​HER İŞTE İYİ NİYET ESASTIR

Cemalnur SARGUT 13 Nis 2017

Cemalnur SARGUT
Tüm Yazıları
"Ameller niyete göredir" Hangi işi yapmaya niyet edersek edelim; mutlaka bir amacı vardır.

“Ameller niyete göredir” Hangi işi yapmaya niyet edersek edelim; mutlaka bir amacı vardır. Eğer o amaç doğru olanı, iyi olanı, güzel olanı çağırıyorsa niyetimiz iyi niyettir ve  Allah’ın rızasını kazanmaya yöneliktir. Bir işe başlarken de “Besmele”yi unutmamak gerekir. Ancak o zaman yaptığımız işlerden verim alabiliriz, hayır umabiliriz, rahmet ve berekete nail olabiliriz. Aksi takdirde iyi niyetten uzak, “Besmele”siz bir işin hayrı da bereketi de olmaz. 

İyi niyete sahip olmak bir kere huzur getirir, mutluluk getirir. Yani niyet güzelse yapılan işte, başarı olmasa da, ya da ters anlaşılsa da problem değil!.. İyi niyeti olan kişi doğrudan kendisini yaratan Allah’ı ile temas halindedir. Dolayısı ile Allah’ı ile temas halinde olan kişi, Onu memnun etmek için temizlenir. İçi temizlenince de hep niyeti iyi olur. Ve hep önce “Sen” der. Çünkü sevgili ile ilişki onun haremine hürmet etmekten geçer ki; Allah’ın haremi halkıdır. İyi niyet hakikate ve hayra dair iyi şeyler yapmanın inancı, düşüncesi ve duygusudur. Bu inanç, düşünce ve duygunun davranışa ve fiiliyata dönüşme halidir. Her işte iyiniyet esastır.

Bir işe başlarken herkes  iyiniyete sahip olmayabilir. İnsanlar farklı yapılara ve karekterlere sahiptir. Şeytana uyabilir, bencil davranabilir, gaflete dalabilir.  “Hayatta her şeyin bir bedeli vardır” cümlesinden yola çıkarak ”İyi olmanın da bir bedeli var maalesef” diyebilir. Belki de  anlatmaya çalıştığı, iyi niyetli bir insan olmanız ve her şeye iyi niyetle başlamanız zaman zaman sizi yorabiliyor. Diyerek serzeniste bulunabilir. Her ne olursa olsun her işin başı iyiniyet düşüncesi onu davranışa dönüştürürken de “Besmele” çekmek dinimizin ve inancımızın şiarıdır.

Aslında  kulu memnun edemediğin için yoruluyorsun. Halbuki Hakk’ı memnun etmeye yönelsek, hiç öyle bir yorgunluk olmuyor. Hülasa “Bana ne, ben vazifemi yaptım; geri kalan Sevgili’min bileceği iş” diyorsunuz. Hatta daha enteresanı, Hocamın, Ken’an Rifâî Hazretleri’ni anlatan “Dost” kitabında onun bir sözü beni çok etkiler. “Sana hâlâ saf, meczub demediler ise sen daha derviş olamadın demektir” der. Yani etrafın “desinler”i beni hiç ilgilendirmeyecek.

Bir taraftan Yûnus Emre’nin, “Ar u namusu terk et” sözü bu demektir. Arı u namusu terk etmeden Allah’a ulaşamazsın. Namussuz mu olalım? Hâşâ ve hâşâ. Şunu demek istiyor ki; başkalarının namus anlayışına göre hareket etme. Allah’ın namus anlayışına göre hareket et. Gene burada Ken’an Rifâî Hazretleri’nin çok mühim bir sözü var; “Hiç kimsenin ahlâkını kendi ahlâk anlayışıma göre yargılamadım” diyor. Burada ise herkesin o ahlâkı henüz kendi seviyesinde yaşamaya başladığına hürmet var. Onun için de kimseye kızmamayı öğreniyorsun. Ne güzel bir şey? Madem ki “Ameller niyete göredir.”  O halde iyiniyet bir anlamda ahlakın özüdür. Yani ahlaki daranışın çıkış noktası ve çıkış mecraıdır. Hakeza bir işe başlarken “Besmele” çeken insan da, en başta kendisine karşı yapacağı işlerde iyiniyet göstermiş olur. 

Bazen kaynağı yanlış yerde arayabiliyoruz. Oysa iyi niyetle yola çıktığımızda karşımızdakinden aynı iyi niyeti göremediğimizde, “Ah bana bunu niye yaptı” dediğimizde yorgun düşüyoruz. Halbuki memnun etmemiz gerekenin Allah olduğunun bilincine varırsak onun ne düşündüğü hiç önemli değildir. Sizi alâkadar etmeyen şeyler, sizi yolunuzdan alıkoymamalıdır. Kitap bellidir, Sünnet bellidir. Yol yordam bellidir. Biz herşeye karşı iyiniyet besleyelim ve iyi niyetimizi gösterelim. Bilgimizi, görgümüzü Kitap ve Sünnete göre şekillendirelim. İyi niyetimize rağmen görünürde muhatabımızı memnun edemiyorsak  onun karşılığını Allah verecektir. Allah’ın rızasını kazanarak yapılan herşeyin karşılığında Onun ecri, lütfü ve ihsanı vardır. Buna inanmak, bunu düşünmek ve bunu hissetmenin verdiği rahatlık, mutluluk ve sonsuz huzur vardır.

Rabbülalemin iyiniyetimizi ve ibadetlerimizi dergahı izzetinde Kabul buyursun.