Vakıf Katılım web

İSTANBUL İÇİN SON DÖNEMEÇ!

Erol ERDOĞAN 15 May 2018

Erol ERDOĞAN
Tüm Yazıları
"İstanbul'la ilgili, sonraki nesillerin arkamızdan bizi kötü anmaması ve ahirette zor sorulara muhatap olmamak için son dönemeçteyiz. Şehirlerin üzerimizde hakları vardır. Şehirler, kendilerine yaptığımız haksızlıkların hesabını bir şekilde sorar. Artık, basit tedbirlerle İstanbul'a dair sorumluluğumuzu yerine getiremeyiz, bakış açımızı değiştirmeliyiz."

Bu cümleleri, İstanbul Kültür Çalıştayı’nın 11 komisyonundan biri olan “İstanbul’un İnsanları”ndaki konuşmama başlarken söylemiştim. Çalıştayın ikinci gününde, komisyon başkanlarını ve kapanış konuşmalarını dinledikten sonra evime gitmek için yola çıktım. Harbiye’den Küçükçekmece’ye üç saatte ulaşabildim. 180 dakikada aldığım yol, 28 kilometreydi. Oysa o sürede, normal hızla, hiç değilse 150-180 kilometre gidebilmeliydim. Eve ulaştığımda bitkin halde cümlemi tekrarladım: İstanbul için son dönemeçteyiz!

Bazıları gibi “İstanbul, tüm nobranlığımıza rağmen hala çok güzel” diye düşünmüyorum. Sonuçta, her güzelin “Benden bu kadar!” diyeceği “ezaya katlanma eşiği” vardır. İstanbul’u daha fazla zorlamayalım, zarif şehrimize karşı kabalıklarımızı, tacizlerimizi, sonradan görmüşlüklerimizi, azgınlıklarımızı sona erdirelim. İstanbul güzel bir şehir, zarif yaşamlara ev sahipliliği yapmak ister.

Bakışı değiştirmek

“Bakış açımızı değiştirmeliyiz” dedim. Bunun ilk adımı nostalji ve ağıt dilinden kurtularak yapmamız gerekenleri konuşmak, tartışmak, planlamaktır. Çünkü “Eskiden şöyleydi” diye başlayan İstanbul’a dair konuşmalarımız ah-vah’larla devam ediyor, geleceğe dair ümit fısıldamadan sona eriyor. Komşuluk ve mahalle kültürü bahislerimiz de öyle; sürekli yakınıyoruz. Bırakalım yakınmayalı, toparlanalım, yaşayalım.

İlk defa düzenlenen İstanbul Kültür Çalıştayı, ağıtları kenarda tutup, yapmamız gerekenleri konuşabilmemize zemin oldu. Bu sebeple Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Coşkun Yılmaz Beyin şahsında İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne teşekkür ederim.

Mehtabı kaçırmadan menzile ulaşmak

İstanbul Kültür Çalıştayı’nda 11 komisyon iki gün boyunca çalıştı. Çalıştayda komisyon üyesi olarak 215 kişi vardı. Sanıyorum 200’e yakın kişi de aktif dinleyici olarak katıldı. Bu şu demek; Şehre dair tespiti ve çözüm önerisi olan 400’e dertli gönül, İstanbul’u konuştu. Müthiş bir zenginlik bu… Katılımcı listesine baktığımda, kendime şöyle dedim: İstanbul dertlileri çok, değil 400, 4 bin kişilik çalıştay bile yapılabilir. Dertli çoksa derman çabuk bulunur. Öyleyse, hızlıca çekelim kürekleri mehtabı kaçırmadan menzile ulaşalım.

Çalıştayda yer alan 11 komisyonun adlarını yazarsam, zihninizde, çalıştayın muhtevası ve genişliğine dair fikir oluşabilir.  1. İstanbullu olmak: Şehir, kimlik, şuur. 2. İstanbul’un kültürel ortak yönetimi: Yerel, ulusal, küresel. 3. İstanbul: Mimari miras. 4. İstanbul’u tasarlamak: 2023’ten 2053’e. 5. İstanbul: Kültürel mekânlar. 6. İstanbul: Kültür ve diplomasi. 7. İstanbul: Sanat. 8. İstanbul: Edebiyat. 9. İstanbul: Yayıncılık kültürü. 10. İstanbul: Gündelik yasam. 11. İstanbul: İnsanlar.

Şehre dair üç tasavvur

İstanbul’un bundan sonrasına üç tasavvur yön vermelidir. Bu üç tasavvur: Kalb-i selim, zevk-i selim, akl-ı selimdir. Bu üç tasavvurun düşünce-felsefe, mimari, edebiyat, sanat, musiki, eğitim gibi birden çok disiplinle ilgili olduğunun farkında olunarak şehre ait sorumluklar, yetkiler ve süreçlere katılım haritası oluşturulmalıdır.

İstanbul Kültür Çalıştayı’na dair iki yazım daha olacak. Sonraki yazımda komisyonda yaptığım konuşma ve önerilerimi özetleyeceğim. Daha sonraki yazımda ise 11 komisyonun kararlarından alıntılar yapacağım.