​İNSANSIZ UÇAK SALDIRILARI, TERÖRİZM VE İNSANCIL HUKUK

Hasan KÖNİ 29 Tem 2017

Hasan KÖNİ
Tüm Yazıları
Obama döneminde amaç terörizme karşı savaşı mümkün olduğu kadar masrafsız kılmaktı.

Obama döneminde amaç terörizme karşı savaşı mümkün olduğu kadar masrafsız kılmaktı. Obama, 6 trilyon harcanan bir mücadelenin 2008 yılında Amerika’yı mali sarsıntıya sürüklemesinin ağırlığını taşıyordu. Bu nedenle Amerika insansız uçaklarla terörizmle mücadeleye karar verdi. İnsansız uçaklarla mücadele öncelikle ucuzdu, pilot kaybetmek gibi bir sorun yoktu, kara mayınlarına kurban olma sorunu da ortadan kalkıyordu. İnsansız uçaklar uzun mesafelere erişip teröristi savaş sahası dışında da takibe alıp imha edebiliyorlardı. Amerika’yı rahatsız eden tek husus hedefin hassas bir biçimde vurulması ve sivillere zarar verilmemesi idi. Amerikan savaş etiğine göre  yapılan savaşlarda haklı olmak ve doğru savaş yapıldığını dünya kamu oyuna göstermek yatıyordu. İnsansız uçaklar savunma için kullanılan haklı savaşın bir aracıydı.

Zaman içinde  bu silahın Amerika’nın moral standardını düşürdüğü iddia edildi. ‘Airwars’ adlı hükümetler arası örgüt Suriye, Irak ve Libya’daki sivil ölümleri denetleyerek bu sonuca varmıştı. Böylece hedefi hassas bir biçimde tutturma efsanesi sona ermiş oldu. Özellikle, savaş sahası dışında uzak alanlarda bulunan teröristlerin tesirsiz hale getirilmesi sırasında  sivil kimselerin vurulması arttı.

Obama’nın son dönemlerinde ve Obama sonrasında insansız uçakların uygulama alanı değişti.. Amerika’nın bu tür uçakları bulundurma tekeli sona erdi. Devlet dışı aktörler insansız uçak yapma teknolojisine sahip oldular. Yeni başkan, Trump döneminde sivillere karşı hassasiyet kaybedildi. Trump hatta teröristlerin ailelerinin de vurulabileceğini söyledi. Obama yönetiminde Amerikan yönetimi sivil kayıpların önlenmesi için uğraşmıştı. Amerika’nın düşman hedeflerini hassas olarak vurma geleneği soğuk savaş yıllarına kadar gitmektedir. Bazı Amerikan stratejistleri geleneksel füze hassas vuruş sisteminin nükleer silahları kullanmanın yıkıcılığına karşı bir seçenek oluşturduğu ileri sürdü. Karşı tarafın nükleer silahlara sahip olması önemli değildi. Bilgisayarların veri toplaması, transmisyon, füzelerin kat edeceği mesafe, hassas vuruş kapasitesi ve güvenilebilirliği ‘seçici caydırıcılık’ oluşturuyordu. Bu konudaki mantık, bu füzelerin düşman hedeflerini nokta olarak vurma gücüne sahip olmalarıydı. Düşman kendi nükleer silahlarını kullanmaya vakit bulamayacaktı.

Bu strateji soğuk savaş döneminde kullanılmadı. Soğuk savaş sonrası hassas olarak hedefi vuran silahlar Amerikan savaş stratejisinin belirgin bir öğesi oldu.

Körfez savaşı(1991), Kosova Savaşı(1998-99) Amerika’nın yeni savaş taktiğinin belirlendiği savaşlar oldu. Bu savaşlarda erişilen hassas vuruş gücü Amerikan stratejik düşüncesinin temelini oluşturdu. Artık hassas vuruş gücü nedeniyle sivil kayıplar en aza indirilmişti. Tomahawk füzelerinin savaşın maliyetini düşürmüş ve stratejik avantaj sağlamıştı.

O tarihte Amerikan savunma bakanı olan kimse; ‘Kosova savaşı tarihte hava gücünün en hassas vuruş uygulamalarının görüldüğü bir savaş oldu..’ demişti. Kosova’da NATO ülkeleri hiç kayıp vermemişlerdi.

Hassas vuruş sistemi Amerika’nın Irak ve Afganistan savaşlarındaki uygulanmasıyla Amerikan stratejik düşüncesinde önemli bir yere sahip oldu. Silah taşıyan insansız uçaklar George W.Bush döneminde sisteme girdi. Obama döneminde olgunlaştılar. Bugün Amerika’nın elinde yirmi sekiz çeşit silahlı, silahsız, çeşitli mesafelerde ve yükseklikte uçabilen insansız uçaklar var. Obama için bu uçaklar gücün uzun mesafelere yansıtılması demekti.

Hedefler hassaslıkla vuruluyor ve yerde Amerikan askeri ölmüyordu. Obama 2013’de bu silahlar yaşam kurtardı, demişti.

Ancak, zaman içinde gerçekler ortaya çıkmaya başladı. Teröristlerle yapılan çatışma alanının dışında, Irak, Afganistan ve Suriye’de 116 sivil yaşamını kaybetmişti. Pentagon’un hesaplarına göre terörist hedeflere yapılan saldırılarda, 2014’den itibaren 350 sivil yaşamını kaybetmişti. Aslında resmi olmayan belgelere göre kayıplar daha büyüktü. Obama döneminde, moral üstünlüğü elde tutmak için strateji değiştirildi. Sadece elinde silah bulunan erkeklere ve şüpheli faaliyet alanlarına ateş edilmesi gerekiyordu. Bu durum içinde istihbarattan bilgi gelmesi gerekiyordu. Ateş etme emrinin denetimi CİA’den alınarak Pentagon’a verildi. Çatışma alanları dışındaki gelişmeler dikkate alındı. Amerikan yönetimi insansız uçak savaşları için küresel standartlar oluşturmaya çalıştı.

Trump döneminde hassas vuruş ve ayırt edilerek ateş etme konularına dikkat etme zayıfladı. Obama dönemindeki denetimler sona erdirildi. İnsansız uçakla denetim ve saldırı alanlarına Somali ve Yemen eklendi, kamusal hesap verebilirlik en aşağı düzeye indirildi. Trump karar verme mevkiiden kaçınarak karar alma sistemini askeriyeye verdi. Merkezi Yemen’de ve Güney Somali’de sivil ölümler arttı. Musul’da 200 sivil yaşamını kaybetti. Trump döneminde yıkıcılık etkinlik olarak kabul gördü. Terörü önlemek için kullanılacak olan güç ölçüsü açıldı. Öte yandan, insansız hava uçaklarıyla yapılan saldırılar nedeniyle terörizm Amerika ve müttefiklerine ilerde daha büyük tehlikeler getirecek olan bir psikolojiye yol açtı.

Stratejilerin belirttiği gibi insansız uçak teknolojisinin yayılması, terör örgütlerinin de bu teknolojiye sahip olması ilerde kara savaşlarının stilini ve terör saldırılarının boyutunu değiştirebilecek. 2024 yılında bütün devletlerin silahlı insansız uçak teknolojisine sahip olacağı belirtiliyor. Bugün, Mısır, Polonya, Myanmar, Nijerya, Iran, Türkmenistan ve tabii ki Rusya ve Çin bu teknolojiye erişmiş bulunuyor. Türkiye’de arkadan emekliyerek geliyor. Gelecekte, var olan savaş hukukun bilinen kurallarını göz ardı eden, insan uçak savaşlarının kuralları ne olacak. İlerde bu konudaki savaşların denetlenmesi yapmak mümkün olmayacak. Yeni savaş araçlarının yaratacağı dehşeti maalesef gene siviller ödeyecek. Bu sefer savaş sahası dışına kaçmak da artık mümkün değil.