KENTSEL DÖNÜŞÜM'E BAŞLAMAK İSTEYEN HERKESE KAPIMIZ AÇIK

Neşe BERBER 30 Eyl 2017

Neşe BERBER
Tüm Yazıları
​Bakan Özhaseki: Kentsel Dönüşüm'de 3 paydaşa iş düşüyor; halkımız, belediyelerimiz ve Bakanlığımız. Öncelikle herkes, evinin depreme dayanıklı olup olmadığını ölçtürmeli. Biz her türlü desteğe hazırız. Kapımız, samimiyetle Kentsel Dönüşüm'e başlamak isteyen herkese, açıktır.

Son günlerde gündemde çokça yer alan kentsel dönüşüm Türkiye’nin her ilini hatta her ilçesini ilgilendiren bir konu oldu. Bakanlık ile birlikte halkın ve belediyelerin elele vererek çözebileceği önemli bir konu kentsel dönüşüm. Ülkemiz maalesef deprem bölgesinde ve herkes oturduğu binaların sorumluluğunun bilincinde olmalı. Bakan Özhaseki “Depremde kıstasımız 7.5 şiddeti. Eğer dayanıklı ise sağlamlaştırmalı değilse yenileme için kollarını sıvamalı. Belediye başkanları ilçelerinde bulunan dayanıksız, sağlıksız yapıları tespit etmeli ve bu doğrultuda planlar hazırlayarak Bakanlığımızla temasa geçmeli. Parti, siyasi görüş, hayat tarzı gibi bir ayrımı asla ve katiyyen gütmeyiz. Çünkü deprem A partili B meşrepli anlamıyor; sevdiklerimizi alıp götürüyor.” Diyerek işin ciddiyetini vurguluyor.   Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ile Kentsel dönüşüm üzerine YeniBirlik okurları için konuştuk.

 Ülkemizin bir deprem bölgesinde yer aldığı malum, bu konuda neler söylemek istersiniz?

Ülke topraklarımızın %66’sı deprem bölgesinde yer alıyor. Türkiye'de bir asırda büyüklüğü 6 ve üzerinde gerçekleşen 56 deprem meydana geldi. Bu depremlerde yaklaşık 82 bin kişi hayatını kaybetti. Deprem hayatımızın bir gerçeği. 17 Ağustos’ta meydana gelen 7.8’lik depremde 17.480 kişi hayatını kaybederken 285.211 konut, 42.902 işyeri hasar gördü. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden doğrudan veya dolaylı şekilde etkilendi. Bunu bilerek hareket etmeli, tedbirler almalıyız.

Özellikle Erzincan’dan Marmara’ya uzanan hat şu anda büyük bir tehlike arz ediyor. İşte bu noktada Kentsel Dönüşüm çalışmaları hayati bir önem kazanıyor. Sayın Cumhurbaşkanımız 2012 yılında büyük bir ufuk örneği ortaya koyarak Kentsel Dönüşüm çalışmasını bizzat başlattılar. Biz de gecemizi gündüzümüze katarak depreme karşı ülkemizi hazırlamaya çalışıyoruz.

Kentsel Dönüşüm’de son durum ve hedef nedir?

Ülkemizde, 1999 depreminden sonra yapılan yapıları sağlam kabul ederek bir istatistik çıkardık ortaya: 7.5 milyon yapı stoğu sağlıksız. Özellikle Marmara bölgesinde risk çok fazla. İstanbul’da en az 600 bin riskli yapı var. 2012’de bu tehlike görülerek yasa çıkarıldı. Hazırlıklı olmazsak en sevdiklerimizi kaybederiz. 100 milyar doların üzerinde maddi kayıp yaşarız.

5 yıl içinde dönüşümle ilgili çalışmalara baktığımızda 1 milyon civarında bağımsız birimi dönüştürme işine başlamışız. Yeterli değil. İşleyiş ile alakalı bazı temel sorunlar var: Dönüşecek yapı normalde 1 emsalse, 2 emsale çıkartılıp yarısı müteahhite yarısı vatandaşa veriliyor.

Bu durumda devasa kütleler ortaya çıkıyor ve yeşil alan ile sosyal donatı alanları ihmal ediliyor. Bilhassa büyükşehirler için bu hiç doğru bir süreç olmuyor. Herkesin biraz fedakarlık yapması lazım. Kentsel Dönüşüm çalışmaları ile yılda 500 bin bağımsız birimi yenileyeceğiz; 200 bini İstanbul’da 300 bini Anadolu’da olacak.  Özellikle 2030 yılına kadar beklenen depreme ülkemizi ve Marmara’yı hazırlayacağız. Aksi takdirde depremin yıkıcı sonuçları ile karşı karşıya kalırız.

Finans meselesinin çözümü noktasında ne gibi çalışmalarınız var?

İller Bankası’nın kaynaklarını kentsel dönüşüm için toplayacağız. Ayrıca İller Bankası’nın sosyal tesisleri satışa çıkarıldı. Gelecek parayı kentsel dönüşüm için kullanacağız. Bu süreçte, kültür merkezi, belediye sarayı, sosyal tesis gibi uygulamaların inşasına kredi verilmeyecek. Dünya Bankası’ndan kredi alınacak. Tüm bunları bir havuza attığımızda ciddi bir mebla ortaya çıkacak. Bu kaynak belediyelere can suyu olarak verilecek. Kapıda bir felaket var biz bunu fırsata dönüştürebiliriz.

Her yıl 500 bin yapıyı yenilediğimizde 75 milyar lira piyasaya girecek demektir. Evlerde binlerce farklı eşya kullanılıyor. 250 farklı sektör üretiyor bunları. Her bir sektörde ekonomik canlılık yaşanacaktır. İstihdam konusunda artış görülecektir. Bu hareketlilik yerli sanayimizi de geliştirecek. Sıfır faizli krediler, yerli ve milli malzeme kullanan projelere öncelikli olarak verilecek.

Kentsel Dönüşüm ile şehirlerimizin çehresi de değişecek mi?

Bir şehre baktığınızda şehrin sakinlerinin hayatlarını, geleneklerini, inançlarını görebilirsiniz. Bu şehirde şu insanlar, şu medeniyetin mensupları yaşıyor diyebilirsiniz. Şimdi bizim şehirlerimizde geriye çekilin bakın; kimler yaşıyor bu şehirlerde? Hangi millet yaşıyor, hangi medeniyetin temsilcileri yaşıyor? İstisna yerleri saymıyorum.

Genel itibariyle baktığımızda tabir-i caizse arabesk bir yapı var.  Her telden çalıyor. Şurada 15 katlı bir bina, yanında modern bir bina, yanında bir tamirhane, onun yanında bir yıkamacı, 3 tane gecekondu. Bu neye benziyor? Bunlar bizim dertlerimiz. Niye diyeceksiniz peki? Şundan dolayı, bizde planlama çok geç. Birçok Avrupa kentinde 350-400 yıl öncesine dayanan planlamalar var.

İnsan odaklı düşünmeliyiz, çevreyi dikkate almalıyız. Her binada bu işin siluetine, kimliğine dikkat etmemiz lazım. Eğer bunları yaparsak doğru iş yapmış oluruz. Yapmazsak, yazık olur.

İnsanın inançlarını, yaşam biçimini, kültürünü ve gelecek tasavvurunu ortaya koyarak bir plan yapmalıyız. Çevre faktörünü referans alarak kimlikli yapılar inşa etmezsek sadece çirkinlik abidesi olan betonarme binalar inşa etmiş oluruz. 

Biz Kentsel Dönüşümü bu anlamda krizden fırsata çevirmek istiyoruz. Şehirlerimizi yenilerken hayat tarzımıza uygun, yaşanabilir ve uzun ömürlü olarak planlıyoruz. Muntazam bir şekilde planlar yapıyoruz ki geleceğin kadim şehirlerini inşa edelim.