İSTANBUL'U DİNLİYORUM HER YER KAPALI

Ekin GÜN 02 May 2021

Ekin GÜN
Tüm Yazıları
Tam kapanmanın ilk Cumartesi günü ben de adeta "hayalet şehir" haline gelen İstanbul'un en önemli merkezlerinden Kadıköy'e uğradım.

Beklenen oldu, tüm Türkiye tam kapanma sürecine girdi.

17 Mayıs’a kadar sürecek olan tam kapanmada vaka sayısının azalması hedefleniyor.

Bunun için de sokağa çıkış yasağı başta olmak üzere alınan önlemler Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından geçtiğimiz Pazartesi günü açıklandı.

Tam kapanmanın ilk Cumartesi günü ben de adeta “hayalet şehir” haline gelen İstanbul’un en önemli merkezlerinden Kadıköy’e uğradım.

Kadıköy’ün yeri benim için başkadır.

İnsanların “nerelisin” sorularına bile “Kadıköylüyüm” diye cevap veririm.

Kadıköylü olmanın bir ayrıcalık olduğuna inanıyorum, tıpkı Mario Levi’nin de ifade ettiği gibi.

Gözlemlemeye Kadıköy’ün meşhur buluşma noktalarından olan metro istasyonunun karşısında bulunan PTT’nin önünden başladım.

İzmir’in Alsancak semtinde yer alan “Sevinç Pastanesi’nin önünde buluşalım” cümlesi neyse Anadolu yakasında oturanların da meşhur buluşma durağı “PTT’nin önü” diye geçer, saatler bu lokasyon için kararlaştırılır.

Hüzünlenmemek elde değildi, normal zamanda PTT’nin önünde iğne atsan yere düşmezken şimdi tek bir insanın olmaması bu şehrin kalabalığıyla, insanlarıyla güzel olduğunu bir kez daha hatırlattı.

Kadıköy çarşı sessizdi, öğleye doğru bir zaman diliminde gittiğimden belki de insanlar alışveriş haklarını öğleden sonraya bırakmışlardı.

Kırmızı ışık yayalar için yanıyordu, karşıdan karşıya geçen yoktu, sahafların duvarlarında kitap fiyatları yazıyordu, dükkan kapalıydı, bir tek eczanenin önünde mini bir kuyruk vardı.

Sokağa çıkan tek tük insanların da maske ve mesafe kurallarına son derece uyduğunu gözlemledim.

Kadıköy’ün meşhur balıkçılar çarşısı diğer yerlere göre her zaman ki gibi kalabalıktı.

Konuştuğum esnaflar satışların düştüğünden yakınırken bir taraftan da sabırla bu süreci atlatmaya çalıştıklarını ifade etti.

Bahariye Caddesi’nin ıssızlığından tutun da Moda’ya kadar Kadıköy’de sessizlik hâkim, insanlar evlerinde bu sürecin geçmesini bekliyor.

İnsanın içini acıtan bir sessizlik bu.

Oysa Kadıköy’ün o canlı halinin suskunluğa teslim olması ve ilçenin bir süredir yeni cazibe merkezi haline gelen Tarihi Yel değirmeni Mahallesi’nin irili ufaklı kafelerinin kepenk indirmiş hali normal yaşama duyduğumuz özlemi hatırlatmıyor değil.

Bunun için anlaşılan 17 Mayıs tarihini bekleyeceğiz.

Umarım bu son tam kapanma olur da Kadıköy gibi birçok yer eski koşuşturmalı hallerine geri döner.

Çünkü o meşhur Kadıköy çarşısının içerisinde tıklım tıklım insan trafiğine çarparak yürümeyi, daracık sokaklarda kaybolmayı bile özlediğimi fark ettim.

Doğduğum yer olan bu ilçenin irili ufaklı kafelerinde günü bitirmeye ne çok hasret kalmışım.

Normal hayatta neye oflayıp pufluyorsam şimdi hepsinin kat be kat fazlasını istemiyor değilim hani.

Evet, belki hepimizin İstanbul’u hırpalayan sevgisi var ama İstanbul’un da insan kalabalığından hırpalanmayı bu derece sevdiğini bilmiyordum.

Ve öyle ki bu kozmopolit şehir kesinlikle insanlarıyla güzel…

Muayeneler neden açıkmış… 

Nagehan Alçı, pandemi döneminde herhalde evdeki ikizlerden bunaldığından olacak, en başından beri kapanmayı teklif ederken bir tek okulların açılması gerektiğini yazıp duruyordu.

Şimdi de geçenlerde yazmış olduğu yazıda araç muayenelerinin tam kapanma döneminde neden açık olduğunu sorguluyordu.

Öyle ya, ülkenin ekonomi çarklarının dönmesi ve hayatımızı sürdürmek için temel ihtiyaçlarımızı temin etmekle görevli birçok insan görevinin başında.

Bu da çok normal olsa gerek?

Sokağa çıkış yasağından muaf olan olmayan ve muayene tarihi gelmiş araç sahiplerinin muayenesini yaptırmasında ne var?

Mantıken baktığımızda 17-18 gün sürecek o yoğunluğu azaltmak daha sonra oluşabilecek yığılmaları engellemez mi?

Ki insanlar her gün araç muayenesine gitmiyor Nagehan Hanım, iki senede sadece bir kere.

Biden iç siyasete oynuyor 

ABD Başkanı Kamala Harris’in pardon Joe Biden’ın 1915 olaylarıyla ilgili yapmış olduğu açıklama bir süredir kamuoyunun gündeminde.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Biden’a verdiği cevap son derece yerindeydi.

Bundan sonrasını Erdoğan’ın “gelin arşivleri açalım” hodri meydanına yanaşmayanlar düşünsün.

Fakat Biden’ın Türkiye’yi hedef alıcı sözlerinin arka planında ABD iç siyasetine oynaması yatıyor.

Çünkü ABD’de güçlü olduğunu bildiğimiz Ermeni lobisinin 2022 yılında yapılacak temsilciler ve senato seçimi öncesi desteğini almaya çalışıyor.

Geçen günlerde eski ABD Başkanı Donald Trump’ın da “2022’de Cumhuriyetçiler olarak bu iki seçimi kazanmalıyız” cümlelerini kulak arkası etmemek gerek.

Hatta Trump konuşmasının devamında bu seçimlerin sonuçlarına göre 2024’de aday olup olmayacağını kararlaştıracağını ifade etti.

ABD’de bir “Trumpizm” dalgası oluştuğunu kabul etmek gerek, kemikleşen bu dalga öncesi Biden bir kişinin oyundan bile mahrum olmak istemiyor.

Ayrıca Biden’ın Türkiye’yi densizce hedef alan sözlerini haddinden fazla dikkate almaya gerek yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan soğukkanlılıkla gereken cevabı verdi zaten.

Çünkü “soykırım” ifadesini daha önce kullanan Ronald Reagan gibi Biden’ın bu sözünün de hiçbir hukuki yaptırımı yok, keza fazla dikkate almak da ABD başkanına normalden daha fazla bir statü yüklemeye girer.

Günlük yaşantınızdan da bildiğiniz gibi kişi ayırt etmeksizin yazılı olmayan kural; verilebilecek en büyük ders dikkate almamaktır.