KILIÇDAROĞLU, BÖYLE ŞEYLERİ HİÇ SEVMEZ

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
Kılıçdaroğlu'nun her seçim yenilgisinden sonraki sessizliği, bu seçimdeki "başarı"ya rağmen uzun sürdü.

Hani Mart’ın sonu bahardı?!

Hatta bahar gelmişti de, yaz gelecekti!

Sanki herşey “uzun metrajlı 1 Nisan şakası” gibi.

Türk demokrasisi belki de en hareketli ve gergin seçim sürecini geçiriyor. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Beka sorunu” uyarına karşı yapılan “Ne bekası canım!” meâlindeki hafife almalar, son bir haftada yaşananların ardından Devlet Bahçeli’nin haklı olduğunu gösterdi.

Her istediği hemen olsun diye mızmızlanan zamâne ergenleri gibi “mazbatam da mazbatam” diye tutturan Ekrem İmamoğlu’nun 1 Nisan 2019 Pazartesi’nden beri yaptıkları âdeta filmlere konu olacak cinsten. Torunlarımıza anlatacak ilginç bir hâtıramız daha oldu.

Anıtkabir’deki bakkal defteri değil

Ekrem İmamoğlu, İstanbul’u ve Türkiye’yi Beylikdüzü’nden ibâret zannetmiş olacak ki, ilçe sınırları dışında “top koşturma” hevesine kapılır kapılmaz ofsayta düştü. Futbol yorumculuğu zamanlarından kalan bir alışkanlıkla, doksan dakikayı bir hafta konuşan yorumcular gibi, seçimler sonrasında yaptıkları dikkat çekiyor. Seçim sürecinde İstanbul’da miting yapmayan Ekrem İmamoğlu’na nedense artık İstanbul dar geliyor. Ankara senin, İzmir benim dolaşıyor.

Beylikdüzü ilçe belediye başkanı sıfatıyla Anıtkabir’e kaç defa gitti ve defteri imzaladı, bilmiyorum ama, yanlış bir taktik hatâsı sonucunda bütün şimşekleri üzerine çekti. Mansur Yavaş bile Anıtkabir’e gitmezken, Ekrem İmamoğlu İstanbul’dan kalkıp Ankara’ya gitti ve Anıtkabir Komutanlığı’na yanlış bilgi vererek defteri resmî olmayan sıfatıyla imzâladı.

CHP’de çarklar çalışıyor

Ekrem İmamoğlu, seçimlerden önce katıldığı bir televizyon programında CHP genel başkanlığı konusundaki soruya “siyâsette her şey mümkün” cevâbını verince, bir anlamda kendi ayağına sıkmış oldu. Bunun üstüne bir de geçen hafta arası BBC’ye verdiği röportajda 2023’deki cumhurbaşkanlığı adaylığı soruna “God knows” (Allah bilir) cevâbını verince, CHP’ de “Ne diyor bu yahu!” diye dikkat kesilenlerin sayısı içten içten artmaya başladı.

Kılıçdaroğlu’nun her seçim yenilgisinden sonraki sessizliği, bu seçimdeki “başarı”ya rağmen uzun sürdü. Kılıçdaroğlu, seçim kazanmadan genel başkanlıkta oturma konusunda tecrübe ve beceriyle âdeta erketeye yatmış gibi. Meydanı Ekrem İmamoğlu’na bırakıp onun “aleyhinde delil olarak kullanılabilecek” şeyler söylemesine zemin bırakıyor.

Mazbatısız başkanlık yapıp “cin olmadan adam çarpma” hevesine kapılan Ekrem İmamoğlu, tam da “Binali Yıldırım’ı yendim” derken, karşısında buzdağından çok daha büyük bir kitlesi gözükmeyen bir CHP ile karşılaşmak üzeredir.

