KIRILGANLIK VE FAİZ

Yusuf DİNÇ 18 Şub 2020

Yusuf DİNÇ
Tüm Yazıları
IMF yerine özellikle gerçek kırılganlıklar karşısında ekonomilere faizsiz bir çekme hakkı sağlayan mekanizma geliştirilmelidir.

Ekonomi literatüründe kırılganlık kavramı ani sonuç oluşturabilecek negatiflikleri ifade etmek özelinde yaygın olarak kullanılır. Kavramın temel kullanım alanı genellikle ülke bazlı incelemeler gibi görülür. Gerçekse sonrasında menfaat elde etmek üzere birden fazla hedef ülkeyi gruplamada kullanılan bir tür silah olduğudur. Bu silah adeta bazı ekonomilerin kafasına dayanan bir argümandır.

Önce Kırılgan 5 olarak Türkiye ve gerçek anlamda potansiyeli olan diğer birkaç ekonomi (Türkiye, Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya) bu gruplama altına alınmış sonra yeni kırılgan beşli şeklinde hedef ülkeler revize edilmiştir. (Hatta sorunlu onlu (Tayvan, Singapur, Rusya, Tayland, Güney Kore, Peru, Güney Afrika, Şili, Kolombiya, Brezilya) gibi farklı grup isimleriyle daha fazla sayıda hedef de belirlenmiştir.)

Ülkeler böyle kategorize edildikten sonra ya kontrol edilmekte yahut Feridüddin Attar’ın ifadesiyle “alçakça bir menfaat arayışı” ile kapitalist sömürü aleti –faiz- üzerinden çıkarcılık hedefi haline getirilmekteler. Faiz, kapitalist teorinin tekâmülünün, motoru enflasyon olan tek aracıdır. Kapitalizm, kendi çevresini borç verirken düşük faizle, mevduat toplarken ise “kırılgan” ülkelerden alacağı yüksek faizle tatmin etmektedir. Modelin sürdürülebilirliği saçma sapan reyting ölçümlemelerine ve işte bu tarz suni kırılganlık argümanlarına bağlıdır. Can çekişmekte olan bu zayıf kurgu kendisini kurtarmak için kritik ifadelerle ekonomileri role sokmaktadır. 

Fakat kırılganlık denilen şeyin bihakkın bir “iktisadi gerçekliği” ifade etmesi gerekmektedir. Potansiyel bir kırılganlık değneğini ekonomilerin üzerinde sallamak kapitalist bir tutumken asıl kırılganlığın Çin’in yaşadığı türde bir durum olduğu görülmektedir. Buna göre kırılganlık ekonominin içerisinde bulunduğu zorluklardan faiz gibi yararlar sağlamanın aracı olarak değil dayanışma ve yardımlaşma ihtiyacının ifadesi olarak kullanılmalıdır. Çünkü bu perspektiften tüm ekonomiler kırılgandır. Bu tür yahut daha başka bir afet ile her ekonomi karşılaşabilir ve tüm ekonomiler kırılgan değerlendirmelerinin muhatabıdır. Dünya buna karşı refleks geliştirmek durumundadır.

IMF yerine özellikle gerçek kırılganlıklar karşısında ekonomilere faizsiz bir çekme hakkı sağlayan mekanizma geliştirilmelidir. Türkiye böyle bir projeye öncülük edebilir. Tüm ekonomilerin ve herkesin yararına olacak böyle bir fon İstanbul Finans Merkezi projesinin de bir bileşeni olarak görülebilir. Türkiye ve dostları bu başlıkta adım atmalıdır.