Vakıf Katılım web

HENÜZ "16 TEMMUZ" OLMADI!

Doç. Dr. Can CEYLAN
Tüm Yazıları
2016 yılının Temmuz ayının ikinci yarısının başlamasına saatler kala, yâni 15 Temmuz 2016, Cuma gecesi, Türkiye ufuklarında batan güneş henüz doğmadı.

Doğması için devlet ve millet el ele vermiş durumdayız. Bize, refahlık verecek sabah rüzgârının esmesi için uğraşıyoruz.

Türkiye, elbette 16 Temmuz 2016 sabâhını gördü. Hem de o ihânetin yaşandığı geceye mağlup olmayarak yeni bir Türkiye olarak gördü. Ancak 15 Temmuz, belki FETÖ’nün “ya hep ya hiç” deyip saldırdığı bir geceydi ve “cemaat”ten” bir “FETÖ canavarı” yaratan akıl, hâlâ başka oyunlar peşinde.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, târihinde aldığı bu en derin darbeye rağmen, 15 Temmuz’un hemen ardından attığı siyâsî, hukûkî ve askerî adımlarla bu ihânetin hesâbını soruyor. Fakat FETÖ’nün en önemli özelliklerinden biri olan “tedbir” hâlâ oldukça aktif. Senelerce ele geçirmek istedikleri yerlerde renk vermeden yuvalanma konusunda ustalaşan bu hâin sürüsü, hem yurtiçinde hem de yurtdışında bu ustalığını işletiyor.

Kimisi karanlık mahzen fâresi gibi saklanarak, kimisi güneşin hareketini tâkip eden ayçiçeği gibi, bağlı olduğu ihânet çetesine sayıp söverek kendi mahfillerini muhafaza etme çabasındadır.

Elbette, Türkiye Cumhuriyeti devleti kendisine vurulan bu en ağır darbenin hesaplaşmasını kendi içinde yapmaktadır. Ancak kırk yılı aşkın bir süre, şeytânî bir azim ile devlete yerleşmiş, devlette olmayan yerleri kendi için açmış; buraları kendi çıkarsa yıkılacak hâlde yapılandırmış bu taşeron yapının, birkaç senede sökülüp atılması mümkün değildir. Mümkün olmamasının ötesinde, hayâtî tehlike oluşturur. Bu, tıpkı bir ameliyatta birden fazla organ nakli yapılamamasına benzetilebilir.

Şu anda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsından tecessüm eden mücâdelenin, çok uzun yıllar devam etmesi gerekmektedir. Yazının başlığını “Henüz ‘16 Temmuz’ olmadı” koymamın sebebi budur. O gece başlayan Demokrasi Nöbetleri’nde, çoluk çocuk, genç yaşlı meydanlarda beklememiz sâdece sembolik bir mesaj değildi. 15 Temmuz’un sabahında herkes “bu iş tamam, herkes evine gidip dinlensin” havasına girilseydi, TBMM’nin bombalanmasından daha ağır bedeller öderdik.

Nöbetlerin mevsim şartları sebebiyle asıl amacından çıktığı ve şenliğe dönüştüğü söylenebilir. Ancak sivil halkın gövdesini meydanlara koyarak aldığı tavır, FETÖ ve diğer ihânet oluşumlarıyla mücâdelede bir semboldür.

Kavgaya Adam Toplayan Çocuk

Evet, 16 Temmuz 2016, Cumartesi sabahı güneş doğdu. Hepimiz târihî bir gecenin ardından yorgunluğumuzu hissetmeyecek kadar enerjik bir şekilde evlerimize gittik. Hayat, olağanüstü bir hızlı olağan hâline döndü. Fakat aşağı mahallede yediği dayağın intikâmını almak için kendi mahallesinden adam çağırmaya giden çocuk tavrını unutmayalım.

FETÖ, sonuçlanan davalarla hapishâneleri dolduran üyelerine verdiği psikolojik destek ile hâlâ tasmasını elinde tutanlara vaadler vermektedir. Hapishâne koğuşlarının “FETÖ evleri” şeklinde işlemesinin önüne geçilmelidir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis şartları tâviz verilmeden uygulanmalıdır. Hüküm giyen FETÖcüler, artık dört duvardan başka hiçbir iletişim araç ve imkânları olmadığını anlamalıdır.

Hukûkî önlemler adâletin kılıcı keskinliğinde alınırken, dışarıda “demokrasi nöbeti”nin bitmediği bilinmelidir. 15 Temmuz gecesinden itibâren meydanlarda mevzilenen “sivil akıl”, paranoyaya kapılmadan, teyakkuz hâlini devam ettirmelidir.

Yangın Sonrası “Soğutma” Süreci

FETÖ ile yapılan mücâdelede yangın sonrası soğutma sürecini yaşıyoruz. En ufak bir kıvılcım ile, uygun rüzgâr ve ortam olduğunda yangının yeniden başlayabileceği unutulmamalıdır. Elde edilen askerî başarıların verdiği gurur ve millî berâberlik hissi, rehâvete değil mücâdele azmine dönüşmelidir.    

Soğutma süreci devam ederken, bir doğa kanunu olan “fizik boşluk kabul etmez” unutulmamalıdır. FETÖ’den boşalan yerler, devletin FETÖ ile olan mücâdelesi akamete uğratmamanın yanında, en önemli sorun olan liyâkatsizliğin farklı bir boyutuna meydan vermemelidir.

Seçim sath-ı mahalline girdiğimiz bu dönemde atılacak adımlar ve sandıktan çıkacak olan sonuçlar, gerçek 16 Temmuz’da güneşin doğuşunun habercisi olmalıdır.