AK Parti çok belli ki geniş kapsamlı bir yenilenme hareketine başlıyor.
AK Parti çok belli ki geniş kapsamlı bir yenilenme hareketine başlıyor. İlk olarak ele alınan ise belediye başkanları. Çünkü görünürdeki ilk seçim o. Kimse kimseyi kandırmasın. Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. Sanki belediye başkanları kendi başlarına seçilmişler de kimse yerlerinden alamazmış gibi davranmanın alemi yok. Onlar değil mi seçim zamanları bin türlü yol ile “Beni aday gösterin ne olur” diyen.
Bir iki ufak tefek yer hariç Türkiye’deki belediye başkanlarının tümü parti iradesi ile seçilirler. Halk da yüksek oranda partilere oy verir. Hele büyük şehirlerde. Bu durum AK Parti’de daha da belirgindir. Çünkü parti iktidardadır ve lideri, diğer tüm liderlerin toplamından daha etkindir. Lider, partiyi yükseğe çekmektedir. Yerel yönetimlerde, davul Sayın Erdoğan’ın boynunda, tokmak başkalarının elindeyken yaşamak kolay. Ama iş matematiğe geldiğinde tüm hesaplar alt üst olur. Partiyi aşağıya çeken biri olduğunda ne yapılacaktı yani? “Bir kere seçildi. Çaresiz 5 yıl bekleyeceğiz” mi denmeliydi?
Bu uygulamanın siyasi getirisi olur, götürüsü olur. O ayrı tartışma. Bu da göz önüne alınmıştır elbet. Seçimlerin hiçbir hesap yapılmadan şansa bırakıldığını düşünecek kadar saf mısınız?
2019 diğerlerinden çok farklı bir yıl. Çünkü, yüzde 1 bile belirleyici olacak. İktidarın halka en çok temas eden kısmı belediyeler olduğuna göre aksayan bir yön varsa bir partinin kendi eliyle listeye koyduğu başkanı değiştirmesi gayet doğal geliyor. Belediye Meclisleri toplanıp yeni başkanı seçiyor. Başkan “Halk iradesi” de, Belediye Meclisleri değil mi yani?
Kimileri meğer ne çok severmiş ‘halk iradesi’ni. Şimdiye kadar durmadan saydırdıkları kimi başkanlar değiştiğinde veya değişeceği konuşulduğunda bir anda ortaya çıkıverdiler. Siz saydırırken halk iradesi yok muydu?
İktidar partisinde durum bu. Peki ya muhalefet? Keşke muhalefet partileri de benzer bir yöntem denese. Başarısız buldukları belediye başkanlarını değiştirse. Çünkü ağır cepheleşmeden kaynaklanan oy yığılmaları ile sahip oldukları belediyelere hiç özen göstermedikleri ortada. Çeşitli parti içi pazarlıklarla aday gösterilmiş kimi başkanlar “Nasılsa bir daha olmaz” deyip bırakın çalışmayı sokağa bile çıkmıyorlar.
Yani anlayacağınız yerel yönetim ilkesel olarak demokrasi ile çok güzel giden bir “Sos”. Ama asıl olan, ana yemek. Sos kimi zaman yemeğin tadını güzelleştiriyor. Kimi zaman da bozuyor.