"HERKES İÇİNDEKİ DÜNYA KADARDIR"

Recep GARİP 22 Tem 2022

Recep GARİP
Tüm Yazıları
Edebin muhafaza ettiği dil ile medeniyet kuruyoruz. İnançla medeniyet inşa ediyoruz.

Edebin muhafaza ettiği dil ile medeniyet kuruyoruz. İnançla medeniyet inşa ediyoruz. Bizlere bırakılmış olan tarihin, değerlerin, sınırsız toprakların bağrında boy vermiş ilmin, irfanın sofralarında beslenmiş ediplerin, âlimlerin, ariflerin ve şairlerin yazılı ya da sözlü tefekkürlerinden elbette hız alıyoruz. Bu hızımızı, yaratılmış bütün mevcudatın sorumluluklarını yüreğimizde, imanımız ve inancımızda taşıyarak gerçekleştiriyoruz. Bu nedenledir ki “Herkes İçindeki Dünya Kadardır”.

Kuşkusuz yaratılmış her insan, eşrefi mahlûktur yani yaratılmış en kıymetli şahsiyettir.  Her insanın hayatı mükemmel bir eserdir. O eserin mükemmelliğini görebilmeye, tahlil edebilmeye, açıp okuyabilmeye bağlıdır bütün bunlar. Yeryüzü yaşayışımız kuşku yok ki sınırlıdır. Üç günlük dünya hikâyesiyle özetlenir. Buna sebeptir ki yaşadığınız hayat, ebedi hayatta yaşayacaklarımıza işaret eder. Burada şahsiyetinizin, karakterinizin, doğru insan oluşunuzun, erdemli davranışlarınızın, hak ve hukuka riayet edişlerinizin yanında asıl itibariyle yaratılmış olma şuuru içerisinde Allah’a kul Habibi Muhammed Mustafa sav. Efendimize ümmet olmaktır. Sıratı müstakim üzere yaşama çabamızdır.

Yaşadığınız hayatın farkında olmak demek, aklı kullanmak demektir. Aklını kullanan insan geçici hayatta kavgadan, kargaşadan yana değil barıştan ve esenlikten yana olur. Yaşadığımız uygarlık bizlere asırlar boyu emaneten silsile yoluyla devredilerek gelmiştir. Emanete sahip çıkmak akıllı kişilerin vasfıdır. İhanet, aklın kaybolduğu iklimlerde boy verir. Dünyaya bakışımız, maddeye ve metafizik âleme bakışımız neyse o doğrultudadır. İlmin ve irfanın sofrasında beslenmiş gönüllerin sabrı ve tahammülü ile bu sofralardan uzak yetişmiş insanların sabrı ve tahammülü aynı değildir. Bakışı da, karşı koyuşu da aynı değildir. Cehalet insanlığın en büyük musibetidir. Cahillik yalnızca kişinin başına bela açmaz yaşadığı aileye de, çevresine de, cemiyete de, devlete de belalar açar, açılmasına fırsatlar verir. Bundan dolayıdır ki kişi kendi kabiliyetini geliştirebilecek ortamlarda, meclislerde bulunmalı, okuyup yazan insanlarla birlikte olunmalı ki dünyaya, olaylara bakışı farklılaşmış olsun. Gözükenlerden gözükmeyenleri okuyabilme kabiliyeti kazanılmış olsun. Daha geniş bakabilecek bir tefekküre ulaşmış olsun. Bundan dolayıdır ki “Herkes İçindeki Dünya Kadardır”.

Eserimizin ilk baskısı 2011 yılında Karma Yayınevi tarafından yayınlanmıştı. Daha sonra ikinci baskısı 2013 yılında Paradoks Yayınlarınca okuyucuya ulaştırıldı. Kaçıncı baskı oldu ise ahiret azığı kabul ederiz. Elbette ki kitapların dünyası bilgeler dünyasıdır. Hikmet arayıcılarının çoğunluğu kütüphanede, kitaplar arasında ömürlerini geçirirler. Böylece yeryüzü bilgelerinin sofralarından kendi paylarını alırlar. Okudukça az bildiğinin, hiçbir şey bilmediğinin farkına varır insan. Böyle böyle ruhun, gönlün ve aklın idraki genişler. Okudukça olaylar farklı gözükür. Çözüm yolları daha bir belirginleşir. “Herkes İçindeki Dünya Kadardır” elbette ki ilgi gördü kendi gündemini belirledi. Mayıs 2022 de Motto Yayınlarınca yeni baskısı gerçekleştirilmiş oldu.