Her ne kadar Fox TV ve Sözcü gazetesinin açık hesap desteğini almış olsa da, Ekrem İmamoğlu her hareketiyle kendini daha da bağlıyor. Anıtkabir’deki çıkışından beklediği kamuoyu desteğini bulamayınca Eyüp Sultan’a giden Ekrem İmamoğlu, seçim öncesindeki Yâsin-i Şerif kıraatine benzer bir manevra yapmış oldu. Sözcü gazetesinin manşetten gördüğü fotoğrafta “dini istismar ile uzaktan yakından alâkası olmayan”(!) bir imâj sergileyen Ekrem İmamoğlu’nun gerginliği, Fransa, Almanya ve ABD’den sonra Yunanistan’dan gelen destek mesajlarına rağmen, gittikçe artıyor.

İlk günden “topal ördek”

ABD bürokrasisinden dünyâya yayılan ve Temsilciler Meclisi’nden çoğunluğu kaybeden başkanlar için kullanılan “topal ördek” tâbiri, Ekrem İmamoğlu için kesinleşmeyen ve gittikçe uzaklaştığı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için kullanılabilir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da, birkaç gün önce dillendirdiği bu tâbirle vurguladığı gibi, büyükşehir belediye meclisinde çoğunlukta olmadan icraat yapması mümkün gözükmüyor.

Ancak Ekrem İmamoğlu’nun topal ördekliğinin asıl sebebi, kendi partisi CHP’dir. Genel başkan adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Gel bakalım” diyerek “cumhurbaşkanı adayı” gösterip safdışı bıraktığı Muharrem İnce örneği dururken, Ekrem İmamoğlu’nun durumu korner atışında boşa çıkan kaleciye benzemektedir. Ekrem İmamoğlu, ya CHP’nin iç yapısını öğrenememiş ya da birileri ona çok kötü gaz vermiş. İlk günlerdeki heyecanlı çıkışlarından sonra kendini frenlemiş gözükse de artık o laflar ağzından çıkmış oldu ve bir yere not edildi. Sosyal medya üzerinden yaptığı canlı yayında bir takipçisinin bu konuda sorduğu soruya “durum zâten karışık” şeklinde cevap vermiş olması da vaziyete pek düzelteceğe benzemiyor.

Tacını alamadı

Hülya Avşar’ın 1980’lerin başında bir güzellik yarışmasıyla şöhret olduğu bilinir. Yarışmada kazandığı unvânı, daha önce başından bir evlilik geçmiş olduğu için geri alınmıştı. Ama Hülya Avşar, şöhret basamaklarını çıkmayı bilmiş, tâcın onu götüreceği yerlerden çok daha ileri gitmiştir ve hâlâ şöhretini korumaktadır. Ama Ekrem İmamoğlu, hem oyların yeniden sayılma karârı, hem de bu süreçte CHP’nin aktif bir destek tavrı sergilememesi sebebiyle, ellerinde çiçeklerle gelmeyecek sevgilisini bekleyen âşık durumundadır.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, seçimi tâkip eden günlerde, alışık olmadığımız bir süre medyadan uzak kalması da, Ekrem İmamoğlu’nu iyice spotlar altına getirmiştir.

Tüm bunlar olurken, “mazbatasız başkan” Ekrem İmamoğlu, medyadaki ve sanat dünyâsındaki kendi yandaşlarının verdiği geçici destek ve gaz ile biraz daha mesâfe katedebilir. Ama bu sırada CHP’nin rakip sevmeyen genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Mansur Yavaş’ın başkanlığı ile teselli olup muhtemel rakibi Ekrem İmamoğlu ile birlikte İstanbul’u da gözden çıkarmış olabilir. Zira Ankara, Antalya ve Adana’nın alınması ve İyi Parti’nin yarattığı hayâl kırıklığını fırsat bilip, Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifâkı’nın aldığı oyun üzerine oturması kuvvetle muhtemeldir. Böylece eli güçlenmiş olan Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu’nun genel başkanlık sevdâsıyla keyfinin kaçmasına izin vermeyecektir.