama seçmen algısına göre netlikten daha çok belirsizlikleri güçlendirdikle ri kesin.

Seçimin kilit partisi onlar adına HDP olacak. İYİP  sebebiyle HDP aday çıkarma yoluna giderek hem seçimi ikinci tura bırakmayı amaçlıyorlar, hem de İYİP seçmenini HDP etkisinden kurtarmaya çalışıyorlar. Seçmeni homojen olarak kabul etmenin türlü dezavantajları var, her şeyden önce olaya organiklikten uzak bir şekilde yaklaştıkları da su götürmez bir gerçek.

ekingun@yenibirlik.com