​KİM GÜÇLÜ: EVETÇİLER Mİ, HAYIRCILAR MI?

Erol ERDOĞAN 18 Şub 2017

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
Cumhurbaşkanlığı (başkanlık) sistemine geçişin oylanacağı 16 Nisan 2017 tarihli referanduma iki aydan daha az kaldı.

Cumhurbaşkanlığı (başkanlık) sistemine geçişin oylanacağı 16 Nisan 2017 tarihli referanduma iki aydan daha az kaldı. Sokaklar, ekranlar, gazete sayfaları her geçen gün daha da hareketlenecek. Bu yazıda evet ve hayır cephelerinin avantaj ve dezavantajlarını yazdım. Bakalım, tespitlerimi paylaşıyor musunuz veya sizin ekleyecekleriniz var mı?

EVET CEPHESİNİN ÜSTÜNLÜKLERİ

16 Nisan 2017 tarihli referandumda, evet kampanyasının en büyük imkânı, Recep Tayyip Erdoğan’ın söz gücü ve toplumu etkileme yeteneği olarak gözüküyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin ve MHP teşkilatlarının Cumhurbaşkanlığı sisteminin paydaşı olması ve aktif kampanya yürütecek olması da evetçilerin avantajlarından. MHP ve AK Parti’nin, oy toplamının 1 Kasım 2015 seçimleri ölçü alındığında, % 61’i bulması da, ciddi bir üstünlük olarak göze çarpıyor. Güçlü organizasyon firmaları ve çok sayıda kamuoyu araştırma firmasıyla çalışıyor olmaları, her iki partinin teşkilat yaygınlığı, bürokrasi ve medya etkinlikleri de evet cephesinin avantajları arasında sayılabilir. 

Evet cephesinin dezavantajlarını ise şöyle tespit ettim. Hayır cephesinin daha önceden kampanyaya başlamış olması ve bazı algıların (tek adam vb.) yaygınlık kazanması. AK Partili ve MHP’li yetkililerin, Cumhurbaşkanlığı sistemini savunurken, genelde, “Aslında şöyle” tarzında savunmacı dil kullanmaları. MHP’li bazı vekillerin ve bazı parti yöneticilerinin hayır oyu vereceğini açıklamaları.

HAYIR CEPHESİNİN ÜSTÜNLÜKLERİ

Hayırcılar, kampanyaya aylar önce algı inşasıyla başladılar. Üç-dört olgu üzerinden yürüyen çalışmalar, hayırcılar için şu ana kadar avantajdı. Erkenden başlattıkları çalışmalar, düzenli bir kampanya olmasa da, medya ve toplumda karşılık buldu. Oluşan algılar, yer yer AK Parti ve MHP’lileri de etkiledi. Bundan dolayı evet cephesi sıklıkla savunmacı dil kullanmak zorunda kaldı. Ancak, hayır cephesinin argümanlarının eskimesi ve evet cephesinin algılara, bundan sonraki günlerde, hem algı hem de bilgilendirici yöntemlerle cevap verecek olması, hayır cephesinin zayıf yönü olarak gözüküyor. Hayır cephesinin güçlü yönlerinden biri Saadet Partisi’nin hayır vereceğini açıklamış olması. Genel Başkan Temel Karamollaoğlu’nun üslubu etkili olmuşa benziyor. 

Hayır cephesinin dezavantajları olarak kaydettiklerim ise şunlar. PKK’nın hayır çağrısı yapması. CHP’nin zayıf bir kampanya yürütecek olması. Hayır cephesinde yer alan partilerin (CHP, Saadet, HDP) kampanyada işbirliği içinde olmamaları. Güçlü eleştirel dil kullanmalarına rağmen alternatif ortaya koyamamış olmaları. 

KARARSIZ DEĞİL İKNAYA AÇIK

Anket firmaları genelde ‘kararsız seçmen’ unsurunu önemser. Kararsız seçmen olgusu, biraz da öngörülemezliğin açıklama aracıdır. Danışmanlığını yaptığım ARGETUS’un 16 Nisan anketlerinde, ‘kararsız seçmen’i tespit etmenin yanı sıra ikna olmaya veya propagandaya açık yani ‘kararını gözden geçirebilecek seçmen’ profilini tespit etmeye dönük sorular üzerinde çalıştık. 16 Nisan referandumunu, partilerin, kararını gözden geçirmeye uzak olmayan seçmen ile kurduğu iletişim belirleyecek.

YETMEZ AMA EVET EKSİKLİĞİ

2010 referandumuna göre 16 Nisan 2017 referandumunun en büyük farkı, “Yetmez Ama Evet” tarafının olmayışıdır. 2010 referandum sonuçlarında bu grup hayli etkili olmuştu. Son etapta, böyle bir toplumsal çizgi oluşur mu, bilmiyorum.