HOŞGELDİN 50'Lİ YAŞLAR!

Esra KAZANCIBAŞI 16 Şub 2019

Esra KAZANCIBAŞI
Tüm Yazıları
Yaş aldıkça boyun yavaş yavaş kısalıyor ama dilin de hızlıca uzamaya başlıyor.

İçine atmak yerine söylemeyi, kırmamak için susmamayı, herkese sevimli görüneceğim diye bazı şeyleri içinde biriktirmemeyi, sürekli kontrolcü ve kibar olma kaygısından kurtulup özgürleşmeyi öğreniyorsun. Komplekslerinden arınıyorsun.

Eskiden yüzündeki bir sivilce kabusun olurken, göz çevrendeki kırışıklıklarla, selülitlerinle barışıyorsun. Gürültülü ortamlar, ruhsuz, sevgisiz kalabaklıklar yerine; kendini huzurlu hissettiğin az ama öz insanla; gerçek dostlarınla, arkadaşlarınla geçirmek istiyorsun zamanını.

Terk etmekten de, terk edilmekten de korkmuyorsun eskisi kadar. İkili ilişkilerde hoşgörün artıyor ama tükenişlerin de telafisi asla mümkün olmuyor.

Zamanın hızla geçtiğini fark ettiğin için yüreğinin istemediği hiçbir yerde olmak, kalbinin çekmediği, içini karartan hiç kimseyle hatır, gönül diye zaman geçirmek istemiyorsun. Sürekli olumsuz düşünen, öfke küpü, devamlı yakınan, seni ağlama duvarına çeviren insanlara katlanamıyorsun. Negatif bakışları üzerinde hissettiğin büyük partilerle kutladığın doğum günleri, evlilik yıldönümleri giderek sadeleşiyor. Sevdiğin insan, annen, baban, evlatların ve gerçek birkaç dostunla yediğin sevgi dolu yemeklere dönüşüyor kutlamalar.

Çiçeği, denizi, bulutu, ağacı, yaprağıyla doğaya daha yakınlaşıyor, gri beton binalara teslim olan gençliğinin aşk şehri İstanbul’u bırakıp, deniz kenarında bir kasabaya yerleşme arzusu duymaya başlıyorsun. Sevmelerin kadar, vazgeçişlerin de büyük oluyor.

Yaşam enerjin yükseliyor. Sabahları erken kalkmak, masmavi denizi, martıları, bulutları seyretmek için kaçıp gitme duyguların kalbinde tatlı bir heyecan yaratıyor.

40'lı yaşlarda başlıyor hayatı bu sorgulamalar… Bir başka ben olma yolunda duyduğun içsel kıpırtılar... İsyanlar... 50'li yaşlarda doruğa çıkıyor. Hoşgeldin 50'li yaşlar!