​KESTİRMEDEN

Mehmet Arif DEMİR
Tüm Yazıları
Aman yanlış anlaşılmasın "kestirme" derken erkek çocuklarına yaptırdığımız sünnet ameliyesinden bahsetmiyorum, kastettiğimiz; kısa yol, sonuca/amaca kolayca varmak için tercih edilen pratik çözüm mânâsına -kestirme.

Aman yanlış anlaşılmasın “kestirme” derken erkek çocuklarına yaptırdığımız sünnet ameliyesinden bahsetmiyorum, kastettiğimiz; kısa yol, sonuca/amaca kolayca varmak için tercih edilen pratik çözüm mânâsına -kestirme.

Eskişehir’de oynadığımız ve 3-0 mağlup olduğumuz “Buzlanda” maçından sonra, spor kamuoyu özelinde ve genelde tüm memleket sathında konuştuğumuz iki konudan biri “ne olacak bu Türk Milli Takımının hali?” olduğu için (diğeri İdlib Operasyonu) herkes karınca kararınca bir çözüm önermekte. Başta gazetemizin birbirinden güzide spor yazarları olma üzere, Bab-ı Âli’nin eski-yeni ne kadar kalemşörü varsa, hepsi içinde bulunduğumuz durumdan kurtuluş için harıl harıl reçeteler hazırlamakta. 

Durum biraz da görme engellilerin (eski devirlerde “kör” der çıkardık ama işin aslı öyle değilmiş) fil hayvanını tarif etmeleri gibi bir duruma dönüştü. Kimi büyük büyük abimiz ve amcamız filin hortumuna temas ettikleri için mübarek hayvanın tamamen hortumdan oluşan bir varlık olduğunu iddia ediyor, kimi ayaklarından bir tanesini yoklayarak, tüme varım yapıp “–yok yahu bu hayvan uzun, kıllı ve kalın bir direkten oluşuyor” diyebiliyor. Arka tarafta kalan ve kuyruk nâhiyesine denk gelen görme engelli kardeşlerimiz de ne desinler? – aaa bu hayvan sadece oynak bir kuyruktan ibaret değil miymiş? diye şaşalıyormuş hikayeye göre. Yani anlayacağınız hepsi haklı fakat bu haklılık; bütün hakkında fikir sahibi olmak için gerek ve yeter şart değil. 

Bizim spor ve skor yazarı abi ve amcalarımız tespit ve teşhislerinde son derecede haklılar. Evet eğitim şart, evet yabancı oyuncu sayısı tek başına etken değil, evet disiplin mâfiş, evet Lucescu hatalı kadro çıkardı, evet futbolcular formsuzdu, evet federasyon konuya hâkim değildi, evet evet evet. Sonuç:? 2002’den beridir gidemediğimiz bir organizasyon ve hem de burnumuzun dibinde yapılan bir Dünya Kupası. Elveda Rusya! 

Ülkenin ve toplumun toplam kalitesi ile doğru orantıda Milli Takım’ın performansı. İlimde, sanatta, teknolojide, toplum bilimlerinde, metrobüste, yaya geçidinde hangi karakteristik özelliklerimiz bize hâkimse ve ne yapıyor, nasıl yaşıyorsak, dünyanın geri kalanı ile aramızda ne kadar artı eksi fark varsa, sporda/futbolda da aynı durum geçerli. 

Ama hiç üzülmeyin bu sıkıntıdan kurtulmanın bir kolay ve “kestirme” yolu daha var. Hiç öyle uzun uzun sistemdi, alt yapıydı, üst yapıydı, şuydu, buydu diye sizi üzmeyecek ve kasmayacak bir yol: Hem de vakit kaybettirmeden 2020 Avrupa Şampiyonası ve 2022 Dünya Kupası katılım garantili bir yol. Ülkemizde ne kadar futbol altyapı organizasyonu varsa (Altınordu hariç) kapatıp, alt liglerin hepsini lağv edip, Süper Lig’de yabancı sınırını 3+1 günlerine döndürüp, yabancı antrenör istihdamını yasaklayıp, “Bismillah” diyeceğiz. Sonra Spor Bakanlığı, 5 yıllık bir kontratla Şenol GÜNEŞ’i Türk Futbolunun başına geçirecek ve kendisine hiçbir surette karışmayacak. Hoca’nın astığı astık olacak, kestiği kestik. (işte gerçek Türkiye Futbol Başkanlığı sistemi)

Böylece “fabrika ayarlarına” dönen Türk Futbolu, Şenol Hoca tarafından restore edilecek ve bize uygun bir düzene kavuşacak. Altyapı-üstyapı kurgusu, bütün milli takımlar için oyun sistemi, Avrupalı Türklerin oluşturduğu oyuncu havuzu, bu sisteme uygun antrenör eğitimi ve tüm stadyumların VAR ile donatılması dahil her şey Hoca’nın sevk ve idaresinde olacak. (Bu da olmazsa kapatalım dükkânı daha iyi.) İşte en kestirme yol. Yolumuz açık olsun.

Avrupa Şampiyonu olan Ampute Futbol Milli Takımımızı da can-ı gönülden kutluyorum.