İran'a ilk gittiğim zaman.
İran'a ilk gittiğim zaman. Yani 20 yıldan öte. Tahran bana fena halde Ankara'yı hatırlatmıştı. Onun yanına bir dağ konmuş hali.
Ama İsfahan... O kentten müthiş etkilenmiştim. Hemen herşey tanıdıktı. Kokusu bile. O kadar bize benzerler yani.
Kum, evet ilginç bir kentti. Ama dini önemini saymazsanız çok da yaşamak isteyeceğiniz bir yer olmaz.
İlk gittiğimde sözlü müzik yasaktı. Nasıl yani diyeceksiniz? Şöyle: Bir şarkı düşünün. En sevdiğiniz şarkı olsun. Sonra ondan sanatçının sesini çıkartın. Yani enstrümantal hale getirin. İşte öyle.
Şarkılar enstrümantaldi. Ama neredeyse hepsi tanıdıktı. Biraz dikkatlice dinleyince İbrahim Tatlıses'in sesi olmasa bile İran kaldırımlarında dolaştığını duyardınız. Belli ki halk çok seviyordu.
Bir seferinde gece vakti İsfahan sokaklarında dolaşırken, iyi Türkçe ile bir İran Ermenisi yanımıza yaklaştı ve "Size bir şey sorabilir miyim?" dedi. Şaşırdık ve "Evet" dedik. Sorduğu şey şuydu: İbrahim Tatlıses'in "Haydi söyle" adlı şarkısındaki "Haydi" ne anlama geliyordu? "Haydi" bir isim olabilir miydi? Yani o derece ilgililerdi.
Şimdi İran sokaklarında protestolar var ya. Hani bir anda dünyanın dikkatini çekti ya. Her haber "2009 yılındaki protestolardan sonra en büyükleri" diye başlıyor. İşte ben tam o zaman İran'da idim. Yani seçim zamanı. Öyle denk gelmişti. Sokakta gündem tabii ki seçimdi.
Mahmut Ahmedinejad ile Mir Hüseyin Musavi yarışıyordu. Tahran'daki havaya bakınca sanki Musavi kazanacak gibiydi. Ama koca ülke de Tahran'dan ibaret değildi tabii ki.
Genç insanlar sokakları doldurmuş, meydanlarda seçim toplantıları yapıyordu. Motosikletler ve otomobiller o korkunç trafiğin içinde kornalar çalarak dolaşıyordu.
Havada ciddi bir gerginlik kokusu vardı.
Ben de kendimce kamuoyu araştırması yapıyorum. Sonunda bir taksici, İran gerçeğini en kısa cümleler ile anlattı. Kim kazanır sorusuna verdiği yanıtta:
"Ali Hamaney kimi gösterirse o kazanır. Başka türlü olamaz." İşte zaten herşey o Azeri taksicinin dediği gibi oldu. Hamaney'in desteklediği Mahmut Ahmedinejad kazandı. Göstericiler sokağa çıktı.
Bugünlerde yapılan gösterileri o yüzden ilgi ile takip ediyorum. Çünkü ekonomik gerekçelerle olsa da iş ekonomiden çıkıp siyasi bir görünüm alıyor anlaşılan. Ve eğer doğru ise göstericilerin Ruhani Lider Ali Hamaney karşıtı sloganlar atıyor oluşu da şimdiye kadar görülmemiş bir şey.
Belli ki halk artık sürekli fakirlikten sıkılmış. Dünyanın en büyük petrol üreticilerinden biri olup benzin kuyruğuna girmek istemiyorlar. Dini ve siyasi emperyal hedefleri de yok. Çünkü İran bu hedefleri gerçekleştirebilecek ekonomik altyapıya sahip değil. Ambargolar yüzünden on yıllardır hırpalanıyor.
Bu olaylarda ilk dikkat çeken ise Amerikan yönetiminin açıklamaları. Gösterileri destekliyorlar. Ancak Amerika'nın bu açıklamaları sadece eğer İran'da sokağa çıkmayı düşünen varsa onları vazgeçirmeye yarar.
Şimdi ben İran'daki olayların ne yöne gelişeceğini merak edenlere yıllar önce Tahran'daki taksicinin bana söylediği şeyi tekrar edeceğim: "Ali Hamaney ne derse o olur."