KARAYIPLERIN INCISI HAVANA

Aslıhan AKDAĞ TÜRKER
Tüm Yazıları
​Karayiplerin incisi Havana sokaklarından herkese merhaba;

Karayiplerin incisi Havana sokaklarından herkese merhaba;

20’li yaşlarımın başından beri en büyük hayalim bir gün Küba sokaklarında dans edip şarkı söylemekti. Bana; ‘Kübaya gidiyorum bir isteğin var mı?’ diye soran olsa heyecanlanır kuşkusuz bir sürü farklı dans kıyafeti ve dans ayakkabısı getirin derdim. Fakat hayatın en acı gerçeğini bizzat yaşayarak öğrendim ki orada ki insanların neredeyse üstlerine giyecek ikinci bir farklı kıyafeti yada ayakkabısı yok. Hayal ettiğimden çok başka bir tecrübe, bildiğimden çok başka bir yaşam şekli. Sosyalizm ve devrimin başkenti Küba… 

Kendilerine özgü puroları, rom içkileri, müzikleri ve danslarıyla Küba; 

1492 yılında Kaşif Christopher Columbus’un Küba’ya ayak basması ile bu adanın İspanya’nın bir parçası olduğunu iddia eder. İspan’yanın Küba’yı fethi ile İspanyol sömürgeciliği altında Afrika’dan getirilen siyahiler ile köle ticareti başlar. Köle tacirleri Afrika’dan siyahi kuvvetli adamları getirip burada şeker kamışı tarlalarında ve rom fabrikalarında çalışmaları için satarlarmış. İnsan tacirinin en yoğun olduğu bu bölgeyi Amerika kendi topraklarına katmak için bir çok atakta bulunmuş ve neyazık ki hiçbirinde başarılı olamamış. 1933-1958 tarihleri arasında Batista yönetiminde olan Küba bir nevi Amerikalıların kendi ülkelerindeki yasaklarını yaşamak için geldileri bölge haline gelmişti. Uyuşturucu, fuhuş, kumar… Ve yerli halka getirdiği sefalet, açlık. 

1953 yılında Fidel Castro, Batista rejimine karşı çıkarak bir ordu kışlasına saldırı düzenleyip, yakalanıp hapse atılır ve 2 yılın ardından firar ederek kaçtığı Meksika’da Che Guevera ile tanışır ve birlikte bir gerilla savaşı başlatır. 

Küba devriminin en önemli şehirlerinden bir tanesi iletişim merkezi olan Santa Clara şehridir. Batista’nın savunma kuvvetlerinin son kalesi olan şehirdir. Che ve Fidel Castro Havana’ya ilerlerken Bastista ile burada çatıştılar. Ve Che’nin zekası ile Batista’nın yolladığı silah dolu trenin rayları kesilerek silahlara el koydular. Santa Clara bölgesinin düşmesi halinde devrim savaşının kazanılacağı kesindi. Ve sonuç nitekim o şekilde oldu. Fidel, Küba halkının lideri oldu. Fidel iktidara gelir gelmez uluslararası bir direniş yağmuruyla yüz yüze geldi. Özellikle Amerika’nın baş düşmanı oldu. Devrimin gerçekleştirilmesiyle Küba’daki insan tacirleri elit kitle ve zenginler Amerika Florida’ya kaçarlar. Ve giderlerken de ülke dışına ciddi anlamda para kaçırırar.

Fidel başa geldikten birkaç ay sonra Amerika ziyareti gerçekleştirir. Amacı karşılıklı bir iş birliği yapmaktı. Amerika kabul etmeyince Che, Fidel Kastro tarafından özel yetkilendirilerek bu yeni rejim için destek toplamaya başlar ve Sovyetler Birliği ile 1960 yılında anlaşma imzalar. Bu anlaşma üzerine Amerika, Küba üzerine ambargo uygulamaya başlar. Ambargo üstüne Fidel Kastro davasında daha kararlı durdu ve Amerika’ya bağımlı olmadı. Mücadele bundan böyle silahla değil, yeni toplum için siyasi olacaktı. Küba sosyalist devrimi gerçekleşip Fidel Küba’nın başına geçtikten sonra hükümet olarak tüm arazi ve işyerlerine, Amerikan yatırımlarına el konuldu. Aklınıza getireceğiniz her yer hastaneler, fabrikalar, özel iş yerleri devletin oldu. Yani çok hızlı bir şekilde özel sektör yok edildi. Her şeye fiyat belirleyen artık devletti. Devrim döneminin daha en başında okuma yazma oranı çok çok düşükken eğitim seferberliği başladı. Sonucunda bir yılda bir milyon kişi okur yazar hale getirildi. Eğitim ve sağlık hizmetleri parasız hale getirildi. Bu durum tüm vatandaşlar için memnun ediciydi. Ancak Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Küba ekonomisine hayat veren bağlantı koptu. Rusya’dan gelen yakıt kesilince ulaşım ve tarım alanında ciddi sıkıntılar yaşanır oldu. Ülke insanları açlık noktasına getirdi. Bunun üzerine Fidel Kastro önemli bir karar alarak adayı turizme açtı. Ve günümüzde Küba turizmde rekora ulaşan ülkelerde baş sırayı çekiyor. Avrupa ve Latin Amerika ülkelerinden Küba’ya gelen turist sayısı ciddi anlamda fazla. Kısaca bahsettiğim Küba tarihinden sonra benim de turist olarak gezdiğim Havana, Remedios, Cayo Santa Maria, Trinidad, Santa Clara,  yaşadıklarımı gödüklerimi ve gezdiklerimi anlatmak sanıyorumki bir kaç haftamı alacak. Devamını sizlerle paylaşmak için sabırsızlanıyor ve mutlu haftasonları diliyorum.

Sevgi ve müzikle kalın….