KIŞ ŞARTLARI MUTFAKTAKİ YANGINI KÖRÜKLEMİŞ!

Fehmi KETENCİ 16 Oca 2017

Fehmi KETENCİ
Tüm Yazıları
Yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken vaat edilenlere kanarak neler umduk, neler bulduk?

Yeni bir yılı karşılamaya hazırlanırken vaat edilenlere kanarak neler umduk, neler bulduk. Artık gelenek haline gelen yeni yıl ekonomik hareketlerinin neler olacağını bir an unutup ne hayaller kurduk.. Bugünlere bir bakalım ve yapılanları kısaca gözden geçirelim. Çok net olarak görebileceğiz ki dar gelirli, fakir fukara umduğunu deği, umduğundan daha da fazlasını (!) zoraki bulmaya mahkum edilmiş, tam anlamıyla sahipsiz, ekonomi canavarının eline teslim edilmiş bir yıl yaşayacak.

Günümüzün en moda kelimesi “zam”.

Nasıl olmasın ki? Baksanıza fırsat buldukça zam yapmayı kafasına koyan ve dargelirli, fakir fukaradan kaşıkla verip kepçeyle alma yöntemini tercih eden bir yönetimle karşı karşıyayız…

Düşünün; aylardır biraz düzelecek ümidiyle bu günleri bekleyen dar gelilinin karşısına çıkarılan tabloya bakın. En önemli kaynak olarak görülen petrol fiyatlarına yapılan zamlar üzerine kurulu ekonomik politikaların soncuna kalkınma diyenlerin her halde bir bildikleri vardır. 

Bu yıla girerken emekli işçiye bir yıl için toplam verilen yüzde on civarındaki zammın tasarlanan bütçede yarattığı büyük açığı kapamak için ilk iş olarak ve de en kolay yol olarak petrol zammıyla işe başladılar. Emekliye bir yıl için toplamda yüzde on civarında zam verildi ve asgari ücret biraz iyileştirildi ya, kat be kat fazlasıyla geri alınma planları hemen yapılmaya başlandı ve ilk iş olarak da petrol ürenlerine adına küçük dedikleri zammı yerleştirdiler. Bu arada tüketicinin elinde olmayan, özelleştirilen zorunlu tüketim hizmetlerine yapılan zamları ise takip etmek o kadar zorlaştı ki.. Özellikle elektrikte yapılan fatura üzerindeki minicik(!) oynamalar artık alışkanlık haline geldi.

Petrol ürünlerine sık aralıklarla yapılan zamların geçtiğimiz yıl toplamında hatırı sayılır ve yoğun bir şekilde hissedilecek oranlara ulaşması, bundan etkilenen bir çok zincirleme zammı da beraberine getirdi. 

Artık bu klasik zamlara alıştık, pek acıtmıyor gibi.. 

Artık acıtan başka zamlar var ki son zamanlarda en çok konuşulanlar oldu.. 

Özellikle yağmurların, kar yağışının yarattığı doğal olumsuzlukların, yaşamı devam ettirecek günlük tüketim maddelerinden olan başta sebze ve meyveye etkisi dayanılır gibi değil.. Mutfakta tam anlamıyla yangın var. Vatandaşın ucuza alabilmek için tek dayanağı olan semt pazarları da bu yangını körükleyen hale geldi.. Pazarda sebze, meyve fiyatlarının özellikle İstanbul’da, neredeyse misli fiyatlara çıktığın, semt pazarlarındaki fiyatları yansıtan haberlerde rahatlıkla görebiliyoruz. 

Günlük olarak en çok kullaılan bazı sebzelerde, özellikle domateste, biber, patlıcana, ıspanak, karnabahar, semiz otu gibi mutfakların vazgeçilmezlerinden olan bu sebzelerde fiyatlar almış başını gidiyor.

Bununla ilgili mazeret ise geçtiğimiz günlerde güney bölgelerimizde, seracılığın yoğun olarak yapıldığı Mersin ve Antalya’da yaşanan sel olaylarının seralara zarar vermesi.

Eskiden bazı zaruri tüketim maddeleri, stokçuların elinde istendiği gibi fiyatlandırılarak çarşıda pazarda kontrolden çıkan fiyatlarda satılabiliyorlardı.. Görünen o ki, şimdi kış şartlarından etkilenen seralardaki bu olumsuzluklar sebze ve meyvelerde yokluklara neden olacak.. Neredeyse pazar satış fiyatı olarak iki misline çıkan bu tüketim maddeleri yaşamını zorluklarla sürdürmeye çalışan dar gelirliyi iyice bunaltmaya başlayacak.. 

Anlayamadığım, selden zarar gören sebze ve meyve satışa sunulamayacak kadar az ve bulunamayan olmalıydı. Ama öyle değil. Çarşı pazar bu zorunlu tüketim maddeleriyle tıka basa dolu, yani yokluktan söz edilemez ama, fiyatlar neredeyse iki misline çıktı.

Yoksa bu durumdan vazife çıkarıp ortamı zorlaştıranlar mı iş başında?

Sorumlular buna bir el atsalar iyi olacak.