Kitabın ilk baskısının yapıldığı 2011 yılında üst üste üniversitelerde konferanslara davet edildiğimi de ifade edeyim. Özellikle Adıyaman Üniversitesi Türk Dili Bölümünün ilgisinin oldukça beni etkilediğini yeri gelmişken söylemeyi doğru bulurum. Rahmet ve şükranla andığım Nihat Sami Banarlı’nın “Türkçenin Sırları”  ve Ahmet Kabaklı’nın “Türk Edebiyatı” eserlerinin yardımcı ders kitabı olarak talebelere tavsiye edilmesi gibi “Herkes İçindeki Dünya Kadardır” eserimizin de o minvalde bir eser olduğuna dair ifadeler, mektuplar ve teşekkürler aldığımda olmuştu. Özellikle kitabın ilk yüz sayfaya yakını, Türkçemiz ve dilimizi kullanma üzerine makalelerimizden oluşuyor. Arkasından Şiir ve estetik üzerine yazılarımızı yerleştirdik. Sonrasındaysa Yunus Emre, Mehmet Akif,  Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Erdem Bayazıt, Mehmet Akif İnan, Mehmet Kaplan ve Rasim Özdenören üzerine makalelerimizi okuyacaksınız. Son bölüm diye ifade edebileceğimiz bir dizi lirik, akıcı denemelerle kitabın sonuna doğru gelirken “yürüyüş” ve “merhaba” demenin sırları üzerinden “bir mektup denemesiyle” “dirilten bahar” ı okuyarak kitabı bitirmiş olacaksınız. Motto Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Harun Osmanoğulları ve Editör İlhan Aksu’ya teşekkürlerimi iletirken arka kapakta yer verdikleri satırlar için de müteşekkirim;

“Her insanın hayatı müstakil bir eserdir ve dünya kurulalı beri bu eser ilk ve son olarak yazılmıştır. Hal böyle olunca, insanların her birinin içinde bulunduğu bütün şartlarla birlikte düşünmek, başından geçen farklı hadiselerle ve imtihan edildiği değişik olaylarla beraber nazara almak gerekiyor. Bir insan hakkında vereceğimiz hüküm, diğerine ölçü olmuyor. Birisini yükselten aynı hadise berikini alçaltabiliyor. Birinin hakkında hayırlı olan diğeri için şer olabiliyor. Birinin nefret ettiğine bir başkası can atabiliyor. Herkes kendi şartları içinde bir imtihana tabi tutuluyor. Önemli olan bu şartların farklılığı değil bu imtihandan başarıyla çıkmaktır.

Demek bu yüzdendi kimselerin acısına tarafsız kalamayışım.

Demek bu yüzden

Bir çocuğun,

Bir yaşlının,

Bir hastanın,

Bir çaresizin,

Bir dertlinin yüzündeki

Bir anlık tebessümü yakalamak için çırpınışlarım.

Demek bu yüzden;

Dost deyince orada kalakalışım.

Demek bu yüzden derin yalnızlığımda bile

Coşkulu kalabalıkları barındırışım.

Demek bu yüzden haykıran sükûtlarıma rağmen coşkulu sesim. 

Demek bu yüzden, bu yüzden, bu yüzden.” 

Kitabımızdan edinmek isteyenlerin www.mottoyayinlari.com dan ulaşabileceklerini de söylemiş olayım. Gayret bizden Tevfik Rabbimizdendir. “Dirilten Bahar”, eserimizin son yazısının bir yerinde Ataol Behramoğlu’nun şiirinden bir bölümle sözü ve kitabı sizlere emanet edelim.

“Bu sabah mutluluğa aç pencereni

Bir güzel arın dünkü kederinden

Bahar geldi, bahar geldi güneşin doğduğu yerden

Çocuğum uzat ellerini

Şu güzelim bulut gözlü buzağıyı

Duy böyle koşturan sevinci

Dinle nasıl telaş telaş çarpıyor

Toprak ananın kalbi

Şöyle yanı başıma çimenlere uzan

Kulak ver gümbürtüsüne dünyanın

Baharın, gençliğin ve aşkın

Türküsünü söyleyelim bir ağızdan”